11 ~ alone on future

50 6 6
                                    


Arkadaşlar öncelikle şundan bahsetmek istiyorum. Oyladığınız için çok teşekkür ederim, okunmalar gerçekten çok az olsada bu hikayeyi bırakmayacağım. Keşfedilmesini umuyorum..

Bu bölüm biraz zor bir bölüm olacak. Nasıl yazacağımı bilemediğim bir bölüm oldu. Cassie büyük zorluklar alacak omuzlarına. Biraz garip olursa af görün. Beni affet Cassie'm. Keyifli okumalar dilerim ballarım. 💌

~Cassie'nin anlatımıyla devam ediyoruz..

Kulaklarıma dolup taşan gürültülü uçak sesi ile açtım gözlerimi. Başım felaket derecede ağrıyordu, koluma bağlı olan serum ile başımı kaldırdım yavaşça. Asker uçaklarından birindeydim, James neredeydi? Saçlarım yapış yapış ve dağınıktı. Üzerimde beyaz bir tshirt ve beyaz bir eşofman vardı. Koluma bağlı olan serumdan bana kan veriliyordu. Uçakta tek başımaydım. Bulunduğum bölümde kimse yoktu.

Ayağa kalktığımda gözümün karamasıyla geri oturdum. Aklımda anılar canlanmaya başladı. Aklıma karanlık odada geçirdiğim saatler geldiğinde tüylerim diken diken oldu. Beni oradan kim çıkarmıştı ve neden şuan bir uçaktaydım?

James uçağın başında olmalıydı, kaçmayı başarmış mıydık yoksa?
Tekrar ayağa kalkmaya çalıştığımda bacağımda hissettiğim acı ile geri oturdum. Eşofmanımı yavaşça yukarı kaldırdığımda yaramın dikildiğini gördüm. Tanrıya şükürler olsun ki ölmemiştim. Serumu yukarıda tutan direğe tutundum ve ayağa kalktım. Kulaklarım çıkan yoğun sesten dolayı ağrımaya başlamıştı. Önümde gördüğüm kapıyı açtım, uçağı süren kişi asker hydradaki askerlerden biri olmalıydı. Yanındaki koltukta ise kadın bir asker vardı. Kadın askerin omzuna yavaşça dokunduğumda ayağa kalktı. Omzumdan tutup beni arka tarafa çekti. "Nereye gidiyoruz?" Kadın bana boş gözlerle bakıyordu. "Gidince öğrenirsin." dedi. "Neden gidiyorum peki?" Kadın arsızca gülümsüyordu karşımda. "Öldüğün için." Ne? "Anlayamadım?" Kadın gülümsemeye devam etti. Cebinden çıkardığı iğneyi enseme sapladığında ona engel olamamıştım. Beni tutup oturtturdu. Gözlerim kararmaya başladı. Uçak yukarıya çıkıyordu.

Birkaç saat sonra.

Gözlerimi araladım, kadının bana yaptığı iğne güzel bir uyku çekmemi sağlamıştı. Kadın beni kaldırmaya çalıştığında kolumdaki serumu çekti. Hızla çekmesi canımın acımasına sebep olmuştu.

Birkaç asker yanıma gelip beni çekiştirmeye başladığında engel olamadım. Askerlerin üniforması o kadının üniformasından farklıydı. Askerlerin hepsi kadındı. Beni buraya getiren asker uçağa geri döndüğünde ona bağırmama rağmen geri dönmedi. İçeriye girdiğimizde lüks tasarım dikkatimi çekmişti.

Burası Hydradan ziyade daha bakımlı ve özentili bir yerdi. Askerlerin beni nereye götürdükleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Önünden geçtiğimiz odalarda 12-18 yaş aralığı çocuklar eğitiliyordu. Hepsi bir düzen içinde aynı hareketleri yapıyorlardı. Nereye gelmiştim ben?

Yanımdaki askerler vücutlarını saran siyah bir suit giymişlerdi. Hepsinin saçı topuzdu. Hepsi birbirine benziyordu. Birinde olan silahtan diğerindede vardı. Önünden geçtiğimiz diğer bir odada herkes balerin gibi giyinmişti ve dans ediyorlardı. Başındaki askerler de yine kadınları. Askerler yavaşça ayrıldı yanımdan. Önümde sadece bir asker kalmıştı. "Kırmızı Odaya Hoşgeldin. Evine hoşgeldin." evim mi?
"Neden buradayım?" Kadın lüks giyinmişti. Diğerleri gibi suit giymiyordu. "Hazırlanmak için." Kadın rahatsız edici derecede saçma bir şekilde gülümsüyordu. "Neye hazırlanmak için?" Kadın gülümsedi. "Hayata." dedi. "Anlayamadım? Beni hayata burada mı hazırlayacaksınız? O nerede?" başını anlamamış gibi bana çevirdi. "O? O kim?" James diyemezdim. Yutkundum. "Kış askeri." gülümsedi. "Cenazeni uzaktan izliyordur." Ne? Tanrım insanlar bana bir oyun mu oynuyor? "Cenazemi mi?" Kadın başını salladı. Yandaki dolaptan kıyafet alıp bana uzattı. "Diğer yeni gelenler sana anlatacaklardır." soru sormama izin vermeden bana anahtar verdi. "Dolabının anahtarı." dedi. "Ben nereye gideceğim?" Kadın bir gülümsemeyle verdi cevabımı.

WRONG MEMORIES || BUCKY BARNES 🦾Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin