Ezgi'nin sesiyle uyandım.
"Ulan manyaklar! Siz birbirinizi yemediniz mi dün?"
"Noluyo?" Dedim
"Günaydın canım ya... Rahat uyudun inşallah"
Tugay "uyuduk"
Ezgi "hey Allah'ım. Neyse kahvaltıya gelin bari"
Tugay başını salladı.
Ezgi "ben geçiyorum sende hemen gel" dedi
"Okey" dedimTugay "günaydın"
"Valla pek aymadı gün şuan"
Güldü "bugün çalışıcak mısın?"
"Maalesef"
Tugay "ah be"
"Neden sordun?"
"Bir şeyler yapardık"
"Sanmıyorum ya. Çalışmam lazım"
Benim ile konuşurken çekiniyor gibiydi.
Onu terslememden korkuyordu sanki.
Ayağa kalktım ve "ben kaçıyorum. Sizde gelin hemen yoksa yer beni bu çiğ çiğ"
"Bekletmem... Seni"
"Bekletme... Beni" dedim
Elini ensesine attı "geliyorum o zaman"
"Gel o zaman" dedim
Sırıtmaya başladı.Ben hemen içeri girdim.
Ezgi "hayırdır? Ne konuştunuz?"
"Dün gece mi?"
"Evet. Bütün gece beraberdiniz sonuçta"
"Hiiiç... Özür diledi"
"He o kadar"
"Yoksa anlatırdım Ezgi"
"Neyse neyse..." Dedi
"Hoş çocuk aslında. Yani arkadaş olarak"
"Tabii , Tugay altın gibidir"
"Ömer de öyle"
Gülümsedi.
"O zaten muhteşem" dedi.Sofraya sucukları koyduk.
Ezgi "salata burda , sucuk burda..."
Gözünü etrafta gezdirdi "her şey tam" dedi.
Ulan Ezgi, yapıyorsun bu sporu!
Kapının çalmasıyla kapıya koştum.
"Hoşgeldiniz" dedim
Ömer direkt içeri girdi ve masaya oturdu.
Ezgi "hoşgeldin ömer. Bak poğaça yaptım. Seviyorsun ya sen"
Ömer "Sırf senin yemeklerini yemek için geldim zaten"
Ezgi "beni görmeye gelmedin yani"
Ömer"hayır Ezgi. Seni de görmeye geldim tabii ki"
Ezgi "Afiyet olsun o zaman"Tugay bana yaklaştı "sen nereye oturacaksın?"
Hemen önümde ki sandalyeyi kendime doğru çekip oturdum.
"Buraya oturdum" dedim.
O benim karşıma oturdu.
Ezgi "güzel olmuş mu Ömer?"
Ömer kafasını 'evet' anlamında salladı.
Ezgi saf saf sırıtıyordu.
Kolumla dürttüm "içine düştün çocuğun" diye fısıldadım.
"Seviyorum kanka ne yapayım?" DediTugay "ömer bugun işin var mı?"
Ömer "niye?"
Tugay "var mı? Yok mu?"
'yok mu?' derken biraz daha bastırmıştı sesini.
Ömer "yok sayılır... Sen niye soruyorsun?"
Tugay "Bugün Ezgi ile kafeye sen baksan diyorum"
Ezgi'nin gözleri parladı "oluuur , yani isterse neden olmasın"
Ömer "olur da niye?"
Tugay "Eslem benimle gelecek çünkü"
Son sözü ile yediğim zeytin boğazıma kaçtı.
Öksürmeye başladım.
Ben ne alaka ya?
Tugay "helal helal"Ömer sırıtmaya başladı "siz nereye gideceksiniz?"
"Valla onu da Tugay'a sormak lazım. Benim kararlarımı da o veriyor " dedim
Tugay "azıcık eğleniriz. Fena mı?"
Ezgi "çok haklısın. Gidin siz bence"
Koyun can derdinde kasap et derdinde arkadaş.
"İyi tamam" dedim.
Sırf Ezgi için yoksa gitmezdim...Ezgi "Tugay sen kahvaltıdan önce sigara içmiyor muydun?"
Tugay "evet"
Ömer "evde de içmedin abi. Yani görmedim"
"Sigarayı bıraktım ben" dedi.
Gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Sigarayı mı bıraktı?
Ezgi "Hayırdır? Sen sigarasız hayat hayat değildir diyordun en son"
Tugay "sevdiğim birisinin astımı olduğunu öğrendim de. Bir anda gelişti zaten. Ama daha hiç içmem"
Gözlerini bana çevirip "söz" dedi.
Gülümsememi tutamadım.
Benim için mi bıraktı gerçekten?!
İstemeden hayran bakıyordum ona.
Bakışmamızı bölen Ömer oldu.Ömer "Eslem"
"Efendim"
"Gerçekten Ufuk ilk aşkın mı?"
Ömer'in sorusuyla Tugay'ın damarları kalınlaşmıştı.
Vücudu gerilmişti.
"Ne alâka Ömer? Her yerde salak salak sorular sormayı başarıyorsun" dedi
"Yok ya sorun değil" dedim ve "evet Ömer. Ufuk ilk aşkımdı"
Tugay öksürmeye başladı.
Ezgi "helal helal" dedi
Tugay yanında ki buzlu suyu kafasına dikti.
Ömer "peki geçti mi?" Dedi
Tugay "Yeter!" Diye bağırdı.
Onun kükremesiyle birden irkildim.
"Ne bağırıyorsun be!?" Dedim
"Konuşmayın o adam hakkında"