büyük gün

2.6K 152 135
                                    

Günümüz
İstanbul, Sarıyer
"Sözünde durmayanı kurtlar yer."

Bade'den,

Büyük gün, sonunda gelebildi.

Barış derbi kalabalığıyla ortadan kaybolmamı istemediği için kendisiyle birlikte sabahın köründe beni de tüm gün bulunacakları stada sürüklemiş, eşyalarımı yanıma alırsam orada hazırlanabileceğimden bahsetmişti fakat bahsettiği hazırlanma yerinin soyunma odası olacağını tahmin etmemiştim.

Sonra öğrendiğim ki, burası zaten oyuncuların ailelerinin kullanması için açılmış bir soyunma odasıymış: Ciro kucağıma doğru koşarken çözmüştüm olayı.

"Badiiii!" Kocaman gülümseyip kucakladım onu ve onunla beraber içeri giren Dries ile eşi Katrin'e gülümsedim. Minnetle bana bakarlarken Barış'ın da eli sahiplenici bir tutuşla omzuma gitmiş, durduğu yeri yavaşça sıkarak bana destek vermişti. "Çok teşekkür ederiz," dedi Katrin. Ben de sözlü iletişimi yarıda keserek sarıldım ona. Ciro ise ellerini çırparak bizi izlemekle meşguldü. "Hiç önemli değil. Umarım iyisinizdir."

O gecenin bana neler kattığını bilseydi, benden bir teşekkür beklerdi. Şimdi sarılmama şaşırsa da bir an o kadar mutlu oldu ki, diğer yanıma oturup hiç çekinmeden başına gelen talihsizliklerden bahsetmeye başladı. Sohbetlerimiz İngilizce olduğundan anlaşmakta zorluk çekmiyorduk. "O akşam Ciro'yu düşünmekten uyuyamamıştım. Neyse ki ertesi sabah geldiğinde bir kere daha gitmek istediğini söyledi. Biz de çok mutlu olduk."

"Evet, çok teşekkür ederiz." dedi Dries de gülümseyerek. "Ne demek, lütfen hiç çekinmeyin böyle durumlarda." O ara kapı açılınca, içeri daha ilk gün tanıştığım Kerem ve restoran akşamından isimleri aklımda kalmış Abdülkerim'le Kaan girmişti. Kerem öylesine geçip gidecekti ki beni görünce bir duraksadı, sonra gaflete düşüp elini uzattı. "Aa hoş geldiniz aşçı hanım, yemek mi getirdiniz?"

Kaşlarımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Diğer ikili, Barış'ın omzumdaki eline ve bana sırıtarak bakıp olayı hemen anlasa da Kerem'in bu tepkisi neredeyse komaya sokacaktı beni. Yüzümdeki ifadesizlik biraz uzun sürmüş olacak ki, Barış yavaşça kafasına vurdu Kerem'in, sonra Kerem kendine gelmiş gibi bağırdı. "Aa, çok özür dilerim! Vallahi anlamadım. Çok özür dilerim. Kusura bakmayın Pade Hanım."

Elimi sıkıp adımı da yanlış söylediğinde, Abdülkerim eğilmiş arkadaşının kıçına ayağıyla vurarak yüksek bir kahkaha attı. "Oğlum mal mısın, Bade Bade?"

"Allah Allah..." Bu yaptığına da bir ton özür dileyip yine eline yüzüne batıracaktı ki, gülümseyerek sıktım elini sorun olmadığını dile getirip. "Valla afedersiniz, ben sizin gibi entelektüel bir hanımefendinin..."

"O cümlenin devamını getirme istersen kardeşim aramızda çocuklar ve hanımlar var." Barış'ın sözüyle sabahtan beri ne olduğunu bir türlü anlayamayan Kerem'in bu sefer de lafı kesilince; Dries ne olduğunu bilmese bile arkadaki ikilinin gülüşlerine katıldı. Ciro da ona eşlik edince ben de tutamadım kendimi.

"Hay Allah."
"Hoş geldin, hayırlı olsun."

Kaan'ın elini sıkarak teşekkür ettim. Gerçi ortada daha hayırlı olacak bir şey yoktu ama iyi madem, ayak uydurmak lazımdı. "Bardakçı nerde Bardakçı? Hemen ona göstermemiz lazım bu anı."

şekerpare, barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin