1 ~ Immortal Soldier

167 12 6
                                    

~ 1940, Brooklyn ¦¦

Topuklu Ayakkabılarımın ıslak zeminde bıraktığı sesler arasında heyecanla yürüyordum, Brooklyn'in soğuk havası yüzüme sertçe çarpıyor, üşümeme sebep oluyordu. Kapalı hava ve gürüldeyen gökyüzü sağanak yağışın habercisiydi. Yanıma palto ve şemsiye bile almamıştım. Heyecanla hızlıca evden çıkıp şirkete gelmiştim. İnsanlar yüzümdeki kocaman gülümsemeye karşılık verdiler. şirkete girdim, yüzümde mutlu bir gülüş, içimde devasa bir mutluluk ve heyecan ile asansöre bindim. Ben Cassie Lauren, bilim dünyasına adını yazdıracak kadın.

Asansörün soğuk korkuluğuna yasladım kendimi, heyecandan yerimde duramıyordum. dilim tutulmuştu. Elimdeki evraklara bakıp içtenlikle gülümsedim, bir çocuk gibi sevinmiştim. Asansördekiler asistanlar bunu anlamış olacaklar ki bana deliymişim gibi bakmaya başlamışlardı. Şuan bunu umursayamazdım. Yüzlerine karşı sıcak bir tebessüm edip beklemeye başladım.

Asansör 9. Katta durunca hızlı ve heyecanlı adımlarla ofise doğru yürümeye başladım, yürürken çarptığım insanlar ve dileyemediğim özürler yüzünden kaba birisi olarak görülebilirdim, ama şuan hiçbir şey heyecanımı dindiremezdi.

Ofise girdiğim an kapıyı kapatıp masada oturup kahve içen Howard'a doğru koşmaya başladım. "Buldum, Howard!" yüzümde sıcacık bir gülümseme ile evrakları ona uzattım. "yıllardır savunduğum şeyin artık bir sebebi ve kanıtı var." onunda yüzündeki gülümseme büyüdü, evrakları masaya bırakıp ayağa kalktı. "Cassie, başardın. Bunu hemen yayına vermeliyiz." Howard'ın heyecanı yüzünden ve parlayan gözlerinden belli oluyordu, ama henüz yayına vermek için erkendi. "Daha yapmamız gereken çok test var." Yüzünde gururlu bir gülümsemeyle mini buzdolabınan bir şişe şarap çıkardı, gülümseyip çekmeceden 2 kadeh aldım.

"Dünyanın bir ilkine, Şerefe." kadehlerimizi tokuşturduk. Yüzümde gururlu bir gülüşle kadehimi yudumladım. Howard benim için çok özel birisiydi, yanımda olan tek insandı, annem ve babam sürekli iş gezileriyle uğraşır, beni unuturlardı. Çocukluğumda yanımda sadece dadılar ve annemin tuttuğu hizmetçiler olurdu. Howard ise annemin en yakın arkadaşı Amy teyzenin tek oğluydu. Çocukluğumuz beraber geçmişti, bir keresinde beraber evden kaçıp çadırda bile kalmıştık.

Gökyüzü tekrar gürüldediğinde gülümsedim. Az kalmıştı, beni bekleyin yıldızlar. "Oldukça heyecanlı gözüküyorsun."
Howard'a dönüp konuştum. "Nasıl heyecanlı olmam? Her gece yıldızlara bakıp uzaya çıkmayı hayal ederek büyüdüm ben. Bunu en iyi sen biliyorsun." ayağa kalktı ve önüme geldi, yüzüme düşen saçlarımı yüzümden çekti, kadehini masaya bıraktı ve bana sarıldı. "Catherine buna bayılacak." gülümsedim, kafamı omzundan çekip konuştum. "Eğer ilgilenirse tabii." yüzümde buruk bir tebessüm oluştu, yıllardır tek istediğim ailemin beni fark etmesiydi, ama artık çok geçti. Şimdi tek istediğim hedefimi gerçekleştirmekti.

Akşam saat 8-9 civarı Howardla birlikte içmeye gidecektik, ikimizinde birbirimizden başka arkadaşı yoktu, yani ben öyle sanıyordum. Howard her zaman çapkın birisiydi, nerede karşı cinsden birisini görse flört etmeye başlardı, kızlarda ona karşı boş değildi. Bunu hiçbir zaman anlayamadım, ama ne olursa olsun Howardı çok seviyorum, onu o olduğu için seviyorum.

Zamanım kısıtlı olduğu için pek seçeneğim yoktu, kırmızı kısa bir elbiseyi alıp giydim. Yüzüme hafif bir makyaj yaptım rimel, allık ve her zamanki klasiğim olan kırmızı rujumu sürdüm, saçlarımı topuz yapıp hafif önlerden bıraktım.

"Cassie." diye kapı tıklatıldığında irkildim, makyaj malzemelerimi yerine koyup çantamı aldım. Gelen ses Howard'dan başkasına ait değildi.

Kapıyı açtım Howard bana gülümseyerek benş baştan aşağı süzdü, ıslık çalıp "Cassie Lauren, harika görünüyorsunuz." elimi kaldırıp küçük bir öpücük bıraktı. "Seni böyle görmeye alışık değilim Howard. Çok yakışıklı olmuşsun." göz kırptı ve gülümsedi. Elini belime koydu ve dışarı çıktık, Jarvis bizim için bekliyordu. "Jarvis benimle çalışmaya ne dersin?"

"Her şeyi alabilirsin ama Jarvis'i asla."
Alayla gülümseyip Jarvis'e döndüm.
"Çok isterdim Bayan Lauren, ama Bay Stark bu durumdan pek hoşnut değil gibi."
Howard bunu duyunca bana ters ters baktı. Gülmemek için zor duruyordum.
Jarvis Howard'ın her şeyiydi. Sadece bir şöför değil, babası gibiydi. Howard ne zaman bir şey yapacak olsa ona danışırdı.

Arabaya bindiğimizde Jarvis hafif bir müzik açtı, Howard eğleniyor gibiydi gülümseyip camdan dışarıyı izlemeye başladım.

İçeceğimiz bar'a gelince Jarvis bizi uğurladı, arabadan inip Howard'ın yanına geçtim. Elini belime yerleştirdi ve içeri geçtik.

Köşe kısımda bir yere oturduk, birkaç şişe şarap aldık. Ben kadehlerimizi doldururken yanımıza bir kadın geldi.

"Howard Stark, ve..?"

"Cassie Lauren." diye yanıtladım kadını.

"Peggy Carter, Howard'ın iş arkadaşıyım."

"Memnun oldum Peggy." gülümseyip Howard'a döndüğümde hayranlıkla Peggy'i izliyordu. Peggy yanımıza oturup kadehini uzattı, kadehini doldurduktan sonra kadehlerimizi tokuşturduk.

Howard her zamanki gibi bir grup kızla konuşmaya gitti, Peggy ile yalnız kalmıştık.
"Senin mesleğin nedir?" konuşmasıyla sessizlik son buldu. "Doktorum." sıcak bir tebessüm etti, bana döndü ve "Doktorluk zor iş olmalı." dedi. Kadehimi tekrar yudumladım. "Doktorum ama görev yapmıyorum. Uzay üzerinde çalışmalar yapıyorum. Howard en büyük yardımcım."

"Uzay.. Bir belirsizlikte kaybolmaktan korkmuyor musun?"

"Benim için orası belirsizlik değil, her şeyin bir anlam bulduğu yer."

İkimizde sarhoştuk, gülüşmeler kıkırdaşmalar ve sohbetler döndü aramızda. Yeni bir arkadaş edindiğim için mutluydum, Peggy harika bir insandı.

Her şey harika gidiyordu, Howard bir kız ile konuşuyor Peggy bir köşede benimle içiyordu. Mesleklerimiz hakkında konuşurken patlayan cam ve silah sesleri ile irkildim, hemen Howard'a baktım ki çoktan siper almıştı. Başımı koruyup masanın altına eğildim, Peggy de yanıma gelip belinden tabancasını çıkardı. Patlayan her cam ile çığlıklar büyüyordu, içeri atılan sis bombası ile arkamı dönüp ağzımı kapattım. Peggy'e bakmak için döndüğümde orada olmadığını fark ettim, çoktan gitmişti. Ellerim titremeye, gözlerim dolmaya başlamıştı. Hala masanın altındaydım ki bir el silah ateşlendi, gözlerimden yaşlar süzüldü, yavaşça ayağa kalkıp dumanların arasından yürümeye başlamıştım ki metal bir el boğazıma dolanana kadar.

                                           Bölüm sonu.

Merhabalar, Alie ben. Bu benim ilk fanfic'im. Beğenmenizi umuyorum.
Gelecek bölümler daha güzel olacak. Bu hikayemizin başı.
Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın, seviliyorsunuz. 💌
Keyifli okumalar..

                    
                                                              - Xo
 

                                                         - Alie.


                                   

WRONG MEMORIES || BUCKY BARNES 🦾Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin