05

601 79 60
                                    

bunu atmadan önce yedinci bölümü bitirdim, yedinci bölümü hemen sizinle bulusturmam lazim😔😔 beraber birine sövecegiz bölüm sonunda cunku ahzhahzhhqhza

iyi okumalaar










Gözlerimi açtığımda kendimi yine o sandalyede bulmayı bekledim. En son orada uyuyakalmıştım düşünürken. Fakat yatakta uyanmıştım. Gözlerimi ovalayıp yataktan kalktım ve etrafıma baktım. Hande yer yatağını toplamıştı, kendisi de yoktu odada. Kapalı kapıyı açıp odadan çıktım ve burnuma dolan kokularla gülümsedim. Kahvaltı hazırlanıyordu yine ve ben yine en sona kalmıştım galiba. Mutfağa girdiğimde Hande hariç üçünün de mutfakta olduğunu gördüm.

"Seninki dışarıda. Kapının önünde." Dedi Elif bana dönüp. Kaşlarımı çattığımda gülümsedi. "Hande benimki değil."

"Galiba ilk defa, o ya da katil demedin."

Omuz silktim İlkin'e. Dışarı merdivenin en alt basamağında oturan Hande'nin yanına oturdum. Tişörtünü yukarı kaldırmış yarasına bakıyordu.

"Beni kim taşıdı yatağa?"

"Ben."

"Gerek yoktu." diye mırıldandım. Herhangi bir karşılık vermedi. Bu yüzden yine ben konuştum.

"Bu nasıl oldu?" O bıçak yarasının hikayesini merak ediyordum.

"Sandığından fazla düşmanım var." On, yirmi? Bilmiyorum, sandığımdan fazla varmış. "Ve bu yirmi, otuz kişi anlamına gelmiyor..." Başını kaldırıp yüzüme bakarken gülümsemişti. Yine alay ediyordu benle üstelik aklımı okuyarak. Hiç adil değildi. Bu kadar zeki ve garip olması... Bir de yüzünün yüzüme bu denli yakın olması.

"Sen tam göremiyorsun, bakabilir miyim?" Başını eğmeyi bırakıp salladıktan sonra başını geriye attı. Önüne geçip eğildikten sonra karnındaki yaraya baktım. İlkin müdahelede bulunmuştu ama muhtemelen yarası tekrar kanamaya başlamıştı.

"Dikişin açılmış olabilir mi? Bu haldeyken sana kim beni taşımanı söyledi acaba?" Homurdanmalarımla sırıtıp önüme düşen saçlarımı geriye attı. Bu hareketiyle yutkunmak zorunda kalmıştım. Sağ eli kulağımın arkasına sıkıştırıyordu saçlarımı. Elini yanağıma sürtüp benden uzaklaştırdı. "Endişelenme henüz ölmedim."

"Endişelenmiyorum. İlkin'i çağıracağım sakın kalkma, daha da kötüye gitmesin. Bekle burada." Ayağa kalkıp eve girdim ve mutfağa yöneldim. Saliha yine okuduğu bir kitap hakkında yorumlarda bulunuyordu. Ben girer girmez susmuştu üçü de.

"Hande'nin yarasına bakar mısın İlkin?"

"Hay aksi... Tamam bakayım bekle. Ters bir hareket yapma dedim ben ona. Sabah koşuya bile çıktı. Akıllanmayacak." İlkin söylene söylene hanımdan geçti elini ıslak mendille silerken. Akıllanmayacak kısmına kesinlikle katılıyordum. Hangi akıllı insan bu halde koşuya çıkıp birini kucağında taşırdı ki? Ve şu an bir duruma daha odaklanacak olursam, beni kucağında taşımıştı. Tüylerim ürperiyordu bu düşünceyle. Neden böyle hissettirmişti, hiçbir fikrim yoktu.

"Dünyanın sonu gelmedi, sakin." demişti Elif gülerek. Bugün yaptığı ikinci imaydı bu. Endişeli halimi kastediyor olmalıydı. Başımı iki yana sallayıp kahvaltı hazırlıklarına yardım ettim. İlkin'in yerini almıştım. Gözlerim yerde gezinen Elmas'ı görür görmez kalbimin ortasında bir ağrı hissetmiştim. Bana hep Hande'nin nişanlısını hatırlatacaktı artık. Benim evleneceğim adam onun evleneceği kadını öldürmüştü ve sonuç olarak ortada kalan bir adet Hande ve bir adet ben vardım. Hakan ve Hande'nin soğuk savaşından nasibini ölerek almıştı Elmas. Ben de oradan oraya sürünerek. Şu an hiç tanımadığım insanların arasında ailemin beni bulmasını bekliyordum ve onlar beni aramıyordu bile. Hayat çok ironikti.

zıt kutuplar,, hanzeh ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin