2

2.3K 80 34
                                    

Gözüme çarpan Güneş ışığı yüzünden uyandım.
Muhtemelen üç saat falan uyumuştum.
Yan balkonda oturmuş beni izleyen birisini görünce korktum.
O çocuktu...
Asansörde ki çocuk!
Tip tip bakıyordu.

"Sonunda uyandın"
"Beni mi bekledin?" Dedim
"Yok da... Canım sıkıldı"
"Allah Allah. İyi ki uyanmışım o zaman , eğlendiririm seni"
Gülümsedi.
"Çok dertli görünüyordun"
"Asansörde mi?"
"Hem asansörde hem balkonda"
"Sen beni mi izledin?"
"Denk geldim sadece"
Bir şey demedim.
"Üç saat uyudun" dedi
"Konuştuklarımızı duydun mu?"
"Oraya yetişemedim" dedi.
Kafamı önüme çevirdim.
"Dertliyim... Oyuncağım elimden alındı" dedim
"Ben o an aptalca şeyler söyledim. Unut lütfen"
"Boşver zaten buna kafamı yoracak kadar küçük değil dertlerim"
"Anlatmak ister misin?"
"Neden?"
"Yabancıya anlatırsan rahatlarsın"
"Eğer sana anlatırsam yabancı olmazsın. Anlamazsında zaten"
"Peki konuyu değiştirelim o zaman. Kaç yaşındasın?"
"Yirmi sekiz"
"Yaş farkını umursar mısın?"
"Anlamadım"
"Boşver"
"Sen kaç yaşındasın?" Dedim
"Otuz beş"

"Burda mı kalacaksın?"
"Evet , artık Ezgi ile ev arkadaşıyız"
"Ezgi evini kimseye açmaz kolay kolay" dedi
"Ben kimse değilim"
"Anladım"
"Sevindim"
"Peki , mesleğin ne?"
Yüzümde ki gülümseme solmuştu.
"Yanlış bir şey mi dedim?"
"Yok hayır , Ezgi ile çalışıyorum"
"Garson musun?"
"Evet" dedim

Benim hayalim okuyup kendimi bu iğrenç yerden kurtarmaktı ama elime yüzüme bulaştırdım...
Yani başaramadım.
Okuyamadım işte, hayat okulu yüzünden bıraktım okulumu.
Düşüncelerimi bölen onun sesi oldu.
"Benim mesleğimi sormayacak mısın?"
"Soruyorum , mesleğin ne?"
"Yüzbaşıyım"
Ney?
Ne dedi ne dedi?
Yüzbaşı mı?
Yüz?
Çift sıfır?
"Bir şey demeyecek misin?"
"Güzel. İnşallah kariyerinde yükselirsin"
"Amin de... Sence de havalı değil mu?"
"Anlamadım?" Dedim gülümseyerek.
Bu beni mi düşürmeye çalışıyor?
Komik birisi aslında.

Ezgi birden balkona girdi.
"Birisi ile mi konuşuyorsun?" Dedi
"Komşularımız ile tanıştım"
Ezgi çocuğu gördü.
"Oo Tugay hoşgeldin"
"Hoşbuldum Ezgi hanım. Bakıyorum da beni boşladınız"
"Aaa Tugay'ım ayıp oluyor ama"
Bu ne samimiyet kardeşim.
İstersen onunla ev arkadaşı ol.
Allah Allah...
"Tanıştınız mı?" Dedi Ezgi
Tugay "yok. Hanımefendi tanışmak istemedi"
Hemen de ispiyonla...
Ezgi"Ben tanıştırayım. Bu Eslem , Eslem bu de Tugay"
Tugay" Tanıştığıma memnun oldum Eslem"
"Bende" dedim.

Ayağa kalktım "hadi gidelim" dedim
Tugay "nereye?"
"Kafeye gidiyoruz. İşimiz var ya hani..."
"Sen kalsaydın ya" dedi elini ensesine atarak.
"Asıl ben gidiyorum canım. Hadi görüşmeyelim bir daha"
Gülümsedi "niye yaa? İyi birisiyim yani"
İyiysen cennete git kardeşim.
Ezgi "yabani ya" dedi bana.
Bende içeri girdim..

Ezgi yanıma geldi "hoş çocuk dimi... Valla ben çok beğeniyorum"
"Alalım sana hemen" dedim
"Yok benim gönlüm başkasında..."
"Haydaaa..." Dedim
"Bunun kuzeni var. Ev arkadaşı aynı zamanda. İsmi de Ömer"
"İyi hayırlı olsun"
"Ben sana diyorum"
"Ne diyorsun?"
"Tugay diyorum"
Ters ters baktım.
"Hayatımda kendime yer bulamıyorum ben"
"Bence o da senden hoşlandı"

"Beni bu Dünya'da seven tek kişi sensin canım. Hem ailem bile sevmemiş beni"
"Haksızlık yapıyorsun"
"Hangisini giyeyim sence" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak.

Benim gibi birisini kim sever ki?
Kimseye  ya da bir şeye yararım yok.
Kalbimde yok , kalpsizim ben.
Duygusuzum hatta , babamın gittiği gün bütün duygularımı tükettim.
"Ona sadık kalıyorsun dimi?"
Kahretsin ki evet.
"Kime?" Dedim anlamamış gibi yaparak.
"Ufuk evlendi Eslem"
"Bana ne ondan?"
"Biliyorum canın yanıyor. Ama kendine bunu yapma"
Bir şey diyemedim.
Onu o kadar özlemiştim ki...
Ufuk hiç bir zaman kafamda kurduğum gibi birisi değildi ama sevmiştim.
İlk aşkımdı benim...

Ezgi "ben kafeye geçiyorum. Gelirsin"
Kafamı salladım.

Kafe...

Ezgi'yi gördüm sipariş alıyordu.
Bana önlükleri işaret etti.
Hemen kendime bir tane önlük aldım.
Önlüğün cebinde kalem ve defter vardı.
Birisinin öksürmesiyle arkamı döndüm.
"Öhm öhm"
"Ayh" dedim
"Balkonda bu kadar kısa görünmüyordun" dedi Tugay

Allah Allah...
"Niye geldin sen?"
"Arkadaşımın kafesi"
Yanında ki çocuk "Merhaba ben Ömer. Tugay'ın kuzeni , aynı zamanda ev arkadaşı"
Ömer...
Bizimkinin sevdiği Ömer.
"Merhaba Eslem bende" dedim
"Vay be... Ben ismini bu kadar kolay öğrenememiştim" dedi Tugay
"Sadece kibar insanlarla konuşuyorum"
"Bende kibarım"
"Oturucaksan otur , gideceksen git , aaa tutuyorsun beni" dedim
Boş bulduğu ilk masaya oturdu.
Ömer "Tugay işimiz yok mu? Sen göreve gitmeden alış veriş yapalım demedin mi?"
"Demedim kes sesini otur" dedi
Bu bana mı yazılıyor?

"Ne istiyorsun?" Dedim
"Ben bir tane tost alayım" dedi Tugay
Ömer "ben Ezgi'yi görmek isterim"
"Haber veririm" dedim gülümseyerek
Tugay "tost karışık olsun"
Göz devirdim...

Ya sabır ya...
Mutfağa girdim , Ezgi limonata hazırlıyordu.
"Seninki seni sordu" dedim
Heyecanla "yaaa gerçekten mi?"
"Gerçekten"
Coşkuyla sarıldı bana.
"Yavaş oğlum"
"Ne istedi iki gözümün çiçeği?" dedi
"Seni sordu sadece. Ama Tugay uyuzu karışık tost istiyor"
"Ay ben gideyim de bir görüneyim"
"Pardon? Tostu ben mi yapacağım?"
"E bir zahmet''
"Fare zehri var mı burda?" Dedim
"Ne?"
"Yok bir şey. Git sen"
Koşarak çıktı.

Bende tostu yapmaya başladım..

Hayatımda anlam veremediğim şeyler oluyordu.
Çok yoruldum ama duramazdım. Çünkü her şey yeniden başlıyordu.
Evet belki ben dünden farksız hissediyorum fakat değişiyordu.
Sadece Ecrin'in yerinde olmak istedim.
Kim yakın arkadaşının sevgilisiyle evlenir ki?
Babam hep derdi zaten "sen sevilmeyi hak etmiyorsun. Güzelde değilsin zaten" diye.
Haklıydı.
Beni kim neden sevsin?
Ezgi de gelmiş Tugay diyor bana...
Tamam yakışıklı , uzun , yüzbaşı , biraz da komik gibi duruyor...
Maşallahı var yani kabul.
Ama benim güvenim yok.

Tost makinasının başında da overthink yapmazsın Eslem.

Tost makinesinde ki tostu alıp tabağa koydum.
"Yesin , yesinde kilo alsın. Gıcık şey" dedim kendi kendime.

Mutfaktan çıkıp yanına yürüdüm.

"Buyrun" dedim
"Ayran alabilir miyim?" Dedi
"Tabii" dedim ve ayran vermek için  arkamı döndüm.
"Yok yok vazgeçtim, şu alayım"
"Peki"
"Ya da soda falan mı alsam"ded
Ona doğru döndüm ve "su iç sen , şu güzeldir hoştur" dedim.
Sesimde ki gerginliği anlamıştır umarım.
Gülmemek için zor duruyordu sanki.
"Ayran istiyorum"
Kalk al ayı!
"Tabii efendim"
Dolaptan ayran çıkarıp koydum önüne "ye git"
"Sana ne ya? Oturucam ben burda"
Ya sabır ya...
"Senin mola ne zaman?"
"Yok molam , molasızım ben"
"Ben askeriyeye dönmeden önce görüşür müyüz?"
"Baş başa mı?"
"Evet"
"Yok kardeşim. Hadi hayırlı cumalar"
"İyi de bugün cuma değil ki" dedi
"Tamam haftaya olan cuma hayırlı olsun yani" dedim ve yanından uzaklaştım.

Allah'ım ben ne saçmalıyorum!

Çocuğu uzaklaştıracam diye...
Ezgi'ye baktım.
Ömer ile konuşuyordu ve mutluluğu yüzünden okunuyordu. İkisi de çok yakışıyordu.
Tugay bana bakıyordu.
Ömer ve Ezgi Tugay'a bakıp gülüyordu.
Tugay birden ayağa kalktı ve Ömer'in yanına gitti.
Bir şeyler söyledi ve çıktılar.

Aaaa hesabı ödemedi!
Ezgi'nin yanına yürüdüm " e parayı vermedi"
"Onlar bedava yiyorlar" dedi
"Neden?"
"Yakınız diye torpil" dedi
Aşığım demiyorda...
"Ben sana bir şey dicem" dedim
"Ne oldu?"
"Tugay'ın Instagram'ı var mı sende?"
"Telefon kullanmıyor ki"
"Nasıl?"
"Gerek duymuyormuş" dedi

Bir insan nasıl telefon kullanmadan yapabilir?
Gerçekten değişik bir tip...

-bölüm sonu-
Merhaba!!!
Bundan sonra ki bölüme ig koyabilirimm💗
Umarım beğenmişsinizdir ⭐
Seviliyorsunuz 🌸 🌸 🌸 🌸 🌸

KOMŞUM ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin