(Sezon finali) 39.Gerçekten mi?

12 3 23
                                    

Kurt'a mesaj geldi. Bilinmeyen numaradan olduğunun ister istemez kaşları çatıldı. Mesajı açtı. Bir fotoğraf vardı. Fotoğrafı açtı.  ve Güneş Yağmurun olduğu restoranın dışardan çekilmiş bir fotoğrafıydı. Nefesi kesildi. Aceleyle ayağa kalktı. Güneş ve Yağmur izleniyordu. Korumaları aradı. "Nerdesiniz?"dedi eceleyle . "Abi restoranın önünde "dedi Faruk. "Tamam ordan sakın ayrılmayın. İçeriye de birini sokmayın sakın!"diye emir verip telefonu kapattı. "Nereye lan?"dedi Atlas. Ayhan kaşlarını çattı. "Kızları izliyorlar. Uzaktan restoranın fotoğrafını attılar"dedi Kurt aceleyle. Kalkıp restorandan çıktılar. Kızların olduğu restorana geldi. Telaşla restorana girdi. Göreceği şeylerden korkuyordu. Güneşi yine kanlar içinde görmekten korkuyordu. Güneşi dans ederken gördüğü an rahat bir nefes aldı. Güneş Kurtu gördü. "Aa beni en çabuk özledin?"dedi Güneş. Kurt tebessüm etti. Belinden tutup kendine çekti  Kurt Güneşin boynuna bir öpücük bıraktı. "Özledim"dedi Kurt büyülenmiş gibi. "Ne çabuk bitti bekarlığa vedanız Atlas?"dedi Yağmur. Alev ve Ayhan yan yana bile gelemedi. Alev ve Ayhanın arası bozuktu. Ayhan ama çok korkmuştu Alev için. "Bitti işte"dedi Atlas. "Hadi herkes evine."dedi Kurt. "Yeter bu kadar eğlence"dedi Kurt. Atlas alayla güldü. "Sarhoş olmuşsun sen"dedi Kurt Güneşe gülerek. "Hı hı"diye mırıldandı Güneş. "Sen de sarhoşsun"diye ekleme yaptı Güneş. "Ben ayakta dura biliyorum"dedi Kurt gülerek. Herkes arabalarına yürüdü. Atlas ve Yağmur birlikte yola çıktı  Alev ve Ayhan da birlikte. Güneş ve Kurt birlikte yola çıktı.

Güneş İlay

Arabaya bindik. Ben sarhoştum ayakta duramayacak kadar. Ama Kurt normaldi sanki hiç içmemiş gibi. Arabanın sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırdı. "Sen öpmek istiyorum Kurt"dedim alay ederek. Sesli şekilde kahkaha attı. Hem yol baktı hem bana kaçamak bakışlar attı. "Eve gidelim öpersin"dedi o da alay eder gibi. Bir anda arabanın sol aynasında arkaya baktı. "Siktir!"dedi bir anda. Ciddileştim. "Ne oluyor?"dedim. "Takib ediliyoruz"dedi sakin bir sesle. "Aaaaa ne yapacağız"dedim yapmacık bir korkuyla. "Sakin ol silahımı ver torpidodan"dedi.
Torpidoyu açıp silahı verdim. Arabaya bir kaç kurşun sıkıldı. "Kafanı eğ!"diye bağırdı Kurt. "Olmaz bana da silah ver!"dedim. "Olmaz seni bir kere elimdeki kana buladım bir kez daha olmaz!"diye çıkıştı. "Bana bak bana bağırma!"dedim. Arabayı hızlandırdı. Biz hızlandıkça arkadaki araba da hızlandı. "Kemerini tak"dedi. "Gerek yok"dedim. Kurt kafasını camdan çıkarıp ateş etti. "Salak mısın? Kafanı niye çıkarıyorsun?"dedim çemkirerek.
Güldü. Sanki şu an bize ateş etmiyorlarmış gibi  
"Ne oldu korktun mu?"dedi alayla. "Üstü aç arabanın üstünü aç!"dedim. "Olmaz Güneş sen ateş etme"dedi. "Ve silahı bana ver"diye ekledi. 
"Bana silah ver!"diye bağırdım. Kucağındaki ikinci silahı hızla aldım. "Kafanı çıkarma"dedi. Alayla güldüm. "Sen taraftan atış bekliyorlar"dedi. "O zaman ben de farklı şekilde ateş ederim"dedim bilmiş bilmiş. "Nasıl?"dedi. Sağ koltuktan hafifçe kalkıp onun kucağına geçtim. "Güneş?"dedi şaşkın şekilde. "Sağ taraftan atış bekliyorlar"dedim. Güldü. Bir eliyle direksiyonu idare ediyordu diğer eli belimde bir yerime çarpmamam için bana destek sağlıyordu. "Arabanın üstüne aç"dedim kendimden emin bir sesle. "Emredersin"dedi gülerek. Araba hızlandıkça arkamızdaki araçta hızlandı. Arabanın üstünü açtı. Kucağındaki bacaklarımdan destek alarak kafamı çıkarıp beş el ateş etttim. Arabayı kullanan ve arkadaş bir kişiyi vurdum. Tekrar kafamı içeri sokttum. Kurtla yüz yüze geldik. "Böyle devam edersek kaza yapacağız güzelim "dedi gülerek. Güldüm. "Hedefi on ikiden vurmakta çok iyisin"dedi gülerek. "Bunun bir kanıtı da sensin"dedim elimi kalbine götürerek. "Evet"diyip dudağıma kıs bari öpücük bırakıp tekrar yola baktı. Yirmi dakika sonra izimizi kaybettirdik. "Bitti"dedi Kurt rahatlamış bir şekilde. Kahkaha attım neden attığı mı bende anlamadım. Alkolün etkisi herhalde. "Çok iyiydim ama değil mi?"dedim gülerek. "Mükemmeldin"dedi derin bir nefes aldı. Dudağını dişledi. Arabayı kenara çekti. "Neden durduk çok uykum var eve gidelim"dedim uykulu bir sesle. Midemdeki hareketlenmeyle arabanın kapısını açıp yere kustum. "Öğk!" Kurt bana baktı. "İyi misin?"dedi endişeyle. Bir kez saha öğürdüm. Midem bu aralar hep böyle ne yesem içsem kusuyorum. Kurt arabadan indi yanıma koştu. "Ne oldu? Bu kadar neden içtinki?"dedi azarlarcasına. "Sana ne oğlum! Can benim Allah Allah"dedim. "Senin canına kurban"dedi gülerek. Kahkaha attım. "Adanalı olduğunu şu an demeden gösterdin"dedim alay ederek. "Eve gidelim uykum var"dedim. "Şu an eve gidip sana sarılıp uyumak istiyorum "dedim Yüzüme yaklaştı. Nefesini hissettim. "Bende"diye fısıldadı. Sürücü koltuğuna geçti tekrar. "Kapıyı kapat"dedi. Kapıyı kapattım. Şu an burada sızıp uyauyabilrim. Evet düşündüğüm gibi de oldu arabada sızıp kaldım. Malikaneye varmıştık gözümü azıcık aça biliyordum. Hayal meyal hatırlıyorum. Kurt beni kucağına kaldırdı. Arabanın kapısını ayağıyla kapattı. "Uyuma numarası yapma kucakta taşınmak için güzelim"dedi söylene söylene kucağında malikanenin bahçesine girdik. "Ya ya ne demezsin"dedim ellerimi boynuna doladım. "Yarın evlenicez"dedim hevesle. "Sonunda"dedi evlenmemizi ima ederek. Ne kadar yeltensinler başaramadığımız o evlilik. Malikaneye girdi. Hala kucağındaydım. Sarhoş olduğum için başım dönüyordu. Hem de uyukluyordum o yüzden kuracağından indirmiyordu. Kollarının arasında yukarı kata çıktık. Ve tanıdık olan kapıyı kucağında ben olsam da zorlansa da kapıyı bir şekilde açtı. Odaya girdik. Yavaşça beni yatağa bıraktı. Örtüyü üstüme çektim. "Çıkar şunları"dedi ayakkabılarımı göstererek. "Iı"diye mırıldandım sadece. Ayağımdaki topuklular canını yakıyordu. Ama çıkarmak hiç içimden gelmiyordu. Ceketini çıkarıp koltuğa attı. "Kir ve pislikten hoşlanmıyorum güzelim"dedi Kurt.
"Ha ben pislik bok içindeyim?"dedim üstüme alınmış şekilde. "Yok hayır. Ayakkabılar"dedi tekrar ayakkabılarımı gösterdi. "Çıkarmıyorum"dedim inatla tekrar kafamı yastığa koydum. "Uyuyacam sus"diye söylendim. Hafif gülüşünü duydum ve hissettim. Yaklaşıp ayakkabılarımı çıkardı ayak bileklerime temas etti sıcak elleri. Topuklularımı çıkarıp yere attı. Topuklu yere düşünce takırtı bir ses geldi. Mayhoş bir şekilde derin bir nefes aldım. "Uyudun mu?"dedi. Gömleğinin düğmeleri açıp çıkardı. Dövmesi bakış açıma girdi. Karnın bir az üstünde kaburgalarının altı kısmında Afitap yazılı bir dövme vardı. Ve anlamını ilk tanıştığımızda söylemişti. Güneş çok güzel parlak yüzlü kadın diye anlamı vardı. "Senin şu dövmen kime ithafen?"dedim başım dönüyordu. Kısık gülüşünü duydum. "Sana ithafen"ye mırıldandı. Yatağa yanıma geldi. Hemen kollarımı ona dolayıp sarıldım. Sarıldığını görünce o da kolunu belime dolayıp beni kendine çekti. "Yalancı ben yoktum o dövme olurken"dedim
Midemde yine bir hareketlenme hissettim ama. Kusmadım "hayatımda yoktun ama ben sana aşık olmuştum çoktan"dedi saçıma bir öpücük bıraktı. "Yalancı pislik"dedim. "Uyuycam"dedim bir daha. "Elbiseni değiştirmeyecek misin?"dedi. "Iııı"diyip kafamı iki yana salladım. Şu an elbise değiştimeye halim yok. "Tamam uyu"dedi. Ama uyuyamıyorum. Mide bulantım arttı. Aceleyle kollarında çıkıp banyoya koştum. Şiddetle öğürdüm. Tüm içtiğim şarabı kustum neredeyse. Şarap bana dokunmaz ve mide bulantısı yapmazdı bu ne şimdi?
"Güneş!"diyip yanım koştu Kurt. Elimi yüzümü yıkadım. "Doktor çağırmamı ister misin?"dedi endişeli bir sesle. "Gerek yok abartma içtim sadece ve onu kusuyorum"dedim normal bir şey miş gibi anlattım. "Güneş şarap içtiğin zaman sen kusmuyorsun. Ve bu gün şarap içtin"dedi nereden bildiğini bilmiyordum ama hiç sorgulamadım da. "Öf abartma uyuyalım hadi"dedim yatağa girdim yeniden. Kurt ta yanıma geldi. Yüzüme düşen saçlarımı geriye attı. Sırtımı ona döndüm. Bir şekilde uyumalıyım. Başım ağrıdan patlıyordu . Arkadan elini belime doladı. Uyuya bildim sonunda.

Umut Işığım. (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin