27

30 4 16
                                    

Keyifli okumalar..

-"Poison tree" şarkısını dinleyerek okuyunuz.

Tony elini tekrar cebine koyduğunda anlam veremiyormuş gibi ona bakmaya başladım. "Sabahta bira içiyordun, N'oluyor?" elindeki bira bardağını yanımızdaki sehpaya doğru bıraktı. Bardak sehpaya çarpıp yere sertçe düştü ve kırıldı. Kulaklarıma dolan cam kırılma sesi ile irkildim ve geriledim. Tony sarhoştu, ve iyi değildi.

"Ne mi oldu Cassie!?" tok sesi odanın içinde yankılanırken gözlerini bana dikti, burnundan soluyordu ve gözleri kızarmıştı. "Tony sakin ol." dedi Natasha. Tony başını Natasha'ya çevirdi, alay edermiş gibi gülmeye başladı. Dudaklarımı birbirine bastırdım, derin bir nefes aldım. Hiçbir şey anlamıyordum ve bu davranışlarına anlam veremiyordum. Başımı yavaşça Tony'e çevirdim. "Bir şey mi yaptım?" dedim kısık sesle. Tony alnını ovuşturmaya başladı. Bende kendimi suçlu hissetmeye başlamıştım.

"Tony?" dedim oldukça yumuşak bir sesle. Dün ki olaylar yüzünden mi bana kızgındı, bilmiyordum. Yavaşça başını kaldırdı, dudaklarını birbirine bastırdı. Damarları belli olmuştu. "Hiçbir şey olmadı." dedi, sakin bir ses tonuyla. Yanımdan hızla geçip gitti, yüzüme bile bakmadan..

Kapı açıldı ve sertçe kapandı, şimdi herkes bana bakıyordu. Yavaşça arkamı döndüm, James bana endişeli gözlerle bakıyordu. Steve ve Natasha bir şey demeden arkalarını döndüler ve sebzeleri tabağa yerleştirmeye başladılar. "Ben kahvaltı yapmayacağım, size afiyet olsun." diyip hızla odadan çıktım. Gözlerim kızarmıştı, birisi bana bağırdığında her zaman gözlerim dolardı.

Özelliklede sevdiğim birisiyse.

Merdivenlerden çıkarken gözlerimden birkaç yaş süzülmeye başladı. Neden bana böyle davranmıştı? Bir şey mi yapmıştım?

Uzun merdivenlere dayanamayıp iki elimide kullanarak mavi gücün beni kaldırmasına izin verdim.

Kapıyı hızla açıp içeri girdim, arkamdan gücü kullanarak kapıyı sertçe kapattım. Perdeleri çekip camı açtım, temiz havayı içime çekerek sakinleşmeye çalıştım.

Yatağa oturup gözyaşlarımın dinmesini bekledim. Çekmecenin üzerindeki telefonuma uzanıp aldım. Arama rehberinden Tony'i bulduktan sonra arama tuşuna bastım.

Çalan telefonu kulağıma yaklaştırdım.
"Ben Tony. Müsait değilim, mesaj bırakın!" Tony'nin sesi kulağımda yankılanırken bip sesi ile yutkundum. Sesimin titremesine izin vermeden konuştum. "Tony, benim Cassie. Ben, özür dilerim. Bir şey mi yaptım? Yapmadıysamda, özür dilerim yinede." Derin bir nefes alıp devam ettim. "Tony. Seni kaybetmek istemiyorum. Lütfen gel ve konuşalı-" mesajın bittiğini belirten bip sesi ile telefonu kucağıma koydum.

Ellerimle başımı tuttum ve alnımı ovalamaya başladım. Kapı tıklandı, başımı kaldırmadan konuştum. "James, yalnız kalmak istiyorum." bir süre sessizlikten sonra James konuştu. "Ama ben yalnız kalmanı istemiyorum." bir şey söylememe izin vermeden kapıyı açtı ve içeri girdi.

Kapıyı arkasından kapattı, yavaşça yanıma geldi ve oturdu. "Sadece sarhoştu." dedi kısık sesle. "İnsanlar sarhoşken biriktirdikleri duyguları serbest bırakır James." Yutkundum, ağlamak istemiyordum ama gözlerim beni dinlemiyordu.

Cebinden bir şey çıkardı. Başımı kaldırıp elinde duran gümüş Alyansa baktım. "Biz, bunları Steve ile almıştık. Lisedeyken." gülümsedi, başımı kaldırıp ona bakmamı sağladı. Derin bir nefes aldı. "Bu alyansları, hayatımızın kadını olacak kişileri bulana kadar çıkarmayacaktık. O çıkarmadı, bende çıkarmasaydım keşke ama elimde olan bir durum değildi bu." dedi ve güldü. 1937'den bahsediyordu.

WRONG MEMORIES || BUCKY BARNES 🦾Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin