Şarkılarla dinleyin lütfen.
-Cardigan.
-The greatest.
-Black out days.
-Not allowed.
-I love you.3 gün sonra.
Metal kolu ince belime dolanmıştı, güneş ışığı gözlerimi yakıyordu, yavaşça arkamı döndüm.
Güneş sayesinde kahverengi saçları parlıyordu, kiraz pembesi dudakları çok öpülesi görünüyordu.
Elimi saçlarına attım ve arkaya doğru taradım. Uyurken bir bebek gibiydi, böyle sert bir adam uyurken sanki bir melekti.
Tam kalkacakken metal koluyla belimi tuttu. Beni dahada çok kendine çekti. Şuan aramızda hiçbir mesafe yoktu, uzun saçları omzumdan akıyordu.
İki eliylede belimi sardı, bende kollarımı sırtına sardım.
Kasları vardı, ve bu gerçekten etkileyiciydi. Baya etkileyici..
Sıcak nefesini omzumda hissediyordum, parmağımı yaralarının üzerinde gezdirmeye başladım.
Hiçbir ses yoktu ondan, mırıltı ya da aksi bir şey.
Öylece uyuyordu, Tıpkı uslu bir çocuk gibi, bir melek gibi, bir bebek gibi. Affedilmiş zayıf bir beden gibi..
Derin bir nefes alıp çekilmeye çalıştım, ama çok sıkı sarılmıştı. Bundan şikayetçi miydim? Hayır.
Ama kahvaltı hazırlamam lazımdı."James.." dedim fısıldayarak, belirsiz bir mırıltı çıktı dudaklarından. "Uyan hayatım." diye ekledim.
Derin bir nefes aldı ve gözlerini kırpıştırdı. Beni bu kadar yakınında göreceğini beklemiyordu galiba. "Günaydın Menekşe'm.." dedi uykulu sesi ile. Dudaklarım usulca kıvrıldı, onun bu halini çok seviyordum. "Sana çok aşığım." diye mırıldandım. Bu ona karşı sıkça söylediğim bir şey değildi.
Sevgimi hissettiremezdim, ama o onu ne kadar sevdiğimi bilirdi. Yavaşça gülümsedi, dudakları dudaklarıma kenetlendi. O, o tarif edemeyeceğim kadar eşsizdi. Özeldi.
Bana beni hatırlatıyordu, beni ben olduğum için seviyordu. Ve evet. İkimizde iğrenç şeyler yapmıştık. Ve bunun sorumluluğunu bir ömür boyu çekecektik. Ama işte onu sevmemin sebebi de buydu. Beni bu hayata sürükleyen o değildi. Beni kaçırdığı için suçlu olanda o değildi, o kaybolmuştu. Ve bende onun ışığı olmuştum.
Bu adam beni değiştiriyordu. Onun yanında hiçbir zaman bulamadığım huzuru buluyordum. Aşk böyle bir şeydi işte. Onu her gördüğümde midemde kelebekler uçuşuyordu, mavi gözlerine her baktığımda kalbim dahada hızlı atıyordu.
Onun sesini duymak, yüzünü görmek ve kalbini hissetmek.. çok güzeldi. O çok güzeldi.
Dudaklarını ayırdığında gözlerim dolmuştu. O beni tutkuyla öperken ben ona olan aşkımı düşünüyordum. Ve içimden iyiki o gün beni kaçırmış diye düşünüyordum. Artık James benim için imkansız bir belirsizlik değildi.
Sonsuz bir aşktı. İkimizde bunu hak etmiştik.
Baş parmağını yüzümde gezdirmeye başladı. Gözümden akan yaşı sildi. "Ne oldu Menekşe'm?" dudaklarımı birbirine bastırdım, yüzünü avuçlarım arasına alıp kendime yaklaştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG MEMORIES || BUCKY BARNES 🦾
FanfictionBelirsizliğin içinde kaybolmuş bir askerenin yoluna ışık olan Cassie, imkansız bir aşkın içine düşeceğinden habersizdir.