~20

45 6 13
                                    

"Hayır" dedi Seungmin pencereden Minho'yu ve Minho'nun babası olduğunu iddia eden adamı seyrederken. "Anlamıyorum ki, kaç yıldır ortada olmayan adam niye bir anda ortaya çıkıyor?"

Hemen yanında onunla beraber seyreden Jihyo omuz silkmişti. "Ben de bilmiyorum, ama adam çok yapmacık geldi." Onun resmen sırtına çıkmış Lia kaşlarını çatmıştı. "Minho'nun annesinin bile öldüğünü bilmiyordur bence bu"

"Sen ne ara geldin kız?" Kyujin Lia'nın yanağından makas aldığında büyüğü şaşkınlıkla bakmıştı. "Kyujin sen nereden tanıyorsun beni?"

"E Yuna'dan. Alt yatağımda yatıyor bi susmuyor ki senin hakkında konuşup durmaktan"

Kıkırdadı Lia, Seungmin'in omzuna dokundu. "Sevgilinin yanında olsana, baksana yumruklarını sıkıyor. Sinirlenmiş belli ki"

"Yalnız konuşsunlar istedim ya. Minho da istedi onunla olmamı ama ne bileyim eğer o adam gerçekten babasıysa kendisi tanışsın"

"Acaba babasının soyadı ne, Lee olmadığı kesin de"

"Seo'ymuş" dedi bıkkınlıkla. "Seo Minho uymuyor bile. Lee Annem en iyisini yapmış kendi soyadını vererek"

"Lee Annem?"

İrkildi Seungmin, yanında patlamış mısır yiyen Yeonjun'a baktı. "Annesi bizim evde hizmetçiydi ya" dedi utana sıkıla. "Benimle çok ilgilenirdi ben de ara sıra anne derdim"

Herkes üst üste bindiği için zar zor görmeye başlamıştı. En rahat olan Jin Yuqi'yi omzuna almış, Yuqi de yatağa tırmanan Ryujin'e destek olmuştu. İki kız da yukarıdan yukarıdan bakarken bir anda Ryujin'in dengesini sağlayamaması yüzünden Yuqi'yi devirmişti. Devrilen Yuqi, diğerlerinden daha küçük kalan Jungwon'un üstüne düşerken Jungwon da Yeji'nin üstüne düşmüş Yeji'nin sırtındaki Hyunjin yere kapaklanmıştı.

"Hay ananızın amına koyayım!"

Erkeklerin yurt odasına giren Winter, Yuna ve Chaeryeong arkadaşlarının mallığına gülerken arkadan gelen Niki, Nayeon ve Jisoo aynı anda elleriyle alınlarına vurmuşlardı.

"Öfff sizi çekemeyeceğim" Seungmin ayağa kalktı, odadan çıktı kargaşanın içinde. Aşağı inerken endişeliydi. Adam tekin birine benzemiyordu, kendine bile bakamıyor gibiydi. Kapının arkasına doğru saklandığında duyduğu konuşmalarla dudakları aralanmıştı.

"Beni bu okuldan mı almak istiyorsun ne? Hayır...ben bu okula çalışıp bursumla girdim ve mezun olana kadar okuldan ayrılmak istemiyorum. Hem burada arkadaşlarım var, ailem olan kişiler var. İstemiyorum seni, babam olsan bile karşıma yıllar sonra çıkman bana babalık yapmadığın zamanı karşılamaz"

Babasının Minho'nun elini tuttuğunu gördü, adamın fısıltısını duyamıyordu. "Bırak beni!"

Minho ani bir hareketle bileğini kurtardığında yurda doğru ilerlemeye başlamış, girişte ona korkuyla bakan Seungmin'i gördüğü an kimin göreceğini umursamadan sarılmıştı sıkıca. Boynuna doladığı kolları ile kendinden uzun olan küçüğüne sokulmuştu. Belindeki eller sıklaşırken dayanamayıp boynuna dudaklarını bastırmıştı Minho.

"Yurt odasına gitmeyelim" dedi Seungmin. Arkadaşları kesin ne olduğunu soracaklardı. "Sahile inelim"

"Sen bilirsin" Minho'nun elini tuttu, "Ama önce kıyafet götürmemiz lazım belki denize gireriz"

Vâvelya |2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin