36.Eski biz

8 4 4
                                    

Kurtla artık tamamen barışmış birbirimizi afettik. Yani en azından bunu birbirimize hissettirdik. Affetmesek bile affetmeye çalışıyoruz. İki ay geçmişti eski biz olmak için çabamız. Bu gün Yağmurun istemesi vardı. Ona davetliydim. Onun için hazırlanmam geriyordu. Ama bu gün tam iki mahkemem vardı. Ve çalışmama gereken bir dava vardı. Çınar da davetliydi ama geleceğini zannetmiyorum. Ama benim gitmem lazım. Mahkeme salonundan çıktım. Bir mahkemem bitmişti. Kalmıştı diğeri. Ve daha eve gidip hazırlanıp malikaneye gitmem lazım. Of çok işim var. Ve restorana da uğramam lazım. Adliyeden çıkıp arabaya bindim. Ve bir süre sonra restorana vardım. Burcu ve Taner buraydı. Ve Hazalda. İçeri girdim. Hayal koşup bacağıma sarıldı. "Güneş rica etsem bu günlük Hazala baksan?"dedi Burcu. Gerçekten bu gün mü? İsteme var,mahkeme var hangisine yetişeyim? Ama en yakın arkadaşım. "Çok işim var ya"dedim. Burcu bıkkınlıkla nefesini verdi. "Acil Urfa'ya gitmemiz lazım. Kayınvalidem fenalaştı "dedi teleşala Burcu. Durumun ciddiyetini anladım. Bu daha önemliydi. "Tamam ama peşimle sürüklenecek ordan oraya"dedim önceden uyararak. "Ay olsun bir şey olmaz. Zaten ona gezmek olsun yeter. Öptüm canım. Şimdiden teşekkürler "diyip yanağıma öpücük bırakıp aceleyle gitti Burcu. "İyi günle baldız!"diiyp peşiyle Taner de gitti. Hazla bana kaldı. "Hadi cimcime gidiyoruz"dedim Hazala elimi uzattım. Tutması için. Hevesle elimi tuttu. "Didelim"dedi tatlı tatlı. Restorandan çıkıp arabaya bindim. Hazalı arkaya oturtup kemerini taktım. Sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım. Bir süre sonra eve vardık. Bütün yol Hazal kendi kendine şarkı söylemişti.  Hazalı çok seviyordum. Çünkü onu görünce kaybettiğim bebeğimi hatırlıyordum. Ve ona bu yüzden bağlanmıştım. Belki onu kaybettiğim bebeğimin yerine koymuştum bu yüzden belki de onu bu kadar çok seviyordum. Zaten çocuklarla aram hep iyi oldu. Ama Hazal nedense bana minik bebeğimi hatırlatıyor. O gülünce ben de gülüyorum. O ağlıyor benim de keyfim kaçıyor. Arka koltukta kendi kendine şarkı söylemeye ve dans etmeye devam ediyordu. Yarım saat yolun ardından eve vardık. Arabadan inip arka kapıyı açtım. "Hazal hadi küçüğüm in"dedim ilgiyle. "Hadi gidelim Günoş "dedi neşeyle. Bana çoğu zaman abla ya da Günoş derdi. Kemerini açtım. Hemen yere atladı. "Yavaş"dedim arkasından. Koşuşu hızlandı. Arkasından bende koştum. Evi artık tanıyordu. Üç yaşında birine göre akıllı bir çocuktu. Bana benzedi herhalde. Koşarak apartmana girdi. Peşiyle arabayı kilitleyip bende koşarak apartmana girdim. On ayetişmeye kalktım ama başaramadım. "Ben kazandım Günoş!"diye bağırdı. Ve zıpladı. Çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Açar açmaz hemen içeri koştu. "Ayy anne olmak için hala gencim"dedim bıkkınlıkla. Çınar salondan çıktı. "Çinoş!"diye bağırdı Hazal. İçeri girip dış kapıyı kapatım. Hazal hemen Çınarın kucağına koştu. Çınar yere eğilip onu kucağına aldı. "Cimcime hani sen bu gün gelmeyecektin?"dedi ilgiyle. Eline çocuk yakışıyordu Çınarın. Ona söylemedim çünkü üzülmesinden korktum. Sürekli Denizi hatırlıyordu çünkü. Ve ne zaman böyle bir konu açılsa ortamdan uzaklaşmak istiyor ve kaçıyordu. Ona bir şey diyemiyorum çünkü Denizi çok seviyordu. İlk defa sevildiğini hissetmişti. Aralarındaki yaş farkını bile umursamadılar hem de. Karşı değildim. Asla da olmazdım. Keşke Deniz yaşasaydı. "Baba beni bıyaktı. Günoşa git dedi işi vaymış"dedi Hazal bazı kelimeleri tam diyemiyordu.
"Güneş benim işim var sakın bana kakalayıp gitme sakın!"dedi Çınar. Alayla güldüm. "Yok kendimle götüreceğim. Hazala aldığın elbiselerden ver giydireyim. İstemeye gidecek benimle beraber"dedim hevesle. "Evet!"dedi hevesle Hazal. Çınar da ona bakıp güldü. Yanağından öptü. "Yerim seni!"dedi Çınar. "Şimdilik sen bak ben hazılanıcam"dedim. "Tamam lan!"diye bağırdı. Hazal onu taklit ederek. Yapmacık bir sinirle. "Lan!"diye bağırdı. Kahkaha attım. Çınar salona geçti. Kucağında Hazal vardı. Ayağını çalışırken sallardı. Garip bir ritimle ayağını aşağı yukarı hafifi hafif titretirdi. Aslına bazen bu kendiliğinden de olurdu. Hazalı pışpışlarken elinde davanın dosyasını kontrol ediyordu. Garip ama güzel bir görüntüydü. Odama geçtim. Dolapta zaten isteme için aldığım bir elbise vardı. Onu çıkardım. Kısa siyah bir elbiseydi. Bel dekoltesi vardı ve fazlaydı. Ama güzel bir elbiseydi. Giyinip. Saçımı hafifi dağınık bir topuz yaptım. Topuz hem şık duruyordu. Hem de özenilmemiş. Bir kaç tutam öne çıkardım. Saçımın bir kaç tutamı yüzüme düşüyordu. Hafif makyaj yaptım ama kırmızı ruj makyajımı tamamladı. Kırmızı ruju sadece özel günlerde sürüyorum hem de siyah giydiğimde.  Tamamen hazırdım. Kurt'un mesajıyla irkildim.

Umut Işığım. (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin