Ellerimi hışımla saçlarımdan geçirdim ve geriye doğru iteledim. Sinirden ve acıdan elim ayağım titriyordu. Ablama doğru döndüm ve "Ben yıllardır hepinizi ondan korumak için canımı bile veriyordum az kalsın. Hepiniz bana yalan söylüyorsunuz. Hem albay hem sen. Sonrada benden sizi korumamı bekliyorsunuz. Ya ben kaç kez söyleyeceğim size ben yalandan nefret ediyorum diye. Ya nasıl acı çekiyorum görmüyormusunuz siz. Şu son aylarda kaybetmedim kimse kalmadı. Tüm ailemi kaybettim ben. Sıranın kimde olduğunun farkındasın dimi. Sıra sende.
Eğer bana bur kez daha yalan söylersen ölürsün "dedim. Ve odadan çıkıp aşağıya indim. Oturma odasına geçtim ve başımı yastıklardan birine koyarak uzandım.
Gitsem bile arkamdan geleceklerdi.
Odayı adım sesleri doldurdu.
"Bora " dedim. Gözlerim kapalıydı.
Yakınımdan "Emredin Komutanım " diye bir ses geldi. "Polisleri arayın askerleride. Olay yeri incelemeyi çağırın" dedim. "Emredersiniz Komutanım " dedi....🌪
Sabah olmuştu. Hala koltukta aynı pozisyondaydım. Uyumamıştım.
Polisler gelmişti. Olay yeri inceleme gelmişti. Timin hepsini sorguya almışlardı. Beni sorguya almak istediklerini söylediklerinde Mirza sabah almalarını söylemişti.
Herkes odadaydı. Bunu odadaki nefes seslerinden anlayabiliyordum.
Gözlerimi açtım ve krem rengi duvarı incelemeye başladım.
"Komutanım iyimisiniz " Bunu soran Yiğit'ti. "Mükemmelim " dedim.
Bu cevabımla sessiz olan odaya daha da bir sessizlik çökmüştü. Koltukta doğruldum ve bağdaş kurup oturdum.
"Rüya nerede? " Dedim. Herkes buradayken o yoktu. "Askeriyede" Tuğrul cevap vermişti. Derin nefes aldım ve elimle yüzümü ovuşturdum. Ellerimi yüzümden çektiğimde " Size bir nasihat vereyimmi " dedim. Mirza hariç hepsi başını salladı. "Eğer askerseniz kimseyi sevmeyin yada kimseye bağlanmayın.
Ha eğer birine bağlandıysanız da onu koruyacağınızdan eminseniz onu yanınızda tutun" dedim. Ayağa kalktım ve "Askeriyeye gidelim " dedim.
Benim ayağa kalkmamla onlarda ayağa kalktığı için hemen dışarıya çıktık ve araca bindik. Yine Herkes aynı yerindeydi. Araba çalıştığında Gökhan
"Komutanım neden ağlamıyorsunuz " dedi. "Neden ağlayayım " dedim.
"Sevdiğiniz insanları kaybettiniz önce annenizi sonra abilerinizi ama bir damla bile göz yaşı döktüğünüzü görmedim " dedi. "Her ölenin arkasından ağlasaydım şuan kör olurdum. Artık alıştım birilerinin ölmesine " dedim. "Ölüme alışmak kötü birşey deilmi " dedi. "Şöyle düşün her gün Askeriyeye bir askerin ölüm haberi geliyor. Her gün geldiği için her gelişinde canın acısada o acı ilkinde ki gibi iz bırakmaz sende " dedim. O konuşmadan sonra yol boyunca sessizlik arabanın içini esir almıştı. Askeriyeye geldiğimizde telefonuma mesaj gelmişti.
Araçtan indik ve bahçeye doğru yürümeye başladık. Mesajda
"Ablanla Rüya'nın nerede olduğunu biliyormusun A." Yazıyordu. Olduğum yerde çakılmış gibi durdum. Ben durunca timde durdu.
"Ablam ve Rüya nerede? " Dedim.
"Ablanız enişteniz ile evlerine gitti. Rüyada burda "Bunu diyen Tuğrul'du.
"Hemen bana Rüya'yı bulun " dedim.
Onlar Rüya'yı çağırmaya giderken bende ablamı aradım. Tam üç kez aramama rağmen açmaması beni tedirgin ediyordu. "Asena ne oldu bir problem mi var ? " Bunu soran albaydı. Ne ara geldiği hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Cen koşarak yanıma geldi ve " Yok buraya girerken bile görmemişler " dedi.
Bu seferde eniştemi aradım ama açmıyordu. Yiğit'e döndüm ve
"Hemen yerlerini tespit et " dedim.
Bu emrimle koşarak askeriyeden içeriye girdi. Mirza "Ne oldu şunu adam akıllı anlat " dedi. "O adam mesaj attı. Ablan ve Rüya'nın nerede olduğunu biliyormusun diye. Şimdi ise ikiside yok. Eğer bunun altından da o çıkarsa bu sefer onu benim elimden kimse alamaz " dedim. Benim bunu dememle hızlıca hareket odasına geçtik. Herkes onların yerini bulmak için didiniyordu. Telefonuma yine mesaj geldi. Bu seferde yabancı numaradandı. Bu bir videoydu.
Telefonu Yiğit'e uzattım ve "Şunu ekrana yansıt " dedim. Hızlıca başını salladı ve videoydu büyük ekrana yansıttı.
Videodan gelen sesle Herkes kafasını oraya çevirdi. Ablam Rüya ve eniştem sandalyeye bağlanmış ve yanlarındaki masada da delici kesici aletler vardı.
"Evet sizler orada onları arama çabasına girerken onlar çoktan ölmüş olabilir.
Bu aletler bence hepsine çok yakışır.
Ha eğer ben onları kurtarmak istiyorum dersen. Onları bırakayım seni alayım ne dersin. Şimdi eğer kabul edersen atacağım konuma gelirsin. Ha sakın askerlerle geleyim deme. O zaman olacakların sorumluluğunu almam " diyerek büyük bir kahkaha attı.
Video bitmişti. Ses kalınlaştırıcı alet kullandığı için sesini duyamıyorduk.
Albaya doğru yürüdüm ve yüzünü yumruğumu geçirdim. Mirza hemen yanıma geldi ve beni tutarak kenara çekti. "Hepsi senin yüzünden eğer sen bana onun ölmediğini söyleseydin ben ne yapar eder onu bulur öldürürdüm.
Sen varsa verdiği sözleri tutamayan piçin tekisin. Bu saatten sonra mesleğimin elimden alınacağını bilsem bile senin emirlerini uygulamam.
İşte Türk askeride olsan insansın ya kimseye güvenilmiyor " diyerek bağırdım. "Şimdi ne yapacaksın "Bunu soran Gökhan'dı. "Yapmam gerekeni" dedim. Bu sefer acımayacaktım.
Hiçbirine....Evet bir bölüm daha bitti
Şimdi ben bir karar aldım.
Bence bölüm hakkındaki yorumlarınızı buraya yazın. Hem bölümde Aralık kullanmıyorum. Bu sizin için daha kolay olur.Arkadaşlar size benim hakkımda bir bilgi benin en sevdiğim tatlı baklava
Bence sizde seviyorsunuzdur.Umarım Keyifle okumuşsunuzdur...
🖤🖤
![](https://img.wattpad.com/cover/370530927-288-k758441.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öfke Timi
Roman pour Adolescents(Şiddetle okunmasını tavsiye ederim!!) Asena timini kaybeder ve intikam almak için teröristlerin arasına sızar. Fakat bazı aksilikler sonucunda kendisi terörist sanılır. Mirza öfke timinin soğuk ve sert komutanıdır. Bakalım Asena'ya nasıl davranac...