Chk chk boom
"Kahve alacağım isteyen var mı?" Hyunjin'in sorusuyla gruptaki herkes elini kaldırmış, Yeji kardeşinin göt gibi kalmasıyla kahkaha atmıştı. "Banane ya 7 kişi yardıma gelsin üçer kahve alalım. Taş kağıt makas yapın aranızda"
Minho anında ayağa kalkmış, "Ben gönüllüyüm" demişti. "Min'e ve Jisoo Noona'ya alırım"
Diğerleri aralarında zar zor anlaşmaya varana kadar Minho sıra beklemekten kurtulmuş, istedikleri kahveyi aklında tutup hemen almıştı. Sevgilisinin yanına oturup yanağına küçük bir öpücük bırakmıştı. Diğerleri oflayarak kahvelerini beklerken kahvelerine çoktan kavuşmuş üçlü keyifle kahvelerini içiyordu.
"Minnie~" Minho'nun kendisine sırnaştığını gören Seungmin, "Hm?" Dedi.
"Kahvenin tadına bakayım mı? Canım çekti"
"Al, ben de seninkine bakayım" Kantindeki 4 masayı birleştirip oturdukları için pek hoş gözle bakmıyordu öğrenciler. Fakat kimse onlara bakanları umursamıyor, Jihyo'nun heyecanla anlattığı olayı dinliyorlardı."Sonra noldu Noona?"
"Sonra ben de çocuğa dedim numaramı veremem, o da niye diye sordu"
"Sen de dedin ki ben karı seviyorum beta" Kyujin gülerek konuştuğunda Jihyo kıkırdamış, kızın omzuna vurmuştu hafifçe. "Hayır ya ben erkekleri de seviyorum. Sonra çocuk üzülerek ayrıldı yanımdan işte"
"Üzülsün zaten erkeklerin canı cehenneme" diyen Jin'e dönmüştü bakışlar. "Hyung sen de erkeksin"
Jungwon çekinerek söylemişti bunu, Jin ise "O zaman aldatan erkeklerin canı cehenneme" diyerekten düzeltmişti cümlesini. Herkes kendi halinde takılıyordu, zaten dersler bittiği ve yarın haftasonu olacağı için kimse gereksiz ders stresinde değildi.
"Benim yeni kıyafetler almam lazım, haftasonu dışarıya çıkacağım" Soyeon Sullyoon'un dediğini onaylamış, kendisinin de eve gideceğini söylemişti. "Hem çoğumuz ailesini özledi değil mi?"
"Yah, ne demezsin..." Seungmin mırıldandığında Minho başını omzundan kaldırdı. "Benim de annemin mezarını bulup gitmem lazım, benim tüm eşyalarım burada zaten yetimhanede eşyam kalmadı"
"O kadar az kıyafetle nasıl yetiniyorsun lan sen ben bile 4 bavulla anca kıyafetlerimin yarısını getirdim" Yeonjun şaşırarak söylendiğinde Yuna oflamış, Seungmin'i göstermişti. "Bence siz şimdi müdürden izin alıp çıkın, babanın yanında kalırsınız. Seungmin'le alışveriş yapın. Ha bu arada Seungminnie~ bana sana gösterdiğim pantolonu alır mısın? Ben sonra veriririm parasını"
"Babamın yanına kalmak mı, ıyy"
"Seungmin sen babanı çok severdin niye annen öldükten sonra nefret etmeye başladın ki?" Winter elini çenesine yaslayarak dalgınca sormuş fakat Seungmin'n cevap vermek istemediğini anlayınca "Boşver, sormadığımı say özel bir şey belli ki" demişti.
Minho ayağa kalkınca Seungmin de kalktı, Seungmin'in bitiremediği kahveyi tek bitişte bitirdi Minho. "Seungmin, hadi beraber çıkalım işte babanın evinde kalmak istemiyorsun diye niye dışarı çıkma şansımızı mahvediyoruz ki?"
"Haklısın aslında, sana ve kendime bir sürü kıyafet alacağım o adamın parasına her ne kadar el sürmek istemesem de. Madem çocuğuyum, bakacak bana eğer yanında tutmak istemeyip yatılı okula gönderiyorsa."
"Sen bilirsin bitanem, seninle eğlenmek istiyorum sadece"
İzin kağıdını aldıktan sonra okulun içinden yurda yürümeye başlamıştı ikili. Seungmin duş alıp üstünü değiştirdi, iki tane eşofman ve ikişer tane kazak koydu çantaya. Fazla bir şey almaya gerek yoktu, birer tane iç çamaşırı ve çorap koyduktan sonra montlarını ayarladı. Banyodaki su sesi kesilmişti. Buharların arasından çıkan Minho'nun çoktan giyinmiş olduğunu farkedince gülümsedi Seungmin, sevgilisine sarıldı ani bir dürtüyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vâvelya |2min
FanfictionO çocuk duygusuzun teki, ağlamıyor bile. Ama gözleri, gözleri çok şey anlatıyor, içindeki çığlıkları görebiliyorum. Texting, düz yazı #1seung 「18.07.24」 #1leebit 「23.07.24」 #1stray 「07.09.24」