Tavşan sesi ince bir vik vik olarak hayal edilebilir🐇🐇💓
Biraz zaman önce kapılarımızın kapanacağının haberi duyurulmuş, kafeslere geçtiğimizde de kapatılmışlardı. Ardından yaklaşık on kişilik bir ekip gelmiş, kapılarımızı kontrol ederek dışarı olan biri var mı diye bakınmışlardı.
İşleri bittiğindeyse hiçbirimizi umursamadan çıkıp gitmişlerdi.
Şimdi ise hepimiz öylece oturuyor, bazılarımız uyukluyordu. Her gün bu odadan bir kişi alıyorlardı. Ama tabii diğer odalar da vardı. Oralardan da birer kişi, her akşam deney için alınıyorlardı.
Kafamı sağa çevirdim. Yoongi yine uyumuştu. Bedeni, vücudundaki yeni sıvıyı ya atacak ya da kabul edecekti. Bu ise ne zamana olur belli değildi.
Bu sefer kafamı sol tarafıma çevirdim. Kaplan melezi, süper bir dikkatle kapılarımızın kilitlerini inceliyordu. Yukarıdan sürgüyle kapanan parmaklıklar, köşelerdeki tek birer kilitle tutuluyorlardı.
"Bu kilitlerin anahtarlarını daha önce hiç gördünüz mü?" Taehyung aniden konuşmuş, onu izlediğimin farkındalığıyla bana bakmıştı.
Bense yakalanmanın getirdiği utancı hiçe saymaya çalışarak kısıkça cevapladım, "Evet. Hatta çalmaya çalışmıştık. Başarmıştık da. Ama sonrası hepimiz için berbattı."
"Neden?"
"Çünkü yakalandık."
Kaşları itinayla havalandı, "Nasıl?"
Elimi yukarı kaldırıp köşelerdeki kameraları ve dinleme cihazlarını işaret ettim. Bakışları gösterdiğim yerlerde gezindi.
"Onlar, tehlike arz ediyor." diye mırıldandım.
İlgili bakışları tüm kameralarda dolaştı. Kafasını aşağı yukarı sallayıp parmaklıklardaki kilide döndü. Pençesini çıkardı aniden. İrkilerek kulaklarımı indirdim. Bana bakıp sessiz olmamı işaret etti ve tekrar kilide döndü.
Pençesini kilide soktuğunda alt dudağını dişledi. Hafifçe sağa sola çevirdi. Ardından geri çekti elini ve pençesini kapattı.
"Tırnaklarını kesmediler." dedim merakla. Buraya girerken herkesin tırnakları kesilir, ayda bir güvenlik için de tekrarlanırdı.
"Açmayı bilmediğimi söyledim." diye omuz silkti "İnanmadılar ama yapacak bir şeyleri de yoktu. İlk girdiğimde saldırdığım zaman da kendi kendilerine açılmış gibi davrandım."
Kaşlarımı kaldırıp dudaklarımı araladım. Başımı aşağı yukarı sallayarak anladığımı belirttim. Kulaklarımı dikleştirdim. O ise arkasına yaslanıp gözlerini kapattı.
"Uyuyacak mısın?" dedim onun demirliklerine tutunarak. Yüzümü yaklaştırdım. Burnumu oynatıp kısık bir tavşan sesi çıkardım.
Dudağının kenarı havaya kalktı. Kafasını bana çevirdi ve hafif doğrulup yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Arada sıfır mesafe olan parmaklıklar sayesinde istediğine ulaşmış ve nefeslerini yüzümde hissetmemi sağlamıştı.
"Evet." dedi "Son zamanlar yorucu. Sen de uyu, tavşancık." Sesini alçalttı, "Yakında buradan kaçacağız, enerji topla."
Yakınımdaki yüzünde gezindi gözlerim. Teni ve ayrıntıları çok güzeldi. Mesela benleri vardı. Çok yakışıyordu.
Benlerini izlerken bakışlarım dudağının altındaki bene kaydı. Bu sayede kalın dudakların da gözlerim önünde durduğunu fark ettim. Kulaklarım istemsizce kafamın iki yanına düştü. Dudaklarımdan derin bir nefes alıp kurumuş et parçalarımı ıslattım.
Yutkunup bakışlarımı karşımdaki melezin gözlerine çıkardım. O da kaşlarını çatmıştı, dudaklarıma bakıyordu. Ona baktığımı fark edince gözlerime geri çıktı. Gülümsedi.
"İyi uykular tavşancık." diyerek mırıldandı ve geri çekilerek olduğu yere kıvrıldı.
Birkaç saniye üstünde gezen bakışlarımla, göz kapaklarımın ağırlaşması beni de uykuya çekmişti.
🐾
Alışılmadık bir sessizlik kulaklarımı esiri altına aldı. İlk önce gözlerimi açmadan kafamın iki yanına indirdiğim kulaklarımdan birini kaldırdım. Herhangi bir ses duyumsamak için uğraştım. Ama hiçbir ses yoktu. Sadece melezlerin nefes alış veriş sesleri duyuluyordu.
Kaşlarım çatıp kıpırdandım. Göz kapaklarımı aralayarak doğruldum. Dizlerim üzerinde oturup gözlerimi etrafta gezdirdim. Herkes uyuyordu. Kontrol etmek için gözlerimi kıstım. Hafif karanlıktı oda. Yine de tavşan gözlerim, bu konu iyiydi.
İlk önce solumdaki kafesi kontrol ettim. Tamamiyle tavşan hislerime yönelik bir öncelikti.
Taehyung, kafesinde kıvrılmış, kuyruğunu etrafına sarmış kulaklarını indirmiş uyuyordu.
Sağıma baktım. Yoongi de aynı Taehyung gibi uyuyordu. Aynı soydan oldukları içindi sanırım. Ya da bilmiyorum, her neyse.
Karşımdaki kafese baktığım an ise Jimin'i görmememle top kuyruğum ve kulağım aynı anda dikeldi. "Jimin," diye fısıldadım.
Ses gelmedi. Gerçekten odada değildi. Korkuyla parmaklıklara tutundum. "Hoseok!" dedim sesimin yüksek çıkmasını engelleyemeyerek.
Kafeste kıpırdanma oldu. Ardından aynı benim gibi parmaklıklara tutunan ellerle, sincap melez kadrajıma girdi.
"Ne oldu, tavşan?" dedi uykulu bir sesle.
"Jimin," dedim "Jimin yok."
Duraksadı. Kafasını keskin bir şekilde yan kafesine çevirdi. Sesli sesli nefes sesleri geldi. "Jimin," dedi "Jimin! Jimin nerede?"
Hızla kafesinin içinde dolandı. "Siktir," diye mırıldandım. Sincap melezin hızlı hareketleri yüzünden oda içerisinde hareketlenmeye başlayan melezleri görebiliyordum.
En belirgini ise, "Ne oluyor? Jimin nerede?" diyen Yoongi'nin sesiydi.
Kafamı ona çevirdim, "Bilmiyorum, ikisini de bilmiyorum."
Doğrulup oturur pozisyona geldi. "Bu hiç normal değil," diyerek kafasını sağa sola salladı "Geceleyin kimseyi almazlardı."
"Hyung," diye mırıldandım "Hyung ona ne yapabilirler ki? Küçük bir civciv melezi sadece." Korkuyla konuşmuştum ama tabii Yoongi'den cevap alamamıştım. Kaşlarını çatmış, ellerini parmaklıklara dolamış kapıya bakıyordu.
Diğer yanımdaki kafes de hareketlendi. Herkes mırıldanmaya başlamışken tüm dikkatimi yanımda, uyanmaya başlayan kaplan melezi çekti. Kafamı ona çevirdim. Korkuyla onun kafesiyle benim kafesim arasındaki parmaklıklara tutundum.
"Taehyung," dedim, neden şuanki korkumla ona sığındığımı bilmeden "Jimin yok. Jimin yok, Taehyung." Belirli kelimeler, tek tük cümleler, korku dolu sesim.
"Ne?" Taehyung uykulu sesiyle mırıldandı. Derin sesi sadece birkaç saniyeliğine beni dünyadan koparsa da kafamı iki yana sallayıp yutkundum.
"Jimin yok. Ona bir şey mi yapacaklar? Yaparlar mı ki? Yaparlar. Kesin yaparlar. Ne yapacağız?"
Taehyung da oturur pozisyona geldi. Dizleri üzerinde oturdu. Kaşlarını çatmış etrafa bakıyordu.
"Bir şeyler yapmalıyız. Taehyung. Ne yapaca-"
Cümlemi tamamlayamadan parmaklıklardaki elimin üzerinde daha büyük bir el yer edindi. Bir elini, benim tek elimin üzerine koyan melez, diğer eliyle destek alarak odanın içine bakmaya başladı.
Yutkunarak konuşmayı kestim. Boştaki elimi de elimi saran kemikli elin üzerine koydum. Anlık bana bakacak gibi kafasını çevirse de geri odaya bakmaya devam etmişti.
Bu sırada odadaki sesler artmıştı. Buna eş değer olarak hoparlörlerden bir ses yankılandı. Herkesin susmasına ve şaşkınlıkla kalmasına sebep olan o ses.
"Herkes uyumaya devam etsin. Şuanda önemli bir konunun üzerinde çalışıyoruz. Bizi rahatsız etmeyin, melezler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Denekler Tae-Kook
Fanfiction20. Yüzyılda (1900-2000) aniden doğmaya başlayan insan-hayvan melezler, insanları telaşlandırıyordu. Melezler, 21. Yüzyılda (2000-2100) da doğmaya devam edince, bunun bir virüs olduğu düşünülmüştü. Bu yüzden yeni doğan tüm insan-hayvan melezler, bel...