3.Bölüm | SÖZLER

890 84 49
                                    

Yüzümü dikkatle incelediğini tahmin ediyordum ama bakışlarını suratında değil vücudunda oyalıyordum. Adamdaki kaslar, anlatılmaz denilen türlerdendi.

Bakışlarımı zorda olsa suratına kaldırıp inceledim. Kalın kaşları vardı, yüzüne yakışıyordu. Hafif kirli sakalları, keskin burnu ve fazla dolgun olmayan dudakları vardı.

Saçlarından su damlacıklarının akması yeni duş aldığının kanıtıydı. Süzülen damlalar kaslarından yol çizerek dikkat dağıtıyordu.

"Sağırmısın? Kimsin diyorum?" sert konuşmasıyla tutulan dilim anında çözüldü. Kaşlarım şaşkınlıktan havalanırken yanındaki kız devreye girdi. "Yengen olduğunu söylüyor canım." eli Feritin omzuna giderken Ferit "Yengem mi?" deyip bir adım geri gitti. Kızın dokunuşundan rahatsız olmuşa benziyordu.

Yutkunarak "Seyran ben. Seyran Korhan." dedim. Bir kaç saniye bakışları yüzümde oyalandıktan sonra arkasına dönüp odası diye tahmin ettiğim kapıya doğru yürüdü.

"Paran masada al çık. Sende salona geç geliyorum. Seyran." son kelimesi ismim olurken odasına girdi ve kapıyı çarparak kapattı.

Çarpmanın nedeniyle gözüm kendinden bağımsız sıkı sıkıya kapanırken kadın salon diye tahmin ettiğim yere doğru yürüdü. Tabi bende takip ettim, şimdi bu kadar büyük evin içinde kaybolmak istemezdim değil mi?

Salona varınca etrafın fazla dağınık olduğunu gördüm. Kızın mini boy elbisesi yerdeydi. Götürme tenezzülünde bile bulunmadan masadaki parayı alıp çıkışa doğru yürüdü. "Hanımefendi, elbisenizi unuttunuz." cevap vermeden çıkış kapısını kapattı. Gitmişti. E neden elbisesini burada bırakıp Feritin gömleğiyle gitti ki?

Umursamadan salonu incelemeye devam edince yerde siyah pantalon, gömlek ve üzerinde durex yazılan paket olduğunu gördüm. Yerden alıp incelerken arkamda "Ne yapıyorsun?" diyen bir adet Ferit belirdi. Hızla arkama dönünce üzerine doğru düzgün bir şeyler geçirdiğini gördüm.

Beyaz tişört ve siyah spor pantalon geçirmişti üzerine. "Hiç. Hiç bir şey. Bunu düşürmüşsün." deyip elimdeki paketi Ferite uzattım. Ne var canım, sonra arar dururdu iyilik yaptık işte.

Bir elime bir bana baktıktan sonra boğazını temizleyip paketi elimden aldı. Cebine attıktan sonra eliyle oturmam için tekli koltuğu işaret etti.

İkiletmeden oturunce oda karşımdaki tekli koltuğa oturdu. "Dedem konuştu seninle değil mi?" kafamı 'evet' anlamında sallayınca oda kafasını salladı. "Peki istiyormusun?"

Boğazımı temizleyip yerimde kıpırdandım. "Hayır. Açık konuşmak gerekirse ben Fikretlede evlenmek istememiştim. Babamla kendisi anlaşınca bir şey diyemedim. Deden seninde bu işe sıcak bakmadığını söyledi. Ama töre gereği evlenmemiz lazım olduğunu da söyledi. Bizim akrabalardan bir kaçı töreye karşı geldiği için ölmüştü. Benim merak ettiğim konu bu işten kan dökülmeden çıkmanın bir yolu varmı?"

"Kahve içiyormusun?" konuşmadan alakasız verdiği soruyla dona kaldım. Kahve ne alaka şimdi?

"Olur."

"Yapa biliyormusun?"

"Evet."

"Yap."

"Ne?"

"Kahve diyorum, yapta içelim." kaşlarım çatılırken Enverin söylediği kelimeler beynimde yankılandı. Ukala, gıcık, sinir bozucu.

NÂRİN - Delicado | Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin