mwrabaaa
ben bunu taslakta unutmusum KFKFLMFLRÖFŞRÖCŞRÖCŞRKOC
arada böyle teknik hatalar yaşanabiliyoriyi okumalar dilerimm
Yemekten sonra odama girdiğim andan beri berbat bir haldeydim. Sessiz sessiz ağlarken neden bir aileye sahip olamadığımı düşünüyordum. Beni neden hiç sevmemişlerdi ki? Tek çocukları bendim. Ve tek varislerini umursamıyorlardı bile. Bunca zaman hep onlara layık olabilme adına yaşamıştım. Ne dedilerse yapmıştım. Her şeylerine tamam demiştim. Nerede hata yapmıştım?
Üzülme, senin suçun değil Zeze.
Ağlayışımın arasından gülümsedim. Benim suçum değildi. Bu tamamen benim şanssızlığım ve sınavımdı.
"Zehra acil çıkmamız gerek. Acele et, çabuk."
Kapının önünde beliren Hande'ye sırtım dönüktü. Burnumu çekip ellerimle ıslak yanaklarımı sildim ve toparlanmaya çalıştım. Hande yanıma adımlayıp elini uzattı. "Sonra konuşacağız bunu, şimdi gitmemiz gerek."
"Nereye? Neden?" Bilsem de sormaya devam ettim. Oyalayıp zaman kazanabilirdim belki. Gerçi artık kurtulmayı bu kadar istiyor muydum, hiçbir fikrim yok.
"Soru sorma." Salona kadar gelmiştik. Elif, bir çatışmaya hazırlanmış gibiydi. İlkin ilk yardım çantasını hazırlıyordu ve Saliha koltuğun üstünde kitap okuyordu. "Bir profesöre göre, aşk..."
"Başlarım lan profesörüne! Ne aşkı Saliha, ne profesörü!" Hande'nin bağırmasıyla kendine gelmişti Saliha ama yine de kitabını kapatmadı.
"Bir kokuymuş. Sevdiğin bir koku. Böyle nasıl anlatsam, çok bağımlılık yapar ya o koku... Bırakamazsın. Her yerde o kokuyu anımsarsın. Aşk da öyle bir şeymiş. Peşini bırakmayan türden..."
Hande delirmek üzereydi. Şaşkın bakışlarım bir onda bir Saliha'daydı. Elif onları umursamıyordu. Ne kadar silah, gerekli eşya varsa onları kontrol ediyordu.
"Kalk Saliha."
"Tamam. Tamam kalkıyorum." Saliha kitabı kenara bırakıp ayağa kalktı ellerini kaldırarak. İlkin'e yardıma giderken konuşmaya devam etti.
"Ve korkaklar aşık olamazmış."
"Yoo, İlkin bana aşık."
İlkin elindeki pamuk paketini fırlattı Elif'e. Elif havada yakalayıp ona geri attı.
"Niyeymiş?" diye sordum Saliha'ya. Şu an çok önemli bir olayın eşiğindeydik ama durup Saliha'nın saçma sapan sözlerini dinliyorduk.
"Çünkü korkarlar safım benim. Aşkın kokusunu alır almaz korkarlar ve kendilerini geri çekerler, bağlanmamak için. Bağlanırlarsa bir daha bırakamayacaklarını anlarlar çünkü." Saliha, Hande'ye bakarak konuştuktan sonra devam etti. "Bence çıkalım artık."
"Bir daha fikirlerinden bahsetme." Hande homurdanarak kapıyı açtı ve bana doğru yürüyüp elimi tuttu. "Gerek yok takip ederim seni." diye mırıldansamda elimi sıkıca tutuyordu. Evden çıkıp arabaya binmiştik. Arkaya geçmişlerdi İlkin, Elif ve Saliha.
"Ben tek başıma konforlu bir yolculuk yapmak isterdim arabamla." demişti Saliha. Hande başını iki yana sallayıp arabayı çalıştırdı. "Olur olmadık yerlerde böyle konuşup canımı sıkıyorsun."
"Lale gibi, 'ben sana güveniyorum sevgilimmm!' demediğim için söylenme."
"Lale deme ona şu an." diye uyarmıştı Elif. Sebebi belliydi ama İlkin ve Saliha bilmiyorlardı. Rahatsız bir şekilde kıpırdandım arabada. Umarım çok uzaklaşmadan en azından yolda bulunurdum.