buraya da bir uğrayalım
iyi okumalarrr
Dışarıdaki yaz yağmurunu odamdaki camdan izliyordum. Pencereyi açmıştım, ıslak toprak kokusunu içime çekebilmek adına. Severdim yağmuru, ferahlık getirirdi içime. Salondan gelen sesleri bastırıyordu. Muhtemelen Lale ve Hande kavga ediyorlardı. Kızın bana olan bakışları hiç hoşuma gitmediğinden ötürü rahatsız olsam da, bunu çok umursayacak halim yoktu. Tek derdim, bıraktığım yerde neler olduğunu öğrenmekti. Ben ortadan kaybolduğum için üzülmüşler miydi? Annem, babam... Akrabalarım. Eğer Hakan yaşasaydı şüphe yok ki bulurdu beni. Başım ne zaman belaya girse yanımda olmuştu çünkü. Çoktan evime, aileme kavuşmuş olurdum ama o yoktu, ölmüştü.
"Zehra, sana sesleniyorum iki dakikadır." Saliha'nın yüksek sesiyle arkamı döndüm ve pencereyi kapattım hızlıca. Oda buz kesmişti. Yaz mevsiminde olsakta burası yağmurun da etkisiyle akşam saatinde soğuktu.
"Sana eşlik etsem bu gece? Lale bu gece burada kalacak, misafir odasını ona vereceğim. Lale ile kalmak istersen onunla da kalabilirsin."
Ellerimi kaldırdım hızlıca. Beni öldürmesine gerek yoktu.
"Yok yok seninle kalmak daha iyi bir fikir."
"Güzel. Sen rahatını bozma, ben koltukta yatarım."
Başımı iki yana salladım. O yatakta yatmayacaktım. Hande'nin yatağı olduğunu öğrendiğimden beri dokunmamıştım bile.
"Koltukta yatmak istiyorum. Başkasının yatağında rahat edemem."
"Her şeyi değiştirdim ama ben. Çarşaf, yastık... Tüm her şeyi." Başımı iki yana salladım yine. İstemiyordum.
"Koltukta yatacağım Saliha. Hem yağmuru izliyorum, sen keyfine bak."
"Peki..." Kapıyı kapatıp yatağa uzandı. Cama vuran yağmur damlalarını izlerken kapı tıklanmıştı. "Of Lale. Yatacağı yastığa kadar bana sorar artık bu da." Saliha homurdanarak ayağa kalktı ve kapıyı açtı. Kaçamak bakışlarımla bakıyordum kapının olduğu yere.
"Ben gidiyorum, işim var. Lale misafir odasında, bir şeye ihtiyacı olursa yardım edersin."
"Hizmetçiyim ben çünkü. Sırf elim silah tutmuyor diye mi?"
Hande ile konuşuyorlardı.
"Silah kullanmayı zaten biliyorsun. Sadece bu işleri hep sen yapacaksın."
"Ucube." Gülümsedim. Çok doğru bir söz gelmişti. Nedense Saliha'ya çok çabuk ısındığımı fark ettim. Onu kendime benzettiğim noktalar vardır belki, ondandır.
"Teşekkür ederim."
Hande gider gitmez Saliha kapıyı örtüp bana baktı. Gülümsememi görünce o da gülümsemişti. "Gerçekten ucube." dediğinde başımı salladım.
"Haklısın."
"Öyleyim."
Yatağa uzanıp yüzünü bana dönerek sağına döndü. "Uyumayacak mısın?" diye sordu.
"Saliha, tüm bu olanların arasında en çok hasarı ben aldım biliyorsun değil mi? Ve o bir açıklama bile yapmıyor." Saliha derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. "Ben karışamam Zehra. Bu iş beni aşıyor."
"Neden? İlkin bana Elif ve onun için pırlanta gibi insanlar dedi. Bir nedeni olmalı o zaman bu yaptığının, ama ben o nedeni göremiyorum."
"Uykum var." A harfini uzatarak konuştuğunda ofladım. Ağzından laf alamayacaktım anlaşılan. Hande onu tembihlemişti belki de. Ya da Saliha bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Bilemiyorum. Elimi çeneme yaslayıp yağmuru izlemeye devam ettim. Başım kolumun üstüne düşüp oturur halde uyuyana dek.
![](https://img.wattpad.com/cover/371072528-288-k546559.jpg)