4.Bölüm | NİKAH

993 97 29
                                    

Bakışlarımın hedefi babamdı. Ne demek beni almaya gelmişti? Keyfi isteyince beni satacak keyfi isteyince beni geri mi alacaktı?

"Baba ne diyorsun sen? Ne demek başka biriyle evleneceğim?"

"Duydun işte. Minnet etmede şükür et. Kim dul kadını alıp eş eder? Yatıp kalkıp Hasan oğluma dua edersin. Sana sahip çıkıyor." durumun iğrençliğine bir kez daha yüzümü buruşturmadan edemedim.

"Konuşman bittiyse geçe bilirmiyiz?" dakikalar sonra konuya giren Ferite çevirdim bakışlarımı. İfadesiz ve umursamazca bakıyordu babama.

"Sen git. Sen bizimle geliyorsun Seyran. Düş önüme." kolumdan tutmaya yeltenince Ferit kolumdan yakalayıp arkasına çekti beni. "Sen gidiyorsun. Seyran hiç bir yere gitmiyor."

"Lan çekil kim olarak onu yanında tutuyorsun. Seyran kırdırtma bana kemiklerini. Yürü dedim sana."

"Kocası olarak yanımda tutuyorum ve sen biraz daha boş havadan sallamaya devam edersen kırılan kemik senin kemiğin olacak." Ferit babamla bu denli rahat konuşurken bir kez daha hayran kalmıştım kendisine. İlki onu ilk gördüğüm andı. Hayır ondan hoşlanmıyordum ama cesareti, samimiliği ve lafının her yerde geçmesi...Bence herkes böyle birine hayran kalırdı.

"Bana bak lan benim tepemin tasını arttırma ikinizide şuracıkta gebertirim. Sende gel lan buraya." koluma yapışacağı sırada Ferit ani hamleyle babamın kolunu tutup arkasına geçti. Babamın sağ kolunu sırtına doğru bükmüştü. Ve karşımda acıdan inleyen bir adet babam vardı.

"Bak benden kaç bayram büyüksün. Bana yakışmaz karımın babasına had bildireyim. Ama sende benim canımı çok sıkıyorsun be Kazım. Şimdi daha fazla ileriye gitmemek adına seni bırakıyorum ve sende siktir olup gidiyorsun. Eğer karım bana babam buraya geldi, benim canımı sıktı gibi gibi laflar ederse...bak işte o zaman seni yaşatmam Kazım. Şimdi siktir git Hasanla diğer kızını baş göz et. Bu kızın evli ve mutlu."

Babamın gözü sinirden seğirirken umursamadan izlemeye devam ettim. Kim diye bilirdiki beni babamdan satın alan insanın abisinin beni koruyup kollayacağını? Canımı sıkanın canını alacağını? Saçma bir şekilde keyiflenmiştim. Ama bunu belli edemeyecek kadar ifadesizdim. Böyle daha iyiydi ya.

"Bu iş burada bitmedi!" kolunu Feritin elinden kurtarıp yalının çıkışına doğru yürüdü. "Seni yılan. Ablanın sevdiği adama göz koyan oruspu. Bunu senin yanına bırakırmıyım sanıyorsun?" burun buruna gelene kadar üzerime yürüyüb gözlerindeki nefretin beni yakacağını düşündü. "Öylemi? O zaman elinden geleni ardına koyma abla." yanından geçip yalının girişine doğru yürürken Feritin beni takip ettiğini anladım.

"Teşekkür ederim." dedim bakışlarımla yolu takip ederken.

"Teşekküre gerek yok." yine başladık. Bu adam kabalığda neden sınır tanımıyordu acaba?

Göz devirip "Olsun ben yinede ettim."

"Eyvallah." dedi kısa ve net.

Yalıya girip salona yönelince Halis ağanın salonda oturmuş Orhan beyle bir şeyler konuştuğunu gördüm. Gülgün hanım telefonda bir şeylere bakarken İfakat hanım Halis ağayla Orhan beyi dinliyordu.

"Hazırmısın?"

"Hayır."

"Güzel. Yürü bakalım." kolumdan sıkı olmayacak şekilde tutup salona tam anlamıyla dahil olunca bakışlar bize döndü.

"Evleniyoruz." dedi bir çırpıda. "Abi?" arkadan gelen sese doğru dönünce karşımda sert yüz hatlarına sahip bir kadın ve yanında benden bir yaş küçük bir kızla karşılaştım.

NÂRİN - Delicado | Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin