Beş dakikanın ardından bir grubu gördüm. Başlarında Taehyung yoktu. Hızlıca hepsi geldiler, yanımızdan geçip, Jimin'in yönlendirmesiyle içeri girdiler.
Bir maymun melezi durdu karşımda, bakışları yanımdaki Yoongi ve benim aramda gezdi. "Taehyung'un oradaki bazı dosyalara ihtiyacı varmış. Jungkook'un grubundaki maymun, benim kardeşim olduğu için onun kokusunu takip ederek grubu benim yönlendirmem gerektiğini söyledi. Gelecekmiş."
"Ne?" diye mırıldandım. Yoongi, sinirle elini saçlarına daldırdı. Karşımdaki melez dudak büzüp omuz silkti ve koşar adım otele girdi.
Yanımıza adımlayan Jimin, kaşlarını çatarak konuştu, "Ne? Ne olmuş?"
"Taehyung gerizekalısı orada kalmış!" diye bağırdı Yoongi. Onun bağırmasıyla transtan çıkmışım gibi irkildim, gözlerim doldu.
Boğazımdan bir hıçkırık kaçtı. Jimin hızla boynuma atladı, sarıldı bana sıkıca. Ben de ona sarılıp mırıldandım, "Ona bir şey olmasın. Lütfen. Lütfen, Jimin. Ona bir şey olmasın, kaldıramam."
"Taehyung güçlü bir melez, kendini koruyacaktır." dedi bana destek çıkarak. Ama onun da sesi titriyordu.
"Ona bir şey olmasın. Olmasın..."
🐾
Bir beş dakika daha.
Ve ileriden bize doğru gelen peşindeki on melez ile Seokjin. Onlar hızla gelip yanımızdan geçerken gözlerimi sımsıkı kapattım. Taehyung yoktu.
Neredeydi?
Ağlamaktan kızaran gözlerimi araladım. Bakışlarım direkt ileride hareket eden noktaya kaydı. Oradaydı. Taehyung, melezlerin en arkasından gelmişti ve elindeki dosyayı savurarak yürüyordu.
Gözleri bendeydi. Kaşının kenarı patlaktı. Kan akmış ve yanağında kurumuştu. Dövüşmüş olmalıydı. Olduğu yerde durdu. Aramızda on adım kadar alan vardı.
"Gelmiyor musun, tavşancık?" diye bağırdı kollarını iki yana açarak.
Dudaklarımı büzdüm. Ne kadar, bizden geride kaldığı için ona sinirlensem de şuan, özgür kaldıktan sonra karşımda bana sarılmayı bekleyen çocuğu geri çeviremezdim. Bu yüzden birkaç savsak adımdan sonra koşmaya başladım. Önünde bittiğim an boynuna doladım kollarımı, parmak ucuma kalktım.
Bana eğildiği için sırtı kamburlaşmıştı. Elindeki dosyayı kenara fırlatarak belimi sardı ve doğruldu. Ayaklarımın yerle teması kesilirken hızla birkaç tur etrafında dönerek kıkırdamamı sağladı. Sonunda ayaklarım tekrar yere değdiğinde burnunu boynuma sürtüp derin bir nefes aldı.
Bende yüzümü boynuna gömdüm. Derin bir nefes aldım. "Aptalsın," diye mırıldandım "Tam bir aptalsın." Ve cevap vermesini beklemeden boynuna dudaklarımı bastırdım. Bedeni kaskatı kesildi. Belimdeki kolları sıkılaştı.
Burnunu boynuma sürterek yanağıma kadar çıkardı. Geri çekildi. Yüz yüze geldiğimizde boynundaki kollarımı çözerek yüzünü avuçlarım arasına aldım. Yanaklarını avuçlarıma sakladım.
Gözlerini kısmış, sırıtarak bana bakıyordu. "Sana bir şey demem gerekiyordu benim, değil mi?" dedi yüzünü yüzüme yaklaştırarak. Gözleri hınzır parıltılar taşıyordu. Kaplan kulakları kıpırdayıp duruyordu.
Yutkunup alt dudağımı ısırdım. Aniden saran utanç dalgası, gözlerimi kaçırmama neden oldu. Yüzünü bırakarak ondan uzaklaşmak istedim ama kollarını belimden çözmedi.
"Taehyung, bırak. Bıraksana." diye mırıldandım utanarak, gözlerine bakmaktan kaçındım. Ellerim göğsündeydi. İttirmeye çalıştım ama izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Denekler Tae-Kook
Fanfiction20. Yüzyılda (1900-2000) aniden doğmaya başlayan insan-hayvan melezler, insanları telaşlandırıyordu. Melezler, 21. Yüzyılda (2000-2100) da doğmaya devam edince, bunun bir virüs olduğu düşünülmüştü. Bu yüzden yeni doğan tüm insan-hayvan melezler, bel...