Yanımıza, bize silah doğrultarak yürüyen adamlara bıkkın bir bakış atarak yoluma devam ettim. Evet, teslim olmuştuk. Ve şimdi bizi geri kafeslere götürüyorlardı.
"Yalnız buralar güzelmiş." dedi önündeki kelepçeli ellerini sallayan Taehyung. O, kelepçeleri şıngırdattığı an adamlar korkuyla silahlarını hareket ettirmişlerdi.
Sırıtarak kafamı sağımdaki meleze çevirdim, "Güzel olan, daha çok yer var."
"O zaman bir ara gezdirirsin," dedi omzuma omzunu sürterek flörtöz bir tavırda.
Yanımızaki adamları umursamadığımızı belli etmeye çalışmaktı amacımız ama ikimiz de flörtleşmekten rahatsız olmuyorduk. Ve bunu arkamızda Jimin'i belinden tutup yavaşça peşimizden ilerleyen Yoongi de fark ediyor olmalı ki arada kalçama hafifçe tekme atıyordu.
"Hm hm." diye mırıldandım gözlerimi devirip gülerek. Kaplan melez de tepkime gülmüştü. Sadece Taehyung'un elleri kelepçeliydi. Eh, ne yapacağı çok belli olmuyordu. O yüzden zoraki kabul ettirmiştik.
Kafeslerin kapısına geldiğimizde biri kapıyı açtı. Diğerleri silahları bize -özellikle Taehyung ve Yoongi'ye- doğrultmuş, içeri girmemizi beklemişlerdi. İstediklerini gerçekleştirip sırayla içeri girdik.
Kimseyi umursamadan zıplaya zıplaya kafesime vardım. Açık parmaklıklardan girerek oturdum ve bağdaş kurdum. Önüme bir adam geldi. Demirlikli kapımı indirmiş ve kilitlemişti.
Göz teması dâhi kurmuyorlardı. Onları korkutuyorduk. Hele Taehyung'la yaptığımız o vahşeti gördükten sonra korktuklarına emindim.
Soluma Taehyung, sağıma Yoongi ve karşıma Jimin kapatıldı. Şuan daha iyiydi. Ama damarlarında hareket hissettiğini, kan dışında bir şeyler olduğunu söylemişti. Bizi getiren adamlara sorsak da cevap vermemişlerdi. Jimin, zararsız olduğunu, ona bir şey olmayacağını bize anlatarak zorla ikna etmişti.
Dileklerimiz o yöndeydi.
"Oh, siz tatil yapın. Biz orospu çocuğu muyuz?" dedi Hoseok kuyruğunu sallayıp çenesini kaldırarak.
Jimin'le ben kıkırdadık. "Yapma, Hoseok. Seni de gezdiririz." dedim kulaklarımı oynatıp.
"Az köşede zırla, sincap. Başım ağrıyor zaten." dedi Yoongi elini gelişi güzel sallayıp Hoseok'u sinir ederken. Hoseok sinirle ona çemkirmeye başlamıştı.
"Neler yaptınız bakalım? Ayrıca bir yerinizde bir şey yok değil mi? İyisiniz." dedi Seokjin. Ellerini parmaklıklara sarmış, beyaz pofuduk kulaklarını sağa sola kıpraştırmıştı.
"İyiyiz." dedi Taehyung "Ama sadece biz. Bazıları için aynısını söyleyemeyiz." Bakışlarını bana çevirdi, ona baktım. Arkasına yaslanmış, bir dizini kırıp altına almıştı. Göz göze geldiğimizde gülerek göz kırptı. Alt dudağımı ısırıp önüme döndüm. Evet, birkaç kişiye zarar vermiş olabilirdik.
"Size zarar gelmesin de, başka kimse sikimde değil." dedi alpaka melezi. Rahatça oturmuş, tek kaşını kaldırarak bizi süzüyordu.
"O büyük bahçe bile beni bunaltıyor, bu oda her şeye rağmen daha iyi." dedi Jimin gülümseyerek. Gözlerini kapatmış, dizleri üzerinde otururken alnını demirliklere yaslamıştı.
"Bu oda da iğrenç. Her yer iğrenç." dedi diğer melezlerden biri. Kaplumbağa melezi bir kızdı. Tam tanımıyordum ama nasılsınlaştığım bir kızdı.
"Buradan gitmek istiyorum." dedi başka bir oğlan melez. On sekiz yaşındaydı. Buraya geleli iki ay olmuştu. Kirpiydi. Bu yüzden ilk geldiği gün deneylere alınmış, sırtındaki iğnelerin bazıları kopartılmış, bazıları kısaltılmış, bazıları ise törpülenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Denekler Tae-Kook
Fanfiction20. Yüzyılda (1900-2000) aniden doğmaya başlayan insan-hayvan melezler, insanları telaşlandırıyordu. Melezler, 21. Yüzyılda (2000-2100) da doğmaya devam edince, bunun bir virüs olduğu düşünülmüştü. Bu yüzden yeni doğan tüm insan-hayvan melezler, bel...