gece bölümümüzz geldi
son taslak tanem 😭😭 bundan sonra bizim bölümler benim kafamdakileri yazıya dökebilmeye emanet
handenin atı beslediği videodan itibaren at nasıl olunur onu düşünüyorum yardım ederseniz sevinirim
ve bu bölüm... her açıdan dünyanın en komik çiftini yazdım okurken anlarsınız giförğörğdöeidleşdle
"Bu haberi niye ilk ben öğrendim? Sana kızacak olan da benim yani. Harika, sinirlerim zıplayacak birazdan." Uykumdan uyanırken İlkin'in sesini duydum. Hande elbette yanımda yoktu. Tam da ondan beklediğim hareketti. Sesler salondan geliyordu, ev sessizdi. Tam yataktan kalkacağım sırada Hande'nin sesini duymamla olduğum yerde kalıp gözlerimi kapattım.
"Çok da bir anlam yükleme. Yapmam gerekiyordu işte biliyorsun. Şu iş bir bitseydi..." Kaşlarım çatılırken yutkundum. Vücuduma yayılan öfkeyi kontrol etmeye çalıştım. Şimdi olmazdı. Her şeyi dinlemeliydim.
"Hande umarım saçmalıyorsundur. Ne yaptığınızın farkında değil misin?"
"Farkındayım."
"Onu kullandın mı?" İlkin'in sorusunu yanıtlamadı. İçim öyle bir yanıyordu ki, cehennemin ateşini şu an tadıyordum sanki. Çarşafı sıkıyordum ellerimle.
"Senin için bir koz değil mi? Avcunun içinde tutacaksın. Ailesine öfkeli. Gerçekleri öğrendi. Sana olan duygularını da kullanacaksın. Senden iyisi yok tabi. Gerçekten pes sana. Yazık ya."
"İlkin bilip bilmeden..." Ayağa kalkıp üstüme sardığım çarşafla salona girdim. Konuşmaları durmuştu anında. Onları dinlediğimi belli etmeden banyoya girdim ve kapıyı örttüm.
"Zehra ben bir şey görmemiş gibi yapabilirim!" İlkin'in sesine karşılık verdim. "Sevinirim! Saliha'nın bu konu hakkındaki edebi düşüncelerini öğrenmesem daha iyi." Soğuk suyun altına geçip sırtımı duvara dayadım. Gözlerimden artık gözyaşı denen illet bile akmıyordu. Beni bu hale o getirmişti. Belki de artık ondan bile daha duygusuzdum.
.
.
.Evdekilere hava almaya çıkıyorum diyip çıkmıştım evden. Üstümdeki kısa ceketi çekiştirip elimi pantolonumun cebine attım. Adımlarım hızlıydı. Artık hiçbir şey düşünmüyordum. Hande'nin gelmek yolda olduğunu duymuştum Elif'ten. Öğlen çıkmıştı ve şimdi gece vaktiydi. Eve dönüyordu. Yolda karşılayacaktım onu.
Yapma Zehra.
Onu da dinlemiyordum, onunla da konuşmuyordum. İçimde patlamak üzere olan öfkemle yürürken sadece karşıya bakıyordum. Caddede Hande'nin arabasını görür görmez önüne attım kendimi. Ani fren yapıp kornaya basmıştı. Arabadan inerken homurdanıyordu. Yüzüme baktığındaysa gözleri kısılmıştı. Anlamıştı. Anlardı elbet. Şaheseriyle gurur da duyardı belki. Yanıma doğru gelirken bende ona doğru adımladım. Gözlerimden yaşlar akıyordu şimdi. Eliyle yanağımdaki yaşları silerken çok küçük bir gülümseme sundu bana.
"Ağlama lütfen."
Kaşlarımı çatıp boğazımdaki o yanma hissinden kurtulmak için yutkundum. Kalbimin atış seslerini duyabiliyordum. Cebimdeki bıçağı çıkarıp karnına sapladığımda gözlerini kapattı. Dudaklarından acı dolu bir inilti çıktığında iç çektim. Ağlıyordum, acı çekiyordu. Bunu bize ben değil o yapmıştı. Bıçağı çıkardığımda gülümsemesi hala yüzündeydi. Bıçak elimden düşmüştü. Eli yanağımdaydı. Yutkunup düzensiz bir şekilde alıp verdi soluklarını. Arabanın önüne oturup eliyle düşen bıçağı işaret etti.