13.Bölüm | Fırtına Öncesi (Part 1)

570 90 39
                                    

Bazı şeylerin telafisi olmaz derler. Düştüğüm durumda bu cümleye tam uyuyordu. Ne onun bana ne de benim ona yaptığımın telafisi olamazdı. Sonuç her ne olursa olsun o bunu bana farkında olmadan yapmıştı.

Beni kıskandırma düşüncesi bile aklının ucundan geçmemişti. Ama benim yaptığım bilinçli bir aptallıktı. Onu kırmıştım. Evet zamanında bende böyük sarsıntı yaşamış bende onun gibi kırılmıştım.

Ama diyorum ya, aramızda baya fark vardı. O bilinçsiz, bense bilinçli kırmıştım onu.

İki gün. Kos koca iki gündür onunla tek kelime etmemiştim. Şirkete bile uğradığı yoktu. Zoruna giden şeyin ne olduğunu tahmin ediyordum. Aslında derine gidersek eğer burada tek suçlu Lindaydı. O kadın olmasaydı belkide hayatımızda kırgınlıklar, üzgünlükler değil aşk hakimiyet kururdu.



Yazar Anlatımı:

Masasında oturmuş derin düşüncelere dalmıştı Seyran. Yüzü her zamankinden fazla solgun görünüyordu. Feritin o bakışları gözünün önünden gitmiyordu.
Hem kendine kızıyor, hemde kendine hak veriyordu.

"Allah kahretsin ya." diyerek oturduğu sandalyeden ayaklandı genç kız. Odasından çıktığı gibi beş dakikada soluğu Feritin odasında almıştı. Etrafı dikkatle inceledi. Kokusu bile gitmişti odadan. Bu odaya onuncu defaydı gelişi. Etrafı dakikalarca süzüp sonrasında odasına geçiyordu.

İç çekip odadan çıkacağı sırada kapının açılmasıyla durdu adımları. Ve nihanet günlerdir hasret kaldığı çöhreyi süzdü bakışları. Hafif kirli sakalları çıkmıştı. Üzerinde siyah gömlek altında siyah pantalonu vardı. Boğazında gömleğiyle uyum içinde olan kravatıyla nefes kesici görünüyordu.

Saçları özenle karıştırılmıştı sanki. Bakışlarını sonunda vücudundan çekip yüzüne doğru kaldırınca ifadesizce kendisine bakan Feritle karşılaşmak kendisini hem şaşkınlık hemde heyecan içinde karışık duygulara salmıştı.

"Ferit?" dedi dakikalar sonra gelen sessizliğin ardından. Gözleri parlamıştı günler sonra. Heyecandan laf bulamıyordu.

"Ne işin var burada?" diye duygudan yoksun sesiyle mırıldandı Ferit. Bir insanın bir kaç gün içinde sesine bile hasret kalmak anlatılmayacak kadar garip bir duyguydu. İki gün sonra müptelası olduğu sesle derin bir nefes aldı.

Ferit masasının başına geçip oturana kadar gözünü geniş omuzlarından bir an bile olsun ayırmadı.

Deri sandalyesine oturup arkasına yaslanınca bakışları genç kızı buldu Feritin. "Seyran?"

"Ha? Efendim." düşüncelerden hızla kurtulup bileğini kaşıdı.

"Ne işin var diyorum burada?"

"Şey, eee ben seni şey."

"Beni ne?"

"Dosya. Dosya imzalatacaktımda. İki gündür ortalarda falan yoksun. O yüzden geldin mi diye kontrol etmek istedim."

"Nerede?"

"Ne nerede?"

"Dosya diyorum. Nerede?"

"Ha, o mu? Şey ben kontrole geldimde. Yine burada olmadığını düşünüp masamda bıraktım."

"Anladım. Jülideye verirsin imzalarım. Çıka bilirsin." soğuk sesi Seyranın üşümesine neden olurken bir kez daha yutkundu. Önündeki adam kendisini umursamadan siyah takım elbisesinin caketini çıkararak sandalyesinin sırt kısmına asıp bilgisiyara daldı.

NÂRİN - Delicado | Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin