iki

11 3 1
                                    

¶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Benim." dedi sabahın erken saatlerinde karşılaştığım beyefendi. Bahçeye yeni giriş yapmıştı ve üstünde sabahki takımı vardı.

"Peki, senin benim evimde ne işin var?"

"İki işim var. Ebrar'ı alıp gideceğim. Ayrıca sen az önce burada değildin. İkinci işim seninle değil." dedim ve vücudumu diğerlerine doğru çevirdim.

"Benim dışarıdaki korumama hanginiz yumruk attı ya da attırdı?" diye bağırdım. Bana kapıyı açan çocuk elini kaldırdı.

Şimdi çekeceğin var benden.

"Ben attım küçük. Sıkıntı mı var?" dedi alayla, yanına gülümseyerek gittim.

"Yok tabi ki. Ne gibi bir sıkıntı olabilir? Alt tarafı benim emrimdeki birine vurma cesaretini gösteriyorsun!"

Ona omzumdan destek alarak güzel bir yumruk attım. Beklemediğinden yüzü yana döndü ardından geriye sendeledi. Daha komik olansa hemen sonra arkasındaki şezlonga takılıp üstüne düştü.

"Kimse benim emrim altındaki insana zarar veremez!" diye bağırdım gülmemeye çalışırken. Ardından ablama döndüm.

"Sen de izlemeyi bırak ve hazırlan, gidiyoruz!"

Ablam hızlıca gözden kayboldu. O gidince bahçenin köşelerinde duran korumalar yanıma geldi ve kolumu tutmaya çalıştılar. Kollarımı kurtarmak için çırpınmaya başladım. Allah aşkına alt tarafı bir altmış kızı tutmaya beş kişi mi gelinir!?

"Tamam, bırakın. Onu ben hallederim." dedi sabah ki beyefendi.

Yumruk attığım çocuğun yanına gitti ve onu kaldırdı.

"Sabah benim hayatımı kurtarıyorsun. Öğlen kardeşime yumruk atıyorsun."

"Sizi kurtarmasaydım da ölse miydiniz? Kardeşinize yumruk atmasaydım da cezasız mı kalsaydı?" dedim kaşlarım hala çatık, kollarım önümde bağlıyken.

"Sabah böyle ukala değildiniz hanımefendi."

"Sabah sinirlerim tepemde değildi beyefendi." dedim. Derin bir nefes alıp güldü.

"Sabah bir daha görüşmek istemediğinizi de söylemiştiniz hanımefendi. Ama şimdi evimdesiniz." dediğinde başımı hafif eğdim ve sessizce birkaç küfür mırıldandım. Yani adam haklıydı, ne işim vardı benim burda? Daha fazla oyalanmadan acilen burdan gitmem lazım.

Kapıdan çıkmak üzere olan ablamı görünce başımı geri kaldırdım. Neyse ki daha havuza girmemişti ablam. Bu yüzden kurulanmak gibi bir derdi olmamıştı.

"Umarım bundan sonra görüşmeyiz beyefendi." dedim ve bahçeden çıktım. Arkamdan gür bir kahkaha attığını duymuştum ama umursamadım.

Evden çıktığımda üstünü değiştirmiş bir halde arabada oturup beni bekliyordu pek sevgili ablacığım. Kollarını önünde bağlamıştı ve başını benim olduğum tarafa çevirmiyordu. Hrmen yanımda benim çıkmamı bekleyen Barın'a döndüm.

YakalamacaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin