"Ne yapmam lazım?"
"Tek yapman gereken mumu devirmek. Sonra her yer aydınlık olacak."
Dediğini yaptım. Mumu devirdim. Ateş kendi etrafından başlayarak yayılmaya başladığında sevinmeye başlamıştım. Ta ki her yer yanana kadar.
Alevlerin ortasında tek...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
¶
Duşa kabinine kıyafetlerimle girdikten sonra sonuna kadar soğuk suyu açtım ve başımdan aşağı tutmaya başladım.
Dağ evine gelmiştim. En az iki haftada bir geliyordum ve ateşle oynuyordum. Kendimi geliştiriyor, neler yapabileceğimi öğrenmeye çalışıyordum. İlk zamanlara kıyasla gücümü kullanmakta epey gelişmiştim.
Suyu kapatıp duşa kabininden çıktım. Kıyafetlerim yaydığım ısıyla hızlıca kurumaya başladı, her zamanki gibi. Göz devirip banyodan çıktım, ardından da evden.
Soğuk suda aniden karşı tepki veriyordu bedenim. Sıcak veya ılık suda bu olmuyordu, gayet normal bir şekildeydi. Ama içim sürekli yandığı için soğuk suyla yıkanmak istiyordum. Çok fazla soğuk suda kalınca bu sefer su lav olacak diye aklım çıkıyordu. Her ne kadar kendi gücüm bile olsa ben kontrol etmediğim sürece ateş bana da zarar veriyordu.
Yavaş yavaş yürümeye başladım. Tam uzaklığını bilmiyordum ama buralarda bir göl vardı. Hatta gölcük ya da havuz bile denebilir. Küçüktü. Suyu sevdiğim belliydi, bu yüzden orayı da seviyordum.
Yaklaşık beş dakika yürüdükten sonra gölün dibindeydim. Yavaş yavaş içine doğru yürümeye başladım. Her bir adımımı yavaş atıyordum. Her bir saniyede vücudumdaki ısı artıyordu çünkü su soğuktu. Bir sonraki adımımda artık ısı değil, ateş vardı etrafımda, vücudumda. Ateş, vücudumu yakmıyordu ama kıyafetler için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi. Benim sadece fazlasıyla sıcaklamama neden oluyordu henüz.
Vücudumun yarısı suya girmişti. Tam arkamdan bir ses "Hazal!" diye bağırdığında yavaş attığım adımı, korkudan hızlıca attım ve ayağımı taşa çarptım. Bileğimin burkulmasıyla üstüne basamadım ve suyun içine düştüm. Hemen gözlerimi kapattım, bir elimle burnumu da kapattım. Biraz suda kalıp kendimi serinletmeye çalıştım. Saçlarım, bir o tarafa bir bu tarafa doğru yüzüyordu ve bu oldukça hoşuma gidiyordu.
İki kol beni suyun içinden çıkarttı. Elimi burnumdan çekip derin bir nefes aldım. Gözlerimi ovuşturduktan sonra da gözlerimi açtım. O sırada da suyun içinden tamamen çıkmış ve hatta biraz uzaklaşmıştık.
"İndir beni Baras. Ayrıca beni kurtarmanı isteyen oldu mu senden?"
"Senin isteklerinle ilgilenmiyorum Hazal. Sen neden suyun içine giriyorsun? Üstelik kıyafetlerin ile? Ayrıca ne demek beni kurtarmanı isteyen oldu mu? Sence ölmene izin verir miyim?" dedi ve dişlerini sıktı. Çene kemikleri belli olmuştu.
"Sıcak basıyor. Su iyi geliyor biraz. Ölmeyeceğim bu arada. Tabi Allah canımı alacaksa onu bilemem. Suyun içinde olmayı sevdiğim için çıkmadım."
Yalan.
Yani yarı yalan.
Suyun içinden çıkmamamın bir nedeni de oydu. Diğeri ise bileğimi fazla burkmam. Onun yüzünden olmuştu.