"Çok havalı olduk!" Neşeyle bağıran Jimin'e göz devirdim. Hepimiz siyah takımlar giyiyorduk. Amacımız çok dikkat çekmemekti. Sırtımızda bir pelerin ya da belimizde bir hırkayla kuyruklarımızı saklıyorduk. Kafamıza şapka geçirmiş kulaklarımızı saklıyorduk.
Jimin'in elinden tuttum. "Hadi, gidelim. Diğerlerini görmek istiyorum." dedim hızlıca odadan çıkarken.
"Manitamı görmek istiyorum, demiyor da." dedi Jimin arkamdan. Dişlerimi alt dudağıma geçirip gülümsedim. Tabii ki onu görmek istiyordum.
Hızlıca merdivenleri indik. Salona girdiğimizde kısaca herkesin üzerinde göz gezdirdim. Bakışlarımı esirine alan kişiyi fark ettiğimde ise buga girmiş gibi kalakaldım.
Siktir. Siyah, bol pantolonu, siyah tişörtü, üzerine giydiği siyah hırkası ve beline bağladığı başka bir hırkası ile serseriler gibi duruyordu.
Bakışlarım üzerinde gezindi. Şapkasını şuan takmamıştı ama taktığı gibi tamamen bir insana benzeyeceğini tahmin edebiliyordum.
Çenemin altına yapılan baskı ile aralık olduğunu yeni fark ettiğim ağzımı kapattım. "Salak, salyalarına sahip çık." diyerek beni azarlayan Jimin, neşeyle Yoongi'nin yanına koltuğa oturup kolunun altına girmiş ve melezin beline sarılmıştı.
Yutkunup üzerindekileri incelediğim melezin yüzüne kaldırdım bakışlarımı, onun da alt dudağını ısırarak beni süzdüğünü görünce bir heyecan kapladı içimi.
Ona baktığımı fark edince göz göze geldik. Yarım ağız gülüp ciddi ifadesini takındı. Yanıma adımladı. Elimi tutup beni salondan dışarı sürüklerken ise diğerlerine seslendi, "Babam olmadan bu işi halledemeyiz. Onu beklerken Jungkook'la benim de bir işimiz var. Geliriz hemen."
Beni hızla merdivenlerden çıkartırken titrek bir nefes verdim. Çok heyecanlandırıyordu, yemin ederim yaptığı her şey beni, deli gibi heyecanlandırıyordu.
Benimle birlikte odasına girdi. Kapıyı kapattı ve sırtımı hızla kapıya yasladı. Daha ben şokumu atlatamadan dudaklarıma yaslanan dudaklar ve belime sarılan kollarla dengemi şaşırmış gibi yalpaladım.
Taehyung sıkıca sardı belimi. Bedenini tamamıyla bedenime yasladı, beni, kapıyla arasında sıkıştırdı. Dudaklarımı hızla öpmeye başladığında kulaklarım iki yanıma indi. Ona karşılık vererek hızlı ve sert öpüşlerine denk gelmeye çalıştım.
Kollarımı pazularına koymuştum. Dudakları, dudaklarımı yermiş gibi hareket ediyor, öpücük seslerinin devamlı olarak odada yankılanmasına neden oluyordu.
Dudaklarıyla dudaklarımı araladı ve dilini ağzımın içine gönderdi. Dili hızlıca yanaklarım ve damaklarımda gezinmeye başladığımda seslice inledim. Zaten kasıklarıma yaslı kasıkları yetersiz gelmiş gibi belimi kıvırdım, kendimi kasıklarına daha sert bastırdım.
Bununla dili dilimle buluşmuş, beni daha da hassaslaştırmıştı. Dillerimiz hızlıca birbirlerine dolandı. Dudaklarımızın ıslaklığını hissediyordum.
Hararetli öpüşmeyi, kafasını geri çekerek kesti. Bu arada nefes almayı unuttuğumu fark ederek derince nefeslenmeye başladım. Dudaklarımdan sesli nefesler alıp vererek kendime gelmeye çalışıyordum.
Gözlerimi araladım. Bakışları ıslak dudaklarımdaydı. Kasıklarını kasıklarımdan ayırdı. Boğazını temizleyip eğildi ve şiş dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Geri çekilince gözleri bakışlarıma değdi. Gülümsedi.
"Siyah da ayrı yakışıyor bebeğime," dedi burnunu burnuma sürterek. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Pazularındaki ellerimi, bulundukları yerlere vurdum. Kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Denekler Tae-Kook
Fanfiction20. Yüzyılda (1900-2000) aniden doğmaya başlayan insan-hayvan melezler, insanları telaşlandırıyordu. Melezler, 21. Yüzyılda (2000-2100) da doğmaya devam edince, bunun bir virüs olduğu düşünülmüştü. Bu yüzden yeni doğan tüm insan-hayvan melezler, bel...