¶
Camı dahi olmayan gri bir odanın içindeydim. Etraftaki ışık kaynağı önümde duran küçük bir mum ve bir de benden birkaç metre uzakta olan kapının altından gelen ışıktı. Ben karanlıktan çok korkardım ve burası çok karanlıktı. Önümdeki mum nerdeyse sönmek üzereydi çünkü çok küçük kalmıştı. Yakında biticekti.
Kapı açıldığında sanki astronotmuş gibi giyinen iki kişi geldi. Buraya geldiğimden beri kaçıncı gelişleriydi artık saymayı bırakmıştım. Mumumu söndürüp birisi beni kucakladığında kollarımı boynuna sardım. Daha önce bu adamlardan kaçmaya çok uğraşmıştım ama daha sonrasında bana mumumu geri vermemişlerdi. Bu yüzden artık direnmeyi bırakmıştım.
Bembeyaz bir odaya girdik. Dişçi koltuğuna benzer bir koltuğa beni bıraktılar. Ardından beni kucaklayan kişi gelip kırmızı kazağımın kolunu sıvayıp yine eline aldığı iğneyi koluma batırdı ve içindekini vücuduma göndermiş oldu. Halbuki ben hasta değildim. Neden sürekli iğne oluyordum?
"Merak etme ufaklık bu sonuncusuydu. Bundan sonra bir daha görüşemeyebiliriz. Kendine dikkat et."
Yanımdaki kişinin konuşmasıyla onun bir kadın olduğunu anladım. İlk defa burda birisi benimle konuşmuştu ve artık bu şeyin bittiğini söylüyordu. Şükürler olsun! Beni tekrar kucağına alıp kaldığım odaya geri götürdü. Giderken mumumu da yakmıştı. Ayrıca yerler pırıl pırıl parlıyordu. Sanki su dökülmüş gibi. Mumun yanında da minik bir cihaz vardı.
"Merhaba Hazal. Görüyorum ki mumun çok az kalmış, ne yazık. Ama ben etrafı aydınlatmanın bir yolunu biliyorum."
Cihazdan gelen ses beni oldukça ürkütmüştü ama karanlığın biteceğini söylüyordu. Bu mümkün müydü?
"Ne yapmam lazım?"
"Tek yapman gereken mumu devirmek. Sonra her yer aydınlık olacak."
Dediğini yaptım. Mumu devirdim. Ateş kendi etrafından başlayarak yayılmaya başladığında sevinmeye başlamıştım. Ta ki her yer yanana kadar.
Alevlerin ortasında tek başımaydım.
Ama burda başka çocuklar da görmüştüm. Onların kaçması gerekiyordu. Ben zaten artık tam ortadaydım. Kaçacak yerim yoktu.
(...)
Gördüğüm kabus yüzünden gözlerimi hızla açtım. Berbattı. Akşamüstü nasıl odama çıktığımı düşünürken, ruh hastasının bana iğne yaptığını hatırlamamla yataktan fırladım. Aniden kalktığımdan dolayı gözlerim karardı ve başım döndü, yatağa oturdum ve birkaç saniye geçmesini bekledim. Geçince bu sefer biraz daha yavaş kalktım ve odamdan çıkıp aşağı inmeye başladım.
"Uyandın mı ay ışığı?"
"Uyanmadım, uyurgezerim ben." dedim ve göz devirdim. "Barın nerde?"
"Barın kim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakalamaca
Ficção Geral"Ne yapmam lazım?" "Tek yapman gereken mumu devirmek. Sonra her yer aydınlık olacak." Dediğini yaptım. Mumu devirdim. Ateş kendi etrafından başlayarak yayılmaya başladığında sevinmeye başlamıştım. Ta ki her yer yanana kadar. Alevlerin ortasında tek...