8.Bölüm | İNTİKAM ATEŞİ

1.1K 114 59
                                    

"Birde ne göreyim? Kocam o yosmayla dans ediyor." deyip kahkaha attı. Enverse 27 defa tekrarlanan cümleyi dikkatle dinliyordu.

Eve gelince Seyran eline aldığı bardak ve bira şişesiyle koltuğa oturmuş sarhoş olana kadar içmişti. Ve içkili hali hiç çekilmiyordu.

"Enver o beni haketmiyor değil mi?" dedi gözleri önünde kitaplığa dalarken. Biradan bir yudum daha alarken eş değer göz yaşı aktı yanağından. "Ya da belki ben haketmiyorum?"

"Kuşum hadi geç oldu."

"Yok. İstemiyorum. Ben hiç bir şey istemiyorum. Feritide istemiyorum. O gözümün önünde kadının ona dokunmasına izin verdi. Enver ben kırıldım." deyip hıçkırarak ağladı. Gözleri kapanınca gözlerinin önüne demin gördüğü sahne geliyordu. Enver ne yapacağını bilmiyordu.

Tabi yarın Ferite bunun hesabını soracaktı ama şu an öncelik Seyrandı. Kız kahrolmuştu. Kolları arasına alarak sırtını sıvazladı. "Seyran üzme kendini. Yarın ayık kafayla plan yaparız o Linda cadısını geldiği yere geri postalarız."

Yarım saate yakın ağlama krizinden sonra Enverin kollarına uyuya kaldı. "Ferit senin ebenin amına koyayım." diye mırıldanıp kucağına aldığı kızı misafir odasına götürüp yatağa yatırdı. Üzerini örtüp odadan çıktı.

Kendi odasına geçeceği sırada çalan telefonuyla adımlarını koltuğa yönelik çevirdi. Koltuğun önündeki sehpadan aldığı telefona alarak kim olduğuna bakmadan açtı.

"Söyle?"

"Enver? Seyran seni aradı mı?" arayan Feritti. Ve şu an Feriti gebertmemek için zor duruyordu. Başkasına bu davranışı farklı gele bilirdi. Ama Enver Seyranı kardeşi olarak seviyordu. O kızın masum olduğu halde böyle bir acı çekmesi en çokta kendisine koyuyordu.

"Yok. Aramadı ne oldu?" Seyran burada olduğunu söylemeyecekti. Hem Seyran konuşacak durumda değildi. Hemde Ferit Seyranın burada olduğunu öğrenirse alıp götürürdü.

"Lindayla görüştük. Yani toplantı yapacaktık ama eskilerden konuşunca sohbet muhabbet açıldı. Kızıda unuttum bir baktım Seyran yok." dinlemeden telefonu hepten kapatıp odasına geçti.

Seyranı kıran herkes kendisinide kırmış oluyordu. Galiba Ferit iki şahısa kendini zar zor affettirecekti.



"Enver başım çatlıyor."

"Bir şişe birayı atıştırmasız içersen başın ağrır zaten. Neyseki mükemmel bestin bunuda düşündü. İç şu limonlu sodayı. Kendine gelmeni sağlar."

Enverden aldığı limonlu sodayı tek nefeste bitirip masaya bıraktı bardağı. Bir kaç dakika sonra dözülmez ağrı hafifleyince yerinden kalkıp banyoya girdi. Enverde ardından tabi.

Seyran yüzünü yıkarken Enver kapıya yaslanmış konuşuyordu. "Dün gece bir şişe birayı bitirdin. Tabi benide bitirdin. Feritin şerefsizliklerinden konuştun. Linda-" söylediği isimle bakışları ışık hızında Enveri buldu.

"Cadısı. Linda cadısı. O çakma yellozun yediği haltları falanda anlata anlata bitirerek birazda omzumda göz yaşlarını döktün kuşum. Sonrasıda uykuya daldın bende seni yatağa yatırdım ama şu an konumuz bu değil kuşum. Şimdi senin güzel bir kahvaltı yapman lazım. Aç aç düşünemeyiz. Bir güzel yemeğimizi yiyelim. Sonrasınıda sonra düşünürüz. Ben mutfaktayım aşkım. Çabuk ol üzerinede dolaptan uygun bir şeyler al."

Yarım saatlik duşun ardından mavi, ince askılı dizlerinin üzerinde biten bir yazlık elbiseyle mutfağa girdi Seyran. Enver çay yudumlarken diğer yandan gül gibi kankasını süzüyordu. "Çıtır çıtır mavişimi yelloza tercih eden Ferit. Mezarının başında halay çekeyim bir şey demiyorum."

NÂRİN - Delicado | Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin