~25

99 12 6
                                        

İçeriye geçtikten sonra Minho evi incelemeye başlamıştı, ne çok büyük ne de çok küçük bir evdi. Bilerek çok büyük almamıştı Seungmin, Minho'nun eksikli hissedeceğini biliyordu. "Mobilyaları şimdilik aldım, sonra beraber seçeceğiz değiştireceğiz" gülümseyip Minho'nun elini sıkmadan tuttu. "Ilık bir duş aldıracağım sana gel hadi"

"Min, kendim yıkanabilirim" son kelimeyi zar zor söylemiş ancak Seungmin onu dinlemeyerek yavaşça banyoya götürmüştü. Duşakabini açıp içerideki tabureye oturttu Minho'yu, ardından üstündekileri yaralarına dikkat ederek çıkardı.

Kendisi odaya geri giderken üstüne geniş bir tişört ve şort geçirmiş, Minho için iç çamaşırı alıp banyoya geri dönmüştü. Elindeki sargıları açıp kenara attı ardından iç çamaşırını kasığının üstüne kadar indirdi. Kovaya doldurduğu ılık suyu yavaşça dökerken Minho'nun acı dolu mırıltıları canını yakıyordu.

"Min," diye mırıldandığında Seungmin ona döndü, ıslak saçlarını okşadı hafifçe. "Efendim bitanem"

"Su çok sıcak"

Sıcak değildi aslında ama Minho yaralarından dolayı canı yandığı için bu tepkiyi veriyordu. Acı bir gülümseme sundu ona Seungmin, saçlarındaki kuru kanları yere akıttı.

Havluyu titreyen bedene sardığında bebek gibi sarmalamıştı. Alnına dudaklarını bastırdı. "Eğer karnından dolayı giyinemezsen seslen, utanma lütfen. Aşağı inip sıcak su torbası hazırlayacağım"

Sevgilisini banyoda bırakıp aşağı indi, gerginlikle avuç içlerini sıktı. Açtı Minho ancak evde ne yemek vardı ne de bu saatte sipariş verebileceği açık bir yer. Açık mutfağından içeri geçtiğinde ocakta gördüğü tencere ile hızla ilerlemiş, tencerenin kapağını açtığında mis gibi çorba kokusu dolmuştu burnuna.

Yanındaki notu aldı, gülümsedi.

Gelince acıkırsınız diye yaptık afiyet olsunn
Jisoo, Sullyoon, Beomgyu

Ona bir tane yemek tepsisi hazırlarken bir yandan da sıcak su torbasını doldurmuş, merdivenden karnını tutarak inen Minho'yu gördüğünde yanına koşmuştu. "Minho'm" dedi. Sahiplenici bir tutunuşla yanağını avuç içine yerleştirdi. "Biraz daha iyi misin?"

Minho bir basamak yukarıda olduğundan boyu daha uzun duruyordu Seungmin'den. "İyiyim güzelim" Seungmin'in uzayan saçlarına parmaklarını geçirdi, birleştirdi dudaklarını. Çok özlemişti dudaklarını, tenini, her şeyini. Acıyan karnında Seungmin'in uzun parmaklarını hissetti. Belinde, sırtında, her tarafında hissediyordu parmaklarını.

Alt dudağını hapsettiği Seungmin'in dudakları bir yapboz parçasıymışçasına bütünleşmişti. İşin içine dilini katmak istemiyordu çünkü daha küçük olduklarını düşünüyordu bir şeyler yaşamak için. Dudaklarından ayrıldı bu düşünceyle, utandı aklına gelen edepsiz düşüncelerle. İçeriye geçip koltuğa uzandı, Seungmin'in getirdiği sıcak su torbasını kasığının hemen üstüne koyduğunda rahatladığını hissetti. Seungmin'in getirdiği çorbayı hızlı hızlı yerken onu gülümseyerek seyreden bebeğine bakamıyordu.

Seungmin tepsiyi mutfağa bırakıp geldiğinde Minho'nun doğrulduğunu görmüş, gelip yanına oturmuştu. Eli nemli saçlarını bulurken gülümsemiş, "Çok korktum" demişti. Sevgilisinin yanağına dudaklarını bastırdı. "Keşke daha erken bulsaydım ama kafam düzgün çalışmadığı için bu kadar beklemek zorunda kaldık"

"Sıkıntı değil, ev güzelmiş bu arada" Seungmin'e dönüp burunlarını birbirine sürttü, ufak bir öpücük bıraktı burnuna. "Beğenmene sevindim, mobilyaları sen iyi olunca değiştiririz"

Vâvelya |2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin