34. Yara izi

11 4 1
                                    

Eve gelmiştim. Gece Kurtla biraz daha aramı düzelmişti. Bana gücenmeye çalışıyordu. Ve bu çabasının farkındayım görüyorum. Ona yaptıklarım için çok pişmanım. Dün gece çocukluğundan bahsetmişti. Bana hiç böyle açık olmamıştı. Ablasından hiç bahsetmemişti. Ölümünden hissettiklerinden pek bahsetmezdi. Sırtında bir yara izi de ben oluşturmuştum. Sırtına bir yük daha ben eklemiştim. Bebeğimizin ölümünü bile hala kendisini suçluyor. Birbirimize bir çok şey yaptık. Birbirimizle kaç kez sınandık. Ölümden döndük. Ama yine de vazgeçemedik. Dış kapıdan bir ses geldi. Anahtar sesiydi. Büyük ihtimalle Çınar gelmişti. Odadan çıkıp kapının önüne geldim. Çınar elinde poşetlerle eve girdi. "Merhaba!"dedi neşeyle. Neşesini fark edip bende güldüm. Çınar gülmeyi unutmuştu Denizden sonra. Pek gülmez eğlenmez ve neşelenmezdi. "Merhaba?"dedim soru sorar gibi. Elindeki poşetlerle mutfağa girdi. Peşinden bende ilerledim. Poşetin ikisinden mutfak için şeyler çıktı. Ama üç poşet tanemin oyuncaktı. "Bu oyuncaklar ne?"dedim poşeti göstererek. Mutfak için aldıklarını yerleştirmeye başladı. "Hazal yarın bize kalmaya gelecek. Taner ve Burcunun işleri var. Bize bırakacaklar Hazalı"dedi hevesle. Çınar Hazalı çok seviyordu. Çınar zaten çocukları çok seviyordu. "Hepsi onun mu? Ayıp be bu kadar oyuncak alacağına bir bana da bir şey alırdın!"dedim dalga geçerek. "Orda sarı saçlı bir bebek var onu sana aldım"dedi. Yüzüne baktım. Ciddi mi diye. Ama çok ciddi görünüyordu. "Ciddi misin sen?"dedim alayla  gülerek. "Fazlasıyla"diye kısa bir cevap verdi. "Unutmuş olamazsın Güneş"dedi hevesi kırılmış bir şekilde. Hala anlamıyordum. "Neyi?"dedim garip bir bakışla. Yüzümü buruşturdum anlamıyorum neyi unutum?
"Çocukken okula getirdiğin bir bebeğin vardı hani? Onu sonra okulda kaybettim çok ağladın. Bir sürü oyuncak mağazası gezmiştim senin için ama bulamamıştım. Bu gün görünce aklıma geldi. Aldım"dedi tebessüm etti. Hatırladım. Kaza da kucağımda olan bebek. Denizin oyuncağıydı onda hatıra diye yurda götürmüştüm. Ama sonra okulda kaybetmiştim. Ağlamaklı gözlerle Çınara sarıldım. Elini belime doladı. "Ağlıyor musun sen? Gerizekalı!"dedi gülerek. "Yok ağlamıyorum gözüme sağon kaçtı!"dedim kahkaha attı. Çınarı mutlu görmek beni de mutlu ediyor. Uzun süre sonra kahkaha atıyor gülüyor. "Pasaklı odanı temizle bu gün"dedi gülerek. Bıkkınlıkla nefesimi verdim. Bütün gün odamı toplayayım diye ensemde dolanıyordu. "Sen toplasan?"dedim bebek surat yaparak. "Hayır! Kokarca! Sen toplayacaksın!"diye çıkıştı. Bütün şeyleri yerleştirdi. Sonra yanıma  masaya oturdu. "Kurtla nasıl gidiyor?"dedi bakışlarını kaçırdı. Hoşlanmıyordu artık galiba. "İyi gibi. Birbirimize güvenmeyi deniyoruz "dedim. Evet ne Kurt bana güveniyor ne de ben ona. Şu an hiç kimseye güvenemiyorum. Çünkü Çınarın dedikleri hala aklımda. Ya Kurt beni öldürmeye kalktıysa. Çünkü Kurt daha önce bana ihanet edenler yaşamıyor diye uyarmıştı beni. Ani bir sinirle beni öldürmeye kalka bilirdi. Ya da aklımda kuruyorum Kurt yapmaz. Of bilmiyorum güvenmeye çalışıyorum. Yapmaz dimi?
"Ne güzel "dedi sahte bir tebessümle. "Çınar neden böyle yapıyorsun Kurt'un yanında mutluyum biliyorsun "dedim yüzüne bakarak. Bakışları bana döndü. "Nasıl mutluysan  öyle olsun. Hep yanında olucam her zaman"dedi güven vermek ister gibi. Şu aralar güvenim  çok sarsılmışken Çınar bana güven veriyordu. Kapı çaldı. Çınar ayağa kalktı. "Ben bakarım"diyip kapıya yürüdü. Kapı açıldı. Gelen Tekindi. "Naber lan sarı?"dedi dalga geçerek Tekin. Mutfaktan çıktım. Beni fark etti galiba. "Kaçma gidiyorum zaten görev için bir kaç eşyamı alıcam"diye kısa bir açıklama yaptı Tekin. Çınar bana baktı. "İyiyim sen nasılsın?"dedi Çınar Tekine. Tekin odasına yürüdü. Çınarla ortak kullanıyordu odayı. "Kaçan yok"diye çıkışıp gözlerimi devirdim. "Lan oğlum koluna ne oldu?"dedi Çınar tedirgin şekilde. Hiç bir tepki vermeden salonda oturdum. O tarafa bakmıyordum bile. Onlar odadaydı. "Yok oğlum sıyırdı öylesine"dedi Tekin. Yüksek sesle konuşuyorlardı. Salondan duya biliyordum. "Oğlum sarmışlar nesi sıyırdı!"dedi Çınar şiddetle. "Çınar askerim ben olucak o kadar"dedi Tekin alayla. "Asker olunca ölmen gerekmiyor!"dedi Çınar. "Bir siktir ya!"diye alay etti Tekin. "Gidiyor musun hemen?"dedi Çınar. "Hı Hı gitmem gerek bir kaç eşyaya ihtiyacım vardı onu almaya geldim zaten "dedi Tekin. Çınar dış kapıya yürüdü. Tekinde elinde çantasıyla kapıda duruyordu. Elindeki çantayı yere bıraktı. "Hakkını helal et kardeş! Gider gelmem belki"dedi gülerek Tekin. Salondan çıkmadım öylece koltukta oturdum. Kolidordan sesleri salona geliyordu. "Salak salak konuşma! Hakkım helal de ama saçmalama "dedi Çınar. Birbirlerine sarıldılar. "Görüşürüz "dedi Tekin yerden çantayı aldı. "Tahmini ne zaman dönersin?"dedi Çınar. "Lan gel bi yemek yiyelim öyle git"diye ısrar etti Çınar. "Hayda hadi çok ısrar ettin yemek yemem yarım saat seninle oturayım hasret gider gideyim"diye güldü Tekin. Salondan çıkıp odama ilerlemeye kalktım. Ama koridora vardığımda dış kapı çaldı. Çınar çatık kaşlarla baba döndü. "Birini mi bekliyordun?"dedi Çınar. Tekin kapının önünden kenara çekildi. "Hayır kimseyi beklemiyorum"dedim. Bakışlarım hiç Tekine çevriniyorsun. Çınar kapıyı açtı. Kurt iri heybetiyle karşıma dikildi. "Kurt?"dedim şaşkın şekilde. Çınar kenara çekildi. Kurt çatık kaşlarla bir bana bir Tekine baktı. "Seni arıyorum neden açmıyorsun?"dedi Kurt sinirle. "Telefon yanında değil odadaydı şarjda"diye bir açıklama yaptım. Tekin sırıtıyordu. Çınar dikkatle bizi izliyordu. "Açmamanın sebebi var herhalde!"diye bağırdı Kurt. İrkildim. "Bağırma bana!"diye çıkıştım. Kurt içeri girdi kapıyı kapattım. Kurt Tekinin karşısına dikildi. "Kurt?"dedim kolundan çekiştirdim. "Koş sevgilin çağırıyor"dedi Tekin sırıttı. Kurt sinirle nefesini verdi. Kolundan çekiştirdim. "Bana bak lojman bebesi. Git kendi denginle yarış! Biz seninle aynı değiliz!"diye öfkeyle bağırdı Kurt. Kolundan çekiştirdim ama onu yerinde dahi kıpırdatamadım. Tekin yine alayla gülüyordu. "Alın şunu önümden elimden kaza çıkacak! "Diye bağırdı Kurt. "Tekin sen salona geç"dedi Çınar. "Tamam"dedi Tekin uzatmadan salona geçti. "Sen de sesine hakim ol!"diye bağırdı Çınar işaret parmağıyla tehdit eder gibi. "Senin parmağını koparıp bir taraflarına monte ederim Çınar!"dedi Kurt. Adamı kıpırdatamadım bile. Çınar umursamadan içeri geçti. Koridorda yalnız kaldık. Nefesini verip bana döndü. Hala sinirliydi. "Şu herifle aynı evde kaldığından bahsetmedin! Hem yeniden deneyelim diyorsun hem şu siktiğim piçle aynı evdsin!"dedi Kurt "hadi beni odama geçelim burada kavga etme benimle"dedim Odama geçtik. Kapıyı kapattım. Yatağa oturup alnını ovaladı. "Şu herifle aynı evde kalıyorsun! Ve bana söylemedin!"diye bağırdı bir daha Kurt. "Güneş bizim ilişkimizi zaten yeterince yıprandı . Bir de yalanlarınla dağıtıyorsun!"dedi. Yatağın karşısındaki koltuğa oturdum. "Farkındayım ama o olunca ben evde olmuyorum. Bu gün geleceğinden haberim bile yoktu "dedim elini tuttum. Elini çekti. "Sana güvenmeye çalışıyorum sen beni daha da parçalıyorsun!"diye çıkıştı. "Gerçekten haberim yoktu!"diye bağırdım. Bana inanmıyor. Bana artık hiç güvenmiyor. "Bana bir kere de güvenmeyi dene ne olursun ya bir kere lan bir kere!"diye bağırdım. Bakışları en sonunda yerden ayrılıp beni buldu. "Telefonlarımı açmadın deli oldum. Yine benim yüzümden bir şey oldu sandım beni yine kendinle sınarsın diye ödüm koptu!"diye bağırarak bana karşılık verdi. Of diye nefesimi verdim. Bakışları yine beni buldu. Bakışları yine bir an bana bakarken yumuşadı. Sonra yine bakışını kaçırdı. Hissediyorum artık değişiyoruz
"Anlamıyorsun dimi? Eski bizi istiyorum amına koyayım ! Eski bizi!"diye bağırdı. "Ne sen ne ben eskisi gibiyiz "dedim. Evet der gibi kafasını salladı. Kolumu birden kendine çekti üstüne düştüm. Sırtı yatağa gelicek şekilde uzandı. Dudaklarını hissettim. Karşılık verdim. Belki eski biz değiliz ama özledik. Yer değiştirip yatağa uzandım ceketini çıkardı. Dudaklarımız ayırmadan hareket ediyorduk. Beni öperken saçımla oynuyordu benim elim onun ensesindeydi. Hafifçe yüzümü okşayarak öptü. Odanın kapısı tıklatıldı. "Siktir ya!"diye bağırdı Kurt üstümden kalkıp. Odanın kapısı açtı. Gömleğini yarıya kadar ne ara açtı yeni farketiyordum. Çınar şaşkın gözlerle bir yatakta uzanan bana bir de Kurta baktı. "Ne var?!"diye bağırdı Kurt. "Bir kavga etmeye de izin vermiyorsun!"dedi Kurt. "Şey Tekin gitti benimde işim var diyecektim"dedi Çınar. "Oldu iyi günler hayde Çınar!"dedi Kurt kovar gibi. Kıkırdadım. Kapıyı yüzüne kapattı. Koltuğa geçip oturdu. Sigarsını yaktı. "Evlenelim mi biz?"dedi bir anda. Sanki az önce sana güvenmiyorum diyen adam değilmiş gibi "hani güvenmiyordum?"dedim cilveyle. "Güvenmiyorum"dedi tek nefeste. "Ee güvenmediğin biriyle evlenmemelisin"dedim. "Ben evleniyorum var mı?"dedi gülerek. "Ben evlenmiyorum!"dedim. "Sıkıysa evlenme!"diye çıkıştı. Kahkaha attım. "Akşam malikaneye gelsene"dedi arzu doku bir bakışla. "Bakarım Çınarı yalnız bırakmak istemiyorum "dedim. Of diye nefesini verdi. "O da gelsin"dedi istemeyerek. "Olanlar yüzünden seninle bir masaya bile oturmak istemiyor"dedim. "Ben çok istiyorum ama"dedi yapmacık bir üzüntüyle. Ayağa kalktım. Saçımı toplamak için toplamı aradım. Ama bulamadım. Bir sürü çekmeceyi açtım ama toka kutumu bulamadım. "Ne arıyorsun?"dedi merakla.
"Toka kutumu. Saçımı toplayacağım "dedim. Yüzümü ona döndüm. Bileğindeki tokası fark ettim. "O ne?"dedim bileğini işaret ederek. "Toka"dedi normal şekilde. "Toka? Aa ben traktör sandım!"dedim alayla.
"Kimin?"

Umut Işığım. (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin