bir

32 6 3
                                    

Selam asklariiim.

Sizleri ve yazmayi cok ozledim.

En sevdigim kurgumla buna devam ediyorum. Bana destek olursaniz eger cok sevinirim.

Veee bolum.

Dizüstü bilgisayarımdan son kontrolleri de yaptıktan sonra her şeyin yolunda olduğunu görmek kibirle gülümsememi sağladı. Her şeyi kendim hazırlamıştım iyi olmama gibi bir şansı yoktu. Lüks arabamın koltuğuna yaslandım ve bombaların hepsini aynı anda patlatacak olan düğmeye bastım. Bombalar hızla patladığında tam karşımda olan beş yıldızlı otelin kral dairesi tuzla buz oldu. O mafyatik adamın bir kemiğini bile bulamazlardı artık.

İşim, insanların benden istediği şekilde istedikleri kişileri öldürmekti. Bir nevi kiralık katildim. İnsanların öldürme sebebini öğrenip doğruluğunu kontrol ediyor ardından kendi adalet terazime göre gerçekten öldürülmeye değer bir şey mi diye ölçüyordum.

Yani kendi yasalarım vardı.

Bu her ne kadar doğru bir şey olmasa da artık iş işten geçmişti. Kimin ölüp kimin yaşayacağına benim karar vermem hiç doğru değildi. Ama ben yapmazsam kimse yapmazdı ve insanların canı yanmaya devam ederdi.

Yan koltukta olan boş beş su şişesini görmemle ağzımın içinde birkaç küfür mırıldandım. Sadece iki saatte iki buçuk litre suyu bitirmiştim. Arabadan cüzdanımı ve telefonumu alıp indim. Telefonu arka cebime koydum ve arabamı kilitledikten sonra anahtarı ön cebime koyup ilerideki markete doğru yürümeye başladım. Etrafımdaki insanlar şaşkın bakışlarını otele yöneltmişti. Ve üç dört ambulansın siren sesi geliyordu.

Oysaki sadece bir kişi ölmüştü, otelin kameralarına erişip bombaların alan kapsamına göre kontrol etttikten sonra patlatmıştım. Bana yardım eden adamlarım insanları patlamanın olacağı yerden uzaklaştırmıştı.

Tam markete girmek üzereyken yukarıdan bir insan kadar eni ve uzunluğu olan duvar parçası düşmeye başladı. Üstelik bir adamın üstüne doğru ve adam hararetli bir şekilde telefonla konuştuğundan duvarı fark etmiyordu. Hiç düşünmeden küçük cüzdanımı arka cebime sokuşturup oraya doğru koşmaya başladım. Ama adam itemeyeceğim kadar heybetli bir vücuda sahipti. O durumda bile bu kadar küçük olmama küfrettim ve adamın üstüne atlayıp onu ittirdim. Bu onun biraz ileriye benim de onun üstüne düşmemi sağlamıştı. Adamla temas eden tenim serinlediğinde bunun nedenini fazlasıyla merak ettim. Soğuk suyla yıkandığımda bile bu kadar serinleyemezdim ve ben sıcaktan nefret ederdim. Fakat şu an bunu sorgulayacak durumda değildim.

Hâlâ düşmekte olan duvarın hedefinden çıkamadığımızdan son çare olarak adamın üstünde yan tarafa kayıp uzandım, gözlerimi kapattım ve duvarın alev aldığını ve sonradan bu alevin onu yok ettiğini düşündüm. Gözlerimi açtığımda kayanın gerçekten yok olduğunu görmek her zamanki kibirli gülümsememi takınmamı sağladı. Ayağa kalktım ve adama elimi uzattım.

"İyi misiniz beyefendi?" dediğimde adam gözlerini kocaman açmış oturduğu yerden bana bakıyordu.

"Beyefendi, sağlık görevlilerine görünmek ister misiniz? Pek iyi görünmüyorsunuz." dedim hâlâ adama elimi uzatırken. Ama o elimi tutmayıp ayağa kalktığında kaşlarımı çattım. Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladığında zaten çatılı olan kaşlarımı imkanı varmış gibi daha fazla çatıldı.

Ben adamın hayatını kurtarıyorum onun yaptığına bakın.

Küstah!

Kolumu çekmeye çalıştığımda buna izin vermeyip daha da sıktı. Ah, şaka yapıyor olmalıydı! Kendi etrafımda dönüp onun kolununda dönmesini sağladım ve arkadan tuttum diğer elini de aynı şekilde büküp bileğinden tuttuğumda hareket edemez durumdaydı artık. Arkasında olduğum için sırtıyla karşı karşıyaydım. Boyuma tekrar küfrettim ve onun bacaklarının eklem yerine tekme attım. Dizlerinin üstüne düştü.

YakalamacaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin