~Birkaç saat sonra.
Neler olmuştu, bilmiyordum. Gözlerimi yavaşça kırpıştırdım, camdan yansıyan gün ışığı yüzümü ısıtıyordu. Gözlerimi de kamaştırıyordu.
Derin bir nefes almak istediğim de hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Gün ışığı yüzünden göremediğim yüzü şimdi görebiliyordum.
Tony, elinde suyla camdan dışarı bakıyordu. Bardağın içinde sallayıp durduğu sudan birkaç damla yere damladığında birkaç lanet geçirdi içinden. Sakin kalmaya çalışıyordu belli ki. Yavaşça arkasını döndüğünde yutkundum.
Gözlerimi ondan kaçırdım, yorgundum ve tartışmak istemiyordum. Başımı sağ tarafıma çevirince ise uyuyan Natasha ve Alie'yi gördüm.
Benim için endişelenmişler miydi?
Tam o esnada gördüğüm rüya geldi aklıma. Gözlerimi sıkıca kapattım ve derin bir nefes almaya çalıştım. Hatırlamak istemiyordum. Sahi, o neredeydi? Yoksa gelmemiş miydi? Harbiden mi? Gelmemiş miydi? Tanrım..
Tony'nin sesi böldü gereksiz düşüncelerimi. "Howard'ın yanına gidiyorum, Hah." alaycıl bir tavırla güldü. Zırh'a söylediğim cümleydi bu, Tony'e iletilmesi gerekilen cümle.
Konuşmaya çalıştığımda çıkan anlamsız sesler ile sustum. "Konuşamazsın." dedi konuşmaya çalışmam üzerine. Elindeki suyu yudumladı ve sertçe yanındaki çekmecenin üstüne koydu.
"Gerçekten denedin mi bunu?" dedi. Sesinde ki çaresizlik ve kırgınlığı iliklerime kadar hissetmiştim. "Sende mi gidicektin Cassie?" Dudaklarımı birbirine bastırdım, gözlerimi ondan kaçırdım. Ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum.
"Alie biraz fenalaştığı için narkoz vermişlerdi. Hala onun etkisinde, uyuyor." dedi. Başımı yavaşça Alie'ye çevirdim. "Ve merak ediyorsan eğer... O gelmedi."
Sesi kulağımda yankılanırken başımı ona çevirdim. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ben ölecektim, ve o gelmemiş miydi?
"İşi varmış." dedi Tony. Gözlerimin yandığını hissediyordum. İşi mi varmış? Ben ölüyordum ve o işim var diyip gelmemiş miydi? Kirpiklerimin ıslanmaya başladığını anladığımda gözlerimi sıkıca kapattım. Tony'nin söylediği şeyler tek tek kalbime batarken yanağımdan akıp giden yaş hastane önlüğünde son buldu
Derin bir nefes aldı, yavaşça yanıma geldi ve yatağa oturdu. "Ağlama." dedi fısıldayarak. Gözlerimden akan yaşlar şiddetlendi. "O, hiçbir şey bilmiyor ama artık biz biliyoruz." dedi. Tabiki de notu okumuşlardı. Dudaklarımı araladım, "Özür dilerim" dedim pürüzlü bir sesle. Hissettiğim acıyla yüzümü ekşittim ve ağlamamı durdurmaya çalıştım. "Dileme Cassie." dedi Tony.
Bana çok sinirliydi ama kızamıyordu.
Başımı yanıma çevirdiğimde gözlerini ovuşturan Natasha ile karşılaştım. Beni görünce yüz ifadesi değişti. Hızla yerinden doğruldu, ve dudaklarını birbirine bastırdı. "Cassie.?" dedi mahcup bir ses tonuyla....
~2 ay sonra
Kapıyı açıp anahtarları çıkarttım. Kapıyı arkamdan kapattım ve anahtarı çekmecenin üzerine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WRONG MEMORIES || BUCKY BARNES 🦾
FanfictionBelirsizliğin içinde kaybolmuş bir askerenin yoluna ışık olan Cassie, imkansız bir aşkın içine düşeceğinden habersizdir.