Gözlerimi hafifçe açtığımda ışık yüzünden gözlerim kamaştı. Işığa alıştıktan sonra gözlerim ilk olarak ara ara öten makineye kaydı. Sonra kolumdaki seruma. Oradan üzerime bağladıkları minik cihazlara. Gözlerimi tekrar kapattım ve yaşadığım her şeyi düşündüm.
Dünya bu kadar zor muydu ki?
Evet Dünya hep zordu.
Buradan gitmem lazımdı. Madem ölmemiştim babam bunu er ya da geç öğrenicek ve yine beni öldürmeye çalışacaktı. Babamı iyi tanıyordum. Bir sefer ıskaladığı takdirde ikincisini tam 12den vururdu. Madem ilk denemesi başarısız olmuşsa ikincisi deneme bile olmazdı.
Kalkmak için hamle yaparken sırtımda ve ayrıyeten başınmda hissettiğim büyük bir ağrı ile geri yerime yattım. İnlemelerimi biri duymuş olacak ki kapıyı tıklayarak içeriye bir hemşire girdi.
"Sonunda uyanmışsınız Bulut Bey. Açıkçası tedavinin hemen sonuç vereceğini düşünmemiştim. Ama ayağa bile kalkmaya çalışıyorsunuz. Bu iyiye işaret."
"Neden ölmedim?"
Dedim kısık bir sesle. Hemşire duymuş olacak ki elindeki iğneyi masaya bırakıp bir sandalyesi çekip bana bakar şekilde oturdu.
"Ağzınızdan yel alsın. O nasıl söz? Sizin yaşamanız hastanemiz için büyük bir hediye. Ayrıyeten sizin için olağanüstü bur mucize. Lütfen böyle konuşmayın. "
Başımı vücuduma çevirdim, her yerim saygılıydı. Ayrıca sol kolum da alçıdaydı. Gözlerim buğulanırken o an yine gözümün önüne geldi. Babamın bana vurup benim arabaya çarpmam. Cidden ölmemem mucizeydi.
Hemşire benim sessiz kaldığımı görünce sandalyeden kalktı. Eline masaya bıraktığı iğneyi tekrar alınca gözlerim büyüdü. Aklıma babamın beni evden kovmadan önce maşayla yaralaması geldi. Maşanın bir ucu kırıktı. Ve babam işkence olsun diye kırık ucunu çekiçle sivrileşrirmişti, bir iğne gibi. Hele ki kızgın ateşle birleşince dayanılmaz oluyordu. Ve Babam bana o maşayla sadece bir sefa vurmuştu. Öldürmeye çalıştığı günün sabahı. Canımın acısını tarif bile edemezdim.
Kadın beni görmemiş olmalı iğneyi doldurdu havaya kaldırıp sıktı. Sonra bana döndüğünde korkuyla yüzne baktım. Evet 23 yaşındaki Bulut Akın bir iğneden korkuyordu. Korkum iğne değildi sadece babamın o elinden düşürmediği maşası üstümde tramvatik bir olay bırakmış olmalıydı.
Kadın korkumu görünce iğneyi arkasına saklayıp yatağın yanına oturdu. Bana gülümseyince flört ettiğini o gözlerden anlamıştım. Boşta kalan eliyle elimi tuttu tek kaşım havaya kalkmıştı anında. Gözlerimin içine bakıp biraz daha yanıma kayınca refleks olarak gerilemiştim.
"Merak etme elim hafiftir. Canın yanmaz söz veriyorum yakışıklı."
Yakışıklı?(!)
Kadının koe olmasını buradan çıkartabiliyordum ki ben yakışıklı değildim. Yani öyleydim ama hiçbir kız gelip de bana aşık falan olmazdı. Öyle işte. Saçmalık...
Biraz daha dibime girdi. Elimi elinden çektim. Başka yöne bakmaya başladım. Kadından etkilenmemiştim bile hatta onu da geç midemi bulandırıyordu. Ben yüzümü buruştururken kadın kolumu tuttu. Bakışlarım ona kayarken elindeki iğneyi koluma saplamak için hazırlanıyordu. Anlık gelen korkuyla ne yaptığımı bilmeden kadının elindeki iğneyi aldım ve yere fırlarttım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araba Faciası (BxBxbxb)
Romance[TAMAMLANDI] Bir araba kazası her şeyi değiştirir. Tıpkı Bulut Akın'ın hayatını değiştirebileceği gibi. Araba kazasından sonra Bulut hastaneden kaçma girişiminde bulunurken ona çarpanlarla karşılaşır. Ve işler karışır. Bulut kendini bir aşk çemb...