Oha bölüm başlığına bakın😱😨😰🎀🎀
Bu arada neden yorum yazmıyorsunuz? Hadi onu da geçtim, ya oy, oy neden vermiyorsunuz🤷🏻♀️
Herkes hazırlanmaya başlamıştı. Dolaplarda bulduğumuz tüm kıyafetleri, bulduğumuz tüm çantalara dolduruyorduk. Herkes taşıyabileceği çantayı seçiyor ve sırtına takıyordu.
Burada daha fazla kalamazdık. Hayvan güdülerimiz, yakınlarda insanlar olduğu hakkında bizi uyarıyordu.
Girişe yerleştirdiğimiz çantaları hızla sırtlarımıza taktığımızda ve herkes hazır olduğunda kapıdan çıktık. Koca bir topluluk olarak yürüyorduk. Ormandan şehire geçen bir yol vardı. Upuzun bir yol. Onun yan kesiminden yürüyor, yoldan hiç araba geçmemesine ise şaşkınlıkla bakıyorduk.
En önden Jimin, Yoongi, ben ve Taehyung yürüyorduk. Hemen arkamızda Seokjin, Hoseok ve Namjoon vardı. Onlar arada konuşup şakalaşsa da biz dördümüz hiç konuşmuyor, arada melezleri kontrol ederek ilerliyorduk.
Çok fazlaydık ve dikkat çekecektik. Ama ayrılırsak daha da risk altındaydık. Ne yapmamız gerektiğini ise hiçbirimizin bilmediği kesindi.
Soğumuş elime değen el ile ürperdim. Yürümeye devam ederken bakışlarımı elime indirdim. Esmer ten, ondan daha açık tenli elime uzanmış ve parmak boğumlarını elimin üstüne sürterek ilerliyordu.
Alt dudağımı ısırıp gülümsememi bastırdım. Geri önüme döndüm. Elimi yavaşça açtım ve kemikli elinin elimi sarıp parmaklarımızı birleştirmesine izin verdim.
Göz ucuyla ona baktım. Gülümsemişti. "Pekâlâ. Artık nereye gittiğimizi söyler misiniz?" diyen Jimin'le ona döndük. "Taehyung ve Yoongi'ye uyduk, yürüyoruz. Ama nereye? Hiçbir fikrimiz yok."
Yoongi, onun omzuna kolunu atmıştı ve Jimin, omzundan sarkan eli tutuyordu. Çok tatlı görünüyorlardı.
"Çok fazla kişiyiz. Şehirin içinde saklanacak bir yer bulacağız, çoğunuz uzun zamandır şehri görmedi. Ama emin ol berbat bir hâlde ve etrafta bir sürü terk edilmiş bina var." Herkes, hafif yüksek sesli konuşan Taehyung'a odaklanmıştı. "Onlardan birinde bekleyeceksiniz. Ben ailemin yanına gideceğim, onlarla anlaşacağım ve size geri geleceğim."
"Seni yalnız bırakmıyorum." dedim elimdeki elini sıkarak ona bakmadan. Bakışları bana döndü. Ama yürüdüğümüz için geri önüne dönmek zorunda kalmıştı.
"Saçmalama, Jungkook. Şehrin içinde hiçbirinizi gezdiremem. Yakalanabiliriz."
"Jungkook haklı. Ben de seninleyim." dedi Yoongi, Taehyung'un cümlesi biter bitmez.
Tam Taehyung sinirle bize dönmüş ve dudaklarını aralamıştı ki Jimin de konuştu, "Evet. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için. Unuttun mu?"
Taehyung elimi daha sıkı sıktı. Sinirlenmişti. "Peki, diğer kırk altı melezi ne yapacağız?" dedi sertçe.
"O iş bizde, siz dördünüz, biz üçümüz. İkiye ayrılırız." Arkamızdan gelen Seokjin'i, iki yanındaki Namjoon ve Hoseok da onaylamıştı.
"Haklı. Biz hallederiz."
"Ben uyurum. Siz devam edin." Gözlerimi devirip güldüm. Seokjin, arkamızda Namjoon'u azarlamaya başlamıştı.
Bakışlarımı Taehyung'a çevirdim. Kaşlarını çatmış, dişlerini sıkarak önüne bakıyordu. Dudaklarımı büzüp parmaklarımdaki parmaklarını sıktım. Bakışları bana dönmedi.
"Hadi ama, Taehyung." diye mırıldandım. "Seni tek bırakmayacağımızı biliyorsun."
Kısa bir an bana baktı. "Jungkook. Size zarar gelmesine izin veremem," dedi, devam etti "Özellikle sana biri dokunursa, tüm şehri yakarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Denekler Tae-Kook
Fanfiction20. Yüzyılda (1900-2000) aniden doğmaya başlayan insan-hayvan melezler, insanları telaşlandırıyordu. Melezler, 21. Yüzyılda (2000-2100) da doğmaya devam edince, bunun bir virüs olduğu düşünülmüştü. Bu yüzden yeni doğan tüm insan-hayvan melezler, bel...