Dizlerini yine kendisine çekti, telefonuna baktı bildirim var mı diye. Gözleri kıpkırmızıydı, Soobin'in yatağından devamlı okulun girişine bakıyordu. Niki ve Winter'ın yanına çıktığını farkedince gözyaşlarını sildi, ifadesizce baktı onlara."Seungmin sen yine mi ağlıyorsun?"
Niki yanına çıkıp oğlanı çenesinden tutmuş, kendine çevirip gözlerine bakmıştı. "Hadi ama!" Dedi Winter. "Minho'nun seni bırakıp gitmediğini eminim, yıllarca seni aramış imkanı oldukça hayatta bırakmaz seni"
"O bıraktı gitti demiyorum ki zaten," dedi sesi titrerken. "Elimden bir şey gelmiyor dışarıya da çıkamıyorum"
"Zaten şuan çıkma" dedi yurdun kapısına yaslanan Jisoo. "Yeonjun'la araştırın iyice, daha nerde olduğunu bile bilmiyoruz"
"Yeonjun ne alaka?" Jin yatağından ona döndüğünde Jisoo omuzlarını kaldırmış, "Çok arkadaşı var ya, yardımcı olabilirler belki"
Yataktan aşağı atladı Seungmin, mutsuzca oturan arkadaşlarına baktı. "Minho şehri bilmiyor, daha önce hiç dışarıya çıkmamış. Eğer taksi bulamayacağı bir yerdeyse kaybolur" elini ağrayan başına yerleştirdi. Aklına gelen fikirle bir anda ona bakan arkadaşlarına döndü. "Babam, babam biliyordur belki! Acilen eve gitmem lazım Jin Hyung yardım eder misin?"
"Baban nereden bilecek ki?" Hyunjin'e döndü, "Babam Minho'nun ve benim ilişkimiz olduğundan şüpheleniyordu. Onunla konuşmam lazım"
Apar topar dolabına ilerleyip montunu aldı, arkasına döndüğünde Nayeon ile dip dibe olması onu korkutmuştu. "Ödümü koparttın Noona!"
"Seungmin betin benzin attı. İstersen biraz dur-"
"Minho'nun belki de şuan bana ihtiyacı var!" Gözleri dopdoluydu ve kızarmıştı. Telefonunu cebine atıp Jin ile dışarıya çıktı, Jin konuşması için üstelemedi. Sadece onu gizlice okuldan çıkarırken dikkatli olmasını söylemiş ve yurda geri dönmüştü.
Baharın yeni yeni gelmesine rağmen üşüten rüzgara karşın ellerini montunun cebine koymuştu. Ağlayası geliyordu ancak gözleri kurumuştu çok ağladığından. Gözlerinin yanmasını çekmek istemiyordu. "Neredesin be Minho?" Diye mırıldandı. Evine giden yolda bacakları titriyordu, kapısının önüne geldiğinde derin bir nefes vermişti.
Kapıyı tıklattı, bir kaç adım geriye gitti. Kapıyı açan babası sahte şaşkınlığıyla göz devirmiş, kolunu kapı pervazına yaslamıştı. "Merhaba baba," dedi. Gülümsedi ardından. "Minho'nun bir anda babası ortaya çıktı biliyor musun? Ben çok sevindim şahsen"
Dae kaşlarını çatarak bakıyordu oğluna, bir anda okulundan kaçıp gelmesini anlamdıramamıştı. "Bunu neden bana söylüyorsun şimdi? Sevindim oğlum da-"
"Bana oğlum deme" dişlerini sıktı Seungmin. "Ve bilmezlikten gelme"
"Neyi?" Dediğinde dayanamayıp babasının yakasına yapıştı, elleri titriyordu. Minho ona gerçekleri anlattığından beri babasının söylediği yalanları farkediyordu anında, daha da kötü hissediyordu yıllardır ona söylediği yalanları farketmediği için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vâvelya |2min
FanfictionO çocuk duygusuzun teki, ağlamıyor bile. Ama gözleri, gözleri çok şey anlatıyor, içindeki çığlıkları görebiliyorum. Texting, düz yazı #1seung 「18.07.24」 #1leebit 「23.07.24」 #1stray 「07.09.24」