bekletilmiş aşk

2.7K 182 78
                                    

Günümüz
İstanbul, Sarıyer
"Gerçeği en güzel görebilen bir çocuktur."

Bade'den,

Gece, Ciro'nun Barış'ın sağ kolunda, benim de sol kolunda sızmamla bitmişti.

Poşetlerdeki gereksiz eşyaları yeniden poşetleyip iade etmek için sabahı beklemeye karar vermiştik. (Tabii ki anı olarak tuvalet kokusunu almayı unutmamıştım.) Ciro'nun gerçekten tahmin ettiğim gibi olan altını temizleme merasimi ise gecenin zor anlarından bir tanesiydi. Önce ben yapmak için geçtiysem de Ciro mızmızlanınca Barış bu görevi üstlenmiş, beni şaşırtarak neredeyse profesyonel düzeyde bir başarıyla bebeği rahat ettirmeyi başarmıştı. Bana bununla hava atmayı da unutmadı elbette, sonra Ciro biraz daha rahatlayınca birlikte yemek yemek için masanın başına geçtik.

Barış bir baba gibi onunla ilgilenip mamasını yedirdi, küçük oğlan nazlansa bile hiç söylenmedi, pes etmedi ve sonunda karnının da doyduğuna emin olunca onun için hazırladığım yatağa yatırdı Ciro'yu. Ben de nereden bulduğunu bilemediğim emziği bir güzel temizleyip azıcık bala bandırarak Ciro'ya verdim.

Koca gözlü bebek, tüm bu bakımdan memnun bir süre bizim yemek yememize izin verip hiç bunaltmadı bizi.

Ama sonra uykusu gelince, ona Barış'ın onca şey arasından akıl edip alabildiği özel sütten ısıttım biraz ve Barış'a da, geniş koltuğuma oturtup bebeği sallasın diye rahat bir yer ayarladım. O ayağın hünerlerini görmek lazımdı, ben de bu esnada mutfağı toplayıp yanlarına gidebilmiştim.

Fakat tahmin ettiğimiz kadar kolay olmadı ve Ciro, bir süre sonra alışınca oyun oynamak isteyip Barış'la yerlerde yuvarlandı. Allah'tan annemi dinleyip şu tüylü halılardan almıştım.

Sonra beni de elimden tutup kaldırdı koca gözlü bebek, dansına eşlik etmemi rica etti ve kendisini kıramayıp ben de onunla birlikte gecenin bir yarısı, A ram zam zam şarkısıyla dans ettim. Bu esnada Barış da videolar ve fotoğraflar çekiyor, babasına yollayıp çocuğu bizim aldığımıza dair şakalar yapıyordu.

En son sabaha karşı, ikimizin de gücü kalmayınca Barış'ın kucağına devrilmiş, sıcacık bedeninde konforu elde edebilmiştik. Ciro tamamen uyuyunca, gözlerim giderken Barış'a çevirdim bakışlarımı. "Sence başardık mı?"

Gülümsedi yüzüne karanlığın içerisindeki gün ışığının vurduğu adam. O gün ona dediğim gibi beni taklit etti. "Sen çok güzel bir kadınsın."

Bu iltifatın dış görünüşümle alakalı olmadığını anlamak çok basitti. Tüm gecemin yorgunluğunu üzerimden alırken saçlarımı okşayan parmakları gözlerimi yummama neden oldu.

Ve ben uykuya dalarken söylediğini duyduğum söze, sabah uyandığımda taklalar ata ata, danslar ede ede sevinmeyi aklıma kazıdım.

"Seni seviyorum Pare."

"Bay bay yap ablaya." Ciro, gülerek el sallayınca, artık izin verdiği için yanaklarına birer öpücük kondurup geri çekildim ve ben de ona el salladım. "Yine gel, tamam mı?"

Başını salladı Ciro, sonra bana öpücük atınca Barış, "Hop hop," diye yükseldi bir an. "Elalemin oğlu senin karına kızına öpücük atsa hoşuna gider mi oğlum? Eyvallah diyeceksin. Say Eyvallah."

şekerpare, barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin