Bu fice bayılıyorum. Yazma ilhamıma nazar değmesin, amin🤲
Gelen sesle herkes susmuştu. Ne yapacağımızı bilemeyerek uzunca bir süre sessiz sedasız oturmuştuk. Çünkü bu lanet kafeslerdeyken çene çalmaktan başka yapılabilecek bir şey yoktu.
Ya da ben öyle sanıyordum.
Çünkü aniden konuşmaya başlayarak herkesi plana uyduran Yoongi, beni şaşırtmayı başarmıştı.
Fısıldayarak tekrar etti, "Dinleyin. Son tekrar." dedi. Bakışlarını herkes üzerinde gezdirmeye çalıştı. "Taehyung ve ben, kavga etmiş gibi yapacağız. Aramızdaki tavşan korkmuş gibi yaparak -ki muhtemelen sesimizden gerçekten korkar da korka-"
"Korkak değilim!" diye söylendim.
"Öylesin sus." dedi ve cevap beklemeden devam etti "Bunun üzerine siz hemen bağırmaya başlıyorsunuz. Odaya ekip girecek. Taehyung ve beni alacaklar. Ondan sonrası bizde zaten. Siz sadece bekliyorsunuz."
"Ben de gelmek istiyorum." diye mırıldandım. "Boş boş oturamam."
"Gelsen de boş boş peşimizde gezmekten başka bir şey yapmayacaksın, tavşan." dedi alayla bana bakarak. Sadece yüzüne karşı sinirle kaşlarımı çattım.
Görürdü onlar.
Kısa bir zaman içinde plan anlaşıldı. Taehyung ve Yoongi birbirlerine bakarak kavga konusunu anlaşmaya başladılar. Birbirlerinden bağımsız olmamalılardı.
Ve birdenbire kükreyen Taehyung, beni ürkütmüş ve tavşan hislerim yüzünden ondan uzaklaşmama neden olmuştu. Anlık dikkati dağılıp bana baksa da yüzünü yumuşatmadan tekrar Yoongi'ye dönmüş ve bir kükreme daha salmıştı.
"İşe yaramaz! Sana Jimin yok, diyorum, yeni geldin diye bizi siklemeden yatamazsın!" diye bağırdı Yoongi. Ardından tısladı. Kuyruğu havaya dikeldi.
"O dediğini gayet de yaparım. Bana ne sizin sikik civcivinizden!" Ve bir kaplan kükremesi daha.
Ne kadar korkmayacağımı düşünsem de elimde değildi, iki yanımda beni tek hareketleriyle paramparça edebilecek melezler varken ve bunlar kavga etme taklidi yaparak bağırırken, sanırım korkudan ölebilirdim.
Kulaklarımı başımın iki yanına indirdim. Titreyerek arkamdaki parmaklıklara sığınmaya çalıştım. Taehyung'un bakışları bana dönerek kontrol ederken kedi melez tekrar bağırdı.
"Senin buraya gelmen bile bir hataydı. Bizimle ilgilenmeyen biriyle ne işimiz olur ki!" Demirliklere vurarak kafesleri salladı.
Yutkunarak gözlerimi kapattım. Olayın hızlıca bitmesini istiyordum. Hem de fazla hızlıca.
Daha Taehyung ağzını açamadan kapı kırılırmış gibi açıldı, içeriye ondan fazla kişi girdi sanırsam. Ayak sesleri öyle düşündürüyordu.
İçeri girildi. İki yanımdakilerin kafesleri açıldı, hatta ve hatta benim kapım da açıldı. Taehyung ve Yoongi bağırırken farklı bir kadın sesi duydum. Hemen önümden geliyordu ses.
"Tavşancık. Sorun yok, gel. Gel sakinleştireyim seni." Kadın öyle yumuşak konuşuyordu ki daha önce hiç bu sesi duymadığıma emindim. Yeni mi gelmişti bu kadın?
Gözlerimi araladım. Diğerleri gibi maskeli, beyaz giyimli bir kadındı. Tek fark, saçı kızıldı. Daha önce hiç saçı boyalı bir çalışan görmemiştim. İstisna mıydı?
Korkuyla bana uzattığı eline baktım. Bir elimi uzatıp elinin içine koydum. Gözleri kısıldı, gülümsedi. Beni yavaşça kafesten çıkarttı. Ayağa kalktığımda kollarını iki yana açtı.
Kaşlarımı kaldırıp ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Ama anlamamı beklemeden o bana yaklaştı ve bedenime sarıldı. Kalakaldım.
"Lan, sen n'apıyorsun orada?!" Bir kaplan kükremesiyle eş değer olarak kadın benden ayrıldı. İkimiz de şaşkınlıkla, bize sinirle bakan, birkaç kişi tarafından tutulan kaplana baktık.
Yutkunarak ensemi kaşıdım. "Buradan uzaklaşabilir miyiz?" diye mırıldandım kadına doğru.
Bana döndü. Çatık kaşları düzeldi, gülümsedi. Kafasını aşağı yukarı salladı. Kolumu tutarak beni kapıya yönlendirdi ve arkadaki cehennemi bırakarak çıktık.
Daha önce girdiğim odalardan birine soktu beni. Peşimden de Taehyung ve Yoongi'yi içeriye fırlatırcasına attılar. Kadın bana son kez burukça gülümseyerek odadan çıktı. Diğer iki melez sinirle ona bakarken peşinden içeriye iki adam girdi.
"Sizi terbiye etmek lazım," dedi adamlardan biri elindeki demiri sıkarak.
Evet, burası insanların diyişiyle 'Terbiye Odası''ydı.
"Hangisi daha çok terbiye edilmeyi hak ediyor acaba? Tavşan, sen söyle." dedi diğer adam. Olayın aniden bana kalmasıyla yutkundum. Bu hiç iyi değildi.
Önümde, adamlara saldıracakmış gibi duran ikili bana baktılar. Göz bebeklerim titredi, korkarak üzerlerinde gezdirdim. Taehyung kuyruğunu kendine çekti, Yoongi de melezin tarafındaki kulağını oynattı.
Anlatmak istediklerini anlayarak yutkundum.
"Kaplan... Kaplan melezi." dedim zoraki. Onun canını acıtırlarsa kendimi affetmeyeceğimi biliyordum. Ama onların da bir planı olduğunu tahmin ediyordum.
Yoongi sert yüzünü bozmadan önüne döndü. Taehyung ise kısa bir an bana gülümseyip göz kırpmış ve tekrardan düz ifadesini takınıp adamlara dönmüştü.
Alt dudağımı ısırıp olacakları beklemeye başladım. Geriliyordum.
🐾
"Sizin yapacağınız planı sikeyim. Şimdi daha mı iyi oldu?"
Beni elimden tutup çekerek yürüyen Taehyung'u ve onun önünde yol gösteren Yoongi'yi fısıldayarak azarladım. Resmen ikisi de aniden adamların üzerine atlayıp zincirlerle birbirlerine bağlamışlar ve kalan kısa zincir parçalarınıda adamların ağızlarına sokmuşlardı.
"Başka ne yapabilirdik, tavşancık?" dedi Taehyung gülerek. Gözlerimi devirip elimi tutan elini sıktım. Daha bir sürü yol olabilirdi. Şimdi daha büyük bir cezayı, üçümüz bir yiyecektik. Yakalanırsak.
Oflayarak parmak ucumda yürümeye devam ettim. Şuan tek amacımız Jimin'i bulmaktı. Gerisini sonra düşünecektik.
Üçümüz de kulaklarımızı dikmiş, en küçük sesi dinlemeye odaklanmıştık. Jimin'in minik bir sesi işe yarardı.
İlerlediğimiz koridor iki yana ayrılıyordu. Taehyung'un elini daha sıkı sıktım. İkimiz de Yoongi'yi takip ediyor, ne bildiğini bilmeden yürüyorduk.
Kedi melez sağdaki koridora döndüğünde onu takip ettik. Ki anında arkamızdan gelen silah sesiyle kaskatı kaldım. Önümdeki iki melez hızla arkalarını dönmüşler ve benim şuan arkamda kalan sese bakmışlardı.
Bense bunun için fazla korkak bir ırktım sanırım. Çünkü arkamı dönebileceğimi hiç sanmıyordum.
Taehyung'la dip dibe kalmamla güzel bir koku ciğerlerime dolmuştu. Kafamı yukarı kaldırdım. Taehyung benden daha kalıplı ve uzundu. Bakışları tam karşısında, sesin kaynağındaydı.
Derin bir nefes aldım. Koku tekrar ciğerlerime dolarken Taehyung bakışlarını bana çevirdi. Gülümsedi. Yutkunarak fark edilmenin utancıyla dudağımı ısırdım.
Tam neler olduğuna bakmak için kıpırdanacağım sırada bir ses duyuldu.
Arkamdaki adam aniden nefes alamaz gibi sesler çıkardığında gözlerimi kocaman açtım. Taehyung da aynı şaşkınlıkla kafasını kaldırmış, arkamdaki erkek sesine bakıyordu.
"Oğlum, Yoongi. N'aptın lan sen?" dedi şaşkınca gülerek.
"Yeni güçlerim var sanırım." dedi Yoongi de aynı ses tonuyla. İkisi de şaşkınca gülerek etrafa bakıyordu.
"Her neyse," diyerek arkasını döndü Taehyung, tekrar tuttu elimi, "Gidelim."
Kısa bir an bakışlarımı arkama çevirmiş ve tekrar korkuyla önüme dönmüştüm. Çünkü gördüğüm görüntü, kanlar içinde yerde, kafası dönmüş bir şekilde yatan adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Denekler Tae-Kook
Fanfiction20. Yüzyılda (1900-2000) aniden doğmaya başlayan insan-hayvan melezler, insanları telaşlandırıyordu. Melezler, 21. Yüzyılda (2000-2100) da doğmaya devam edince, bunun bir virüs olduğu düşünülmüştü. Bu yüzden yeni doğan tüm insan-hayvan melezler, bel...