3-İstenmeyen Alışveriş

2.4K 154 61
                                    


Boran ile birlikte konağın önüne gelmiştik.
O benden önce davranıp arabadan inmiş benim inmemi bekliyordu. Dağ ayısı insan bir kapımı açar... içimden söylendikten sonra arabadan inip peşine düştüm.

Bahçe kapısından içeri girip etrafı süzmeye başladım. Karahan'ların bir kez daha ne kadar zengin olduklarını anlamıştım,zira konak bizim evin 2 katıydı resmen.
Içeri yavaş yavaş adımlarken ileride masada oturan ev halkını görmemle şoka döndüm.
Kaç kişiydi onlar öyle?? 20 kişi rahat vardı sanırım. Boran ayısı ile koca masanın önüne gelmiştik.

" Anne, Baba Can bugün burda bizimle kalacak. Yarın nikahımız var zaten."

"İyi düşünmüşsün oğul. Kalsın bu gece burda."

"Misafir odasını hazırlayın siz, biz biraz yukarı çıkıp dinlenelim."

"Tamam oğlum."

Ev halkına başımla selam verdikten sonra Boranla birlikte yukarı eve çıkmaya başladık.
Bu evde nasıl yaşayacaktım hiç bilmiyorum.
Eminim bu evi ezberlemek günlerimi alacaktı.
Asıl sorun Boran ile aynı odada nasil dayanacaktım?.

Boranın olduğunu tahmin ettiğim odanın önüne geldik ve içeriye girdik. Içeri çok güzel dizayn edilmişti. Dağ ayısı falan ama zevkli birisiydi.
Siyah yatak örtüsü, duvarda ki tablolar, beyaz-gri halı, geniş camlı, beyaz kocaman aynalı dolaplı,siyah uzun koltuklu bir odaydı. Ben etrafı incelerken koyu kahve irislerini bana çevirmiş bakıyordu.

"Sevdin heralde. Bakmaya doyamadin."

"Senden böyle bir oda beklemiyordum."

"Neden? Ne sandın? Yer yatağı falan mı bekliyordun??"

"Çok komiksin."

"İnan bu yaşadığımız durum kadar değil."

"Odanı hazırlarlar birazdan biraz bekle burda. Biraz sonra nişan için alışverişe çıkarız."

"Gerek yok öyle şeylere istemem ben. Hem zaten çok kalıcı değilim."

Söylediğim cümleler bana kızgın bakan gözleri ile boğazıma dizilmişti.

"Sakın bir aptallik edim deme çocuk. İkimizde bu işi kan dökülmeden halledicez!"

"Tamam anladım daha ne kadar aynı şeyleri söyleyeceksin dağ ayısı?"

" Evlendiğimizde 'bu dağ ayısı' lafını yedirim sana ama haberin olsun."

Pis pis sırıtarak bana bakıyordu. Ne kadar sinirim bozulsada gülmenin ona yakıştığını düşündüm. Bir dakika ne diyorsun Can kendine gel aptal!!

Kendimi biraz Firdevs Yöreoğlu gibi hissettikten sonra odama çıkıp kendimi yatağa attım.
Valizim çoktan gelmişti bile.
Içinden rahat edecek gri kumaş pantolon ve beyaz tsört cikartip giydim.
Biraz dinlensem iyi olacaktı.

Aklım hâlâ bu olanlara anlam veremiyordu..
Ne yapacağımı bilmiyordum. Her şey üstüme geliyordu sanki. Kalbim sıkışıyordu. Bu olanlara daha anlam veremezken yarın nikahım vardı.
Asla evlenmeyi düşünmezken, okulumu bitirip veteriner olmayı planlarken geldiğim hale bak.

Şimdikten özlemiştim İstanbul'u..
Okulumu, arkadaşlarımı, Cevdet ile kaldığımız evimi, evimizin köpeği Kaju'yu... Her şeyi özlemiştim. Artık çok fazla gelmeye başlamıştı her şey. Göz yaşlarımı istemiye istemiye bırakmıştım. Aklıma gelmişken belki biraz Cevdet'i ararsam iyi olurum diye düşündüm.
Cevdet benim bu hayatta en yakınım, en sadık dostumdu. Gözüm kapalı güvenebileceğim kişiydi.

Hemen komidinin üzerine koyduğum telefonumu alıp Cevdetin numarasını aradım.
Ilk çalışta açtı hemen.

"Aloo kardeşim,hiç aramıycan sandım oğlum."

Asil Ağa | BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin