32.Baştan başlamak

10 4 6
                                    

Ayağa kalktı. Yanıma yaklaştı. Arkadan sarıldı. İnilti çıktı ağzımdan. Ona döndüm. Karşı kaşıyaydık. Dudaklarımız buluştu. Ona karşılık verdim. Belimden tutup kendine çekti. Beni kaldırdı. Mutfak tezgahına beni kaldırdı. Oturdum. Ama dudaklarımız hiç ayrılmamıştı bunlar olurken. Elleri geceliğin altına doğru kaydı. Bir anahtar sesi. "Abi?"dedi biri ses tanıdık geldi. "Siktir ya! Hay abinize! Ne!"diye bağırdı Kurt. Yağmuru gördüm değişmişti. Kahverengi saçları daha parlaktı. Mutlu görünüyordu. Mutfağın kapısı baktım. "Ne Yağmur ne!"siye bağırdı. "Bir kapı tıklatmak bu kadar mı zor?"dedi Kurt sitemle. Kıkırdayarak onu izliyordum. "Abi ne diyorsun ya sen? Sanki odana girdim. Mutfak burası burada da yok yani. Nerden bileyim. Hem hayatında biri yok sanıyordum ben"dedi Yağmur. Beni tanımadı mı?
"Sen hani gelmeyecektin?"dedi Kurt. "Meralin işi çıktı acil dönmem gerekti. Ay evime gelirken hesap mı vereceğim!"dedi Yağmur. Yağmurun bakışları bana döndü. "Güneş!"dedi hiddetle Yağmur. Tezgahta oturuyordum. Geceliğin etekleri kalkmıştı yukarı. Kurt çaktırmadan aşağı çekti. "Evet?"dedim. "Hani siz ölseniz barışmazdınız? Hani siz artık sevmiyordunuz?"dedi Yağmur. "Seviyoruz ulan var mı?"dedi Kurt. Kurtun eli çıplak bacağımdaydı. Eli sımsıcaktı. "Lan sen evelenecektin "dedi Yağmur gözleri irileşti. Kurt elini çekti. Kenara çekilip sandalyeye oturdu. "Bu yanlış"diyip Kurt mutfaktan çıktı. "Bir aydır ayrıldık biz Yağmur"dedim. Yağmur ne yaptığını anladı. Kurt koltukta oturmuş sigara içiyordu. "Kurt?"diye onu çağırdım. Yanına oturdum. "Güneş hayır dinlemeyeceğim. Ben ne yapıyorum? Kendimi tanıyamıyorum. Sen nişanlısın"dedi Kurt sigarasından dumanı içine çekti. "Ben ayrıldım. Bir ay oldu. Sen hapisten çıktın ve ben ayrıldım"dedim. Kurt'un çıkmasının ayrılmama bir anlamı yoktu. Ama Tekinle şiddetli bir kavga edip ayrılmıştık. Bana el kaldırmaya çalışması bile ayrılmamamız için bir sebepti. Bana baktı. "Ne? Ciddi misin?"dedi   "Tabi ki de ciddiyim. "Dedim. "Kurt beni ne zaman affedeceksin? Ne zaman güveneceksin?"dedim titreyen bir sesle. Gözlerimi kapattım. O an aklıma geldi. Bıçak sapladım  kan,ceset.......
"Bilmiyorum Güneş. Sana güvenmek istiyorum ama yapamıyorum "dedi bana bakarak. Gözlerimin içine baktı. "Seni affetmek için bir çok sebep arıyorum. Ama ben ihaneti affetmem. Sen belki ben ölünce beni aldatmadın ama sen bizi aldatdın. "Dedi elini bacağıma koydu. Kucağına yerleştim. "Güneş sırnaşma ciddiyim"dedi sigarasını söndürdü. "Sen beni hemen unutmuşsun"dedim çocuk gibi üzülerek. Sahte bir üzülmeydi. Elini belime doladı. "Akıl unuta bilir her şeyi. Anları siler anıları. İçinde kaybolduğun gözleri. Kalbini titreten bir gülüşü unutabilir mesela. Ama kalp unutmaz savaş kaybolmaz. Sana sımsıkı sarıldığımda he eşey yine tanıdık bana"dedi  "ya sen böyle konuşur muydun ya ? Hapis yaramış sana"dedim alayla. Ellerimi boynuna doladım. Elim bileğine takıldı bir toka vardı. "Bu ne ?"dedim. "Kimin bu!"dedim kaşlarım çatıldı. "Toka işte"dedi normal bir şeymiş gibi. "Kimin!"dedim üstüne basa basa. "Senin...."dedi tek nefeste. "Neden burada?"dedim. "Hapise girmeden önce bileğime takmıştım. Odiste unutmuştum. Sana verecektim iyi ki de vermedim yanımda hissetmeme sebep oldu"dedi dudağına kıs abime öpücük bıraktım. "Ayrıl odalarda uyuyacağız"dedim bir anda. Gözleri irileşti. "Ne? Neden ?"dedi. "Nasıl neden? Yeniden her şeyi yapacağız"dedi. Net bir şekilde. "Tamam sen nasıl istersen "dedi. Kucağımdan kalktım. "İyi geceler"dedim cilveyle merdivene ilerledim. İç çekti. "Yapma be kızım"dedi gülerek. Odaya çıktım onun odasında uyudum. Her şeyim buradaydı. Hiç bir şeyime kimsenin dokunmasına izin vermemişti. Yatağa uzandım. Hala saten kullanıyordu yatak örüntüsünü. Saten seviyordu. Odaya girdi. "Ben nerede uyuyacağım?"dedi. "Bana ne!"dedim. "Ne demek bana ne! Benim yatağım"dedi gülerek. Yere bir yastık attım. "İyi geceler "dedim. "Yerde mi uyuyacağım!"dedi şaşıran bakışları üstümde gezindi. "Evet"dedim. " aşağıda misafir odaları da var!"dedim. "Tamam lan!"diyip odadan çıktı. Uyumuşum.

***

Kurt'un odasındaydım hala. Yeni uyanmıştım. Telefonumu elime aldım. Çınar aramıştı. "Yirmi sekiz cevapsız arama nedir ya!"dedim kendi kendime. Çınar yirmi sekiz defa aramıştı. Tekrar aradım Çınarı. Açar açmaz telefonu "Nerdesin sen?"dedi. "Sana da merhaba Çınar"dedim. "Merhaba nerdesin?"dedi bir daha. "Ne yapacaksın neredeyim?"dedim. "Kızım öldüm meraktan gece geldim. Odanda yoktun korktum lan"dedi sinirle. "Tamam Kurt'un yanındayım"dedim dürüstçe. Ona yalan söylemezdim. Ama şu an bir adam öldürdüm o yüzden buradayım diyemem. "Ne!"dedi bağırarak. "Güneş saçmalama. Siz hani ölseniz bir araya gelmezdiniz. Hani sen ölsen Kurta gitmezdin. ?"dedi.
"Ay herkeste bunu söylüyor. Olmuyor işte biz ayrılmıyoruz. Sürekli kader bizi birleştiriyor. "Dedim kıkırdadım. "Güneş tamam ya gelince her şeyi anlatacaksın. Şu an mahkemeye girmem lazım  sonra konuşuruz "dedi geçiştirerek. "Tamam Trip mi atıyorsun bana?"dedim. Tekini çok seviyordu. Belki de Kurt'un yerine onunla birlikte olmamı istiyordu. "Ne tribi ya? Neyse gittim ben"diyip telefonu kapatı. Ne tribi ya dediyse bir şeye bozuldu. Yataktan ayağa kalktım. Dolabı açtım. Sabahlığı alıp giyindim. Her şeyim yerli yerindeydi. Bu çok hoşuma gitmişti. Odanın kapısı çaldı. Kapıyı açtım. Korumalardan Faruk Kurt'un en güvendiği çalışıydı gelen. Beni görünce kafasını aşağı eğdi. "Yenge abi seni aşağıda bekliyor "dedi bana bakmıyordu. Kendi ayaklarına bakıyordu. Kurt'un emri herhalde diye düşündüm. "Tamam geliyorum "dedim. Faruk başıyla onaylayıp merdivenden indi. Odaya girip kapıyı kapattım. Aslında duş almam lazım. Duşa girdim. Duşumu aldıktan sonra. Bir havluya büründüm. Kremlerim bile hala banyodaydı. Bir anda odanın kapısı açıldı. Kurt'u gördüm. "Sana kapı çalmayı öğretmediler mi?"dedim. Ta banyodayken gelseydi kapı çalsa iyi olurdu. "Saatimi arıyorum "dedi etrafa bakıyordu. Bir kaç dolabı açıp baktı. Banyoya gelecekti ki beni gördü bir ıslık çaldı. "Kurt çık dışarı hani yeniden başlayacaktık ?"dedim. "Başlayacaz da sen ıslak daha mı güzelsin?"dedi alayla baştan aşağı beni süzdü. "Kurt çık"dedim. "Böyle yaparsak olmaz"dedim. Eğer baştan başlayacaksak düzgün olmalı. "Tamam"dedi saatini bulmuştu. Odadan çıktı. Kapıcıda kapattı. Odaya geçip giyindim. Üstüme bir kazak ve bolpaça bir pantolon giydim. Saçımı kurulamadım hafif nemli kaldı. Odadan çıkıp aşağı indim. Kurt telefonla Yağmurla konuşuyordu. "Güneş"diyip arkasını döndü. Benim geldiğimi nasıl anladı. "Nasıl anladın benim geldiğimi"dedim şaşkın şekilde. Yağmur sofradaydı alayla güldü. "Aratan 20 yıl geçese de seni kokundan anlarım. Hafif çiçek kokusu"dedi sofraya geçti. Ben de onlara yaklaşıp sofraya oturdum. "Annen yok mu?"dedim. En son Berrin hanım buradaydı. "Senin hiç bir şeyden haberin yok tabi. Annem Londra'ya geri döndü. Oradaki işleri hallediyor."dedi Yağmur. "Evet"dedi Kurt onu destekledi. "Siz nasıl yine bir araya geldiniz? İkinizde başkalarıyla denediniz ama yine buradasanız"dedi Yağmur alayla. Kurt hiç bir şey söylemedi. "Hele sen ya evleniyordun neredeyse "dedi Yağmur. Hafif güldüm. Sahte bir gülümsemeydi. "Benim işlerim var sonra görüşürüz "diyip sofradan kalktı Kurt. "Nereye?"dedim hemen.
"İşim var!"dedi tek nefeste. Koltuğun üzerine koyduğu ceketini aldı. "Abi ben akşam Atlası çağırdım. Bir az oturucaz"dedi Yağmur. Haber verdi. "Tamam ben bu gece gelmem büyük ihtimal "dedi Kurt. Ben burada yokmuşum gibi davranıyordu. "Bende buradayım"dedim bozularak. "Biliyorum"dedi tek nefeste. "Ee yeniden başlayacaktık?"dedim.
"Ne bu şimdi?"dedim Kurtu işaret ederek. "Neymiş?"dedi. Yağmur ayağa kalkıp çantasını aldı. "Ben çıkıyorum. Size kolay gelsin "dedi Yağmur aradan kaçarak. "Görüşürüz "dedim Yağmura  çıktı. Yalnız kaldık. "Güneş bilmem anlaya biliyor musun? Ben eskisi gibi değilim. Ne eski sabrım var ne de sana güvenim. Yeniden başlamaya çalışıyorum. Ama sana güvenmem için bana zaman tanı. İhanet affetmeyeceğim bir şey. Ama senin için çabaladım ve çabalıyorum da"dedi Kurt. Evet doğruydu haklıydı. Ben de olsam güvenmezdim. Bir amaç uğruna ona yaklaşmıştım. "Tamam. O zaman baştan başlamak için hep beraber akşam dışarı çıkalım"dedim hevesle. "Tamam çıkarız "dedi. "Neden bu kadar hevessizsin?"dedim. "Hem artık bana Güneş diyorsun "dedim kırgın şekilde. Bana hiç ismimle seslenmemişti. Hep umut ışığım ve güzelim derdi. Ama artık adımla sesleniyordu. Bu beni kırıyor mu? Evet. Onun güveniniz kırdım farkındayım. "Güneş ismin ne diyeyim?"dedi ceketini giyinip üstünü düzeltti. "Tamam"diyip dış kapıya yöneldim. "Güneş? Nereye?"dedi. "İşim var "diyip çıktım.

Umut Işığım. (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin