Yerdeki valizden pijamalarımı çıkartıp üstümü değiştirdim. Boran hâlâ duştan çıkmamıştı. Zaten çıkmasa daha iyi olurdu benim için. Pijamalarımı giydikten sonra tekrar yatağa oturdum. Sıkıntıdan başımı öne eğmiş, parmaklarımla oynuyordum. Banyo kapısının sesi gelince kafamı o tarafa çevirdim. Boran belinde beyaz havlu, kaslı, iri yapılı vücuduyla karşıma geldi. Yüzümün kızardığının bile farkında değildim o sıra. Boran'ın vücudundan su damlaları kaslarına doğru süzülüyordu. Bir anda söylediği şey ile utançtan kafamı çevirip, yerimden kalktım."Bu akşam da tatlıya doydun."
"Ne zırvalıyorsun sen be? Ne tatlısı?"
Boran gözlerimin içine uzunca baktı, dudağının kenarı hafif kıvrılır gibi oldu.
"Tatlı diyorum. Baklavalarımı yedin bitirdin gözünle."
Söylediği şey ile suratım iyice domatese döndü.
O da bana biraz baktıktan sonra dolabına doğru ilerledi. Kıyafetlerini alıp havluyu belinden indirmek için hamlede bulundu."Oha ne yapıyorsun sen ya?"
Boran koyu kahvelerini üzerime kilitleyip ciddi misin sen der gibi baktı.
"Kendi odamda üstümü giyinmek için talimat mı vermeliyim?"
"Gidip banyo da giyebilirsin. Bu evlilik sahte dedin ama sen heralde gerçeğe çevirmeye planlıyorsun."
"Emin o yapacağım son şey bile olmaz."
Nedense bu söylediği söz garip hissettirmişti. Tamam bende ona bayılmıyordum zaten, ama bu kadar mı nefret ediyordu benden. Ben ne yapmıştımki ona?
Yüzümü yıkamek icin banyoya doğru ilerleyip içeri girdim. Suratıma biraz soğuk su çarptıktan sonra kızarıklığım biraz geçmişti. Aynada kendime biraz baktım. Kumral saçlarım, açık yeşile kaçan ela gözlerim, küçük burnuma baktım. Bence tatlı bir tipim vardı. Bu dağ ayısı neyimi beğenmemişti anlamadım, ama pek umursamadım o kendi tipine baksın önce boz ayı.
Banyoda biraz oyalandıktan sonra çıktım. Boran kıyafetlerini giymiş beni bekliyordu.
"Çok uykum var, karar ver ne tarafta yatacaksın?"
Sorduğu soru beni hem heyecanlandırmış hem de canımı sıkmıştı.
"Beraber yatmak zorunda mıyız?"
"Bana farketmez. Istediğin yerde yat."
"Ben kanepede yatayım madem."
Boran ilk başta duraklayıp yüzüme baksada daha sonra 'sen bilirsin' dedikten sonra yatağa yattı.
Bende kendime söylene söylene çarşaf alıp kanepeye geçtim. Ben neden kanepede yatıyordum ki? O koca yatakta ayı gibi yayılmış yatarken ben burda iki büklüm kıvrılmıştım.
Dağ ayısı işte ne beklenir bundan. Söylendikten sonra gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Sabaha kadar kesin uyuyamiycacaktım.•••
Sabah olduğuna başımı yastıktan kaldırıp etrafa baktım. Boran yatağında yoktu heralde banyodadır diyip kalktım. Tam o sıra Bora banyodan çıkmış yanıma geldi.
"Günaydın ufaklık"
Bana ufaklık demesi sinirimi bozuyordu. Belki başkası dese bu kadar sinir olmayacaktım, ama bu ayı diyince sinirlerim tepeme biniyordu.
"Sanada günaydın canım!"
Üstüne bastıra bastıra ve gıcık bir şekilde söylediğim canım kelimesini duyunca suratı ciddileşti. Neden böyle olduğunu anlamadım galiba cidden güzel anlamda canım dediğimi sanmıştı ama ben o anlamda söylememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asil Ağa | BxB
Teen FictionCan, okulu tatil olduğu için memleketine döner. Ama nerden bilebilirdi abisinin kaçırdığı kızın ailesi onu bu berdel evliliğe zorlayacağını? Boran ve Can'ın zorlu evliliği Eşcinsel evliliğin kabul edildiği zamanda geçmekte