veda öpücüğü

2K 204 179
                                    

Günümüz

İstanbul, Sarıyer

"Bazen aşkı yaşamak için hatıralarla yetinmek gerekir."


Bade'den,

Uzun zaman sonra bir heves işimin başında olsam da, sürekli hatalar yapmaktan kendimi alıkoyamamıştım. Bir parmağımı yanlışlıkla kesmiş, şekerparelerimi de yakmıştım ve üçüncü bir hatada tüm hukukumuza rağmen Mehmet Şef'ten iyi bir azar yiyeceğimi bildiğimden iyice elim ayağıma dolaşmıştı. Titreyen parmaklarım yüzünden arka alana çıkardı beni Eslem. "Ne oluyor kızım sana? Gözlerin bile puslu, görmüyor sanki. Toparlan lütfen, bir yerine zarar vereceksin."

Eslem haklıydı. Mutfak tehlikeli bir yerdi ve böyle dalgın devam edersem başıma her an bir kaza gelebilirdi ancak kendimi toparlamam zordu. Yanımıza çıkan Mustafa'yla gözlerimi kaldırıp iş arkadaşıma bakarken buldum kendimi. "Özür dilerim." Ekip arkadaşımdı ne de olsa ve durumum onun da işlerini aksatıyordu ister istemez. Yine de kızmak yerine omzumu sıvazlayarak destek olmaya çalıştı Mustafa. "Önemli değil, canım. Sen bugün sunuma geç. Ben yemeklere bakarım." Çok daha mantıklı bir karardı. Başımı salladığımda, yüzümü ovuşturup kendime gelmeye çalıştım.

Bizimkiler bugün işe gitmemem için ısrar etse de arayı daha fazla açamazdım. Yılbaşı izinlerini zaten sınırları zorlayarak kullanmıştım, normal düzene bindiğimiz bu günlerde de artık kafama göre davranmam, işimden olmama sebep olabilirdi. Hem evde yatıp durmaktansa burada koşturmak bana daha iyi geliyordu fakat bugün üstümdeki sakarlıklar yüzünden insanların başını yakacaktım neredeyse.

El titremelerimi geçirmem ve kendime gelmem gerekiyordu. Yoksa mutfakta var olabildiğim son günlerim olacaktı.

Kendime gelmeye çalışıyorken Barış'ın maçı aklıma düşünce, telefonumu çıkardım cebimden ve maç durumuna baktım. Ağır bir yenilgi ve Barış'ın sakatlıkla beraber kırmızı kart yediği haberini gördüğümde ise beklediğim mutluluk kalbime dolamamıştı ne yazık ki. Şimdi iki kat gergin hissediyordum.

Haberlere göre hatalı pas sonucu suratına aldığı ayak darbesi yüzünden sakatlanmış, kendine gelmesi de uzun sürmüştü sevgilimin. Maça devam etse de kendisini sakatlayan adama yaptığı faul yüzünden de kırmızı kart yemişti. Haberin aşağısındaki videoda, kıpkırmızı olan gözlerini ve ağrıyan başını kontrol eden sağlıkçıya tepki veremeyişini gördüğümde kalbim hızlandı. Dişlerimi sıkıp onu arasam da açmayacağını kendime hatırlatmaya çalıştım fakat bildiğim bir şey varsa o da, benim yüzümden bunları yaşadığıydı.

Tıpkı bir diğer haberde, bir futbol yorumcusunun bahsettiği sözlerindeki gibi...

"Barış, son zamanların en hızlı çıkış yapan oyuncularından biriydi ancak özel hayatına ayırdığı vakit yüzünden şu an ciddi bir düşüşün eşiğinde. Hâlâ piyasanın en değerli oyuncusu ama bu maç kendisini geri plana yüzde altmış oranla atabilir. Sevgilisi Bade Hanım'la zor günler atlattıklarını biliyoruz ancak bu bir psikoloji sporu. Yönetemeyen kaybeder. Gerekirse bir süreliğine ayrılıp bunu yönetebilecekleri bir dönemde tekrar yollarına bakabilirler ancak şu anki Barış'ın özel hayatındaki sıkıntılardan doğduğu apaçık ortada. Derhal önlem alınması gerekiyor."

Kendim için de aynı şeyin söz konusu olduğu ortada olunca, okuduğum şey yüzünden akan gözlerimi umursayamadım bir süreliğine. Sadece beyaz ekrana bakıp öylece kalakalmış, gerçek hayattan koparak artık acıyan gözlerimin ardında dönen mutlu anların acısını derinlerde yaşamıştım. Biz yapamıyorduk.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

şekerpare, barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin