38.Neden anne!

8 4 8
                                    


İlahi bakış açısı.

Güneş gitmişti. Berrin hanım düğün için dönecekti. Evin salonu hala dağınık bir haldeydi. Kurt hiç çalışanları çağırmak için bile düşünmedi. O yüzden salon öylece kaldı. Güneş kendi evinde gitmişti çünkü dört gün sonra düğün vardı ve bir kaç eşya alması gerek evden. Berrin hanım malikaneye girdi. Salonun halini görünce şaşırdı. Bir saatin ardından Kurt eve geldi. Bu gün annesinin geleceğini biliyordu ama işleri vardı. Cihan kaçmıştı. Beş yıl Cihanı yanında tutmuştu. Güneşe yaptıkları için onu her gün öldürmüştü. Ama Cihan sonunda kaçmıştı elinden. Ve şu an intikam için an kolluyordu. Kurt fazla tedirgindi bu yüzden sürekli tetikteydi. Dört gün sonra düğün vardı ve bütün ailesi ve aile dostları orada olacaktı. Bütün sevdiklerimi kaybede bilir. O yüzden düğün salonu özel korumalarla sarılacaktı. Kuş bile uçmayacaktı. Kurt malikaneye girdi. "Kurt?"diye çağırdı Berrin. Bıkkınlıkla nefesini verdi Kurt. "Efendim "diye bildi sadece. "Bana evin neden bu hale geldiğini söylemeyecek misin?"dedi. "Anne çok işim var"diyip merdivenlere ilerledi. "O kız neden yine ailemizde?"dedi Berrin Güneşi kast ederek. "Kim?"dedi Kurt sinirlenmeye başladı. "Güneş işte. Yine evimizin içinde. Neler yaşadın be!"dedi
"Sen beni umursar mıydın anne ?"dedi Kurt alayla. "Sen annemsin. Sen yoktun o vardı be anne. Ben vuruldum başucumda ağladı. Anne sen itibar peşindeydin. Anne sen hep bencil miydin?"dedi Kurt. Gözlerinde annesine karşı olan öfkesi vardı. O kadar öfkeliydi ki annesi ve babasına karşı. "Hem çalışanlar nerede? O kız gece burada kaldı dimi?"dedi Berrin. Kurt'un dediklerini umursamadı bile. "Anne kabullen. Güneşsiz olmuyor. Hayatımın tam merkezinde o. Anne ben ilk defa yaşadığım hissediyorum. Onun yanında. Hayatta olduğumu hissediyorum"dedi Kurt dürüstçe. Berrin yüzünü buruşturup gözlerini devirdi. "Sana zarar veriyor"dedi Berrin. "Anne sen beni hiç umursamadın ki "dedi Kurt. "Aynı baban gibisin nankör!"diye bağırdı Berrin. Kurt için bu son damalıydı. Bardağı taşıran son damla. "Beni o şerefsize benzetmekten vazgeç!"diye bağırdı Kurt. Berrin acımasızca güldü. "Vazgeç artık oğlum. Sen Pars Karayelin oğlusun ve tıpkı onun aynısısın."dedi Berrin. Kurt başını inkar eder gibi salladı. Babasına benzetilmekte nefret ediyordu. "Sen baban gibisin Kurt. Aynısın her hareketin her bakışın aynı."diye ekleme yaptı Berrin hanım. Acımasızca oğluna baktı. Kurt aklını yitirmiş gibiydi. "Ben o piçe benzemedim! Benzemem!"diye haykırdı Kurt. "Kabullen. Sen de onun gibi kendi çocuğunun ölümüne sebep oldum"dedi Berrin. "Ben çocuğumu öldürmedim! O piç ablamı öldürüdü! Lan kanlar içindeydi lan!"diye avazı çıktığı kadar bağırdı Kurt. "Kurt sen belki kendin öldürmedin ama sebep oldum oğlum. Öz çocuğunun katilisin"dedi Berrin yüzündeki gözlerinde ki acımasızlık daha da arttı. "Ablan ölümü haketmişti!"dedi. "Hiç kimse ölümü hak etmez! Aşık olmuştu. Aşk öldürmez anne aşk yaşatır. Siz onu aşk uğruna öldürdünüz "dedi Kurt. Berrin alayla güldü. Kurt gömleğinin kolunu sıyırıp kesik izini gösterdi. "Bak anne izi burda hala bak! Gözünün önünde oldu anne! Durdurmadın. Yapma demedin. Çocuk demedin anne. Babam beni kesti sen izledin!"dedi Kurt. Berrin ize baktı. "Anne ben sana ne yaptım ki ? Neden benden bu kadar nefret ediyorsun?"dedi Kurt bir çocuk gibi. Kurt hiç bir zaman çocuk olmamış on beşinde bile bir adama dönüşmek zorunda kalmıştı. Ablasını kaybetmiş,küçük kız kardeşini babasından kurtaramamıştı. O yüzden Kurt hiç bir zaman çocuk olmadı. "Doğdun"dedi Berrin tek nefeste. Berrin'in oğluna nefret etmesi için doğması yeterdi. Doğduğu için Kurttan nefret ettiğini acımasızca söyledi. "Doğduğum için benden nefret mi ediyorsun?"dedi Kurt inanmayarak. Berrin hiç bir cevap vermedi. Kurt kapıyı çarpıp çıktı. Evden uzaklaşmak istiyordu. Hemen arabasına binip evden uzaklaştı. Öfkesi içine sığmıyordu. Sanki kaçmak istiyordu. Nefes almıyor gibiydi. Bu denli canı acıdığında tek bir kişiye giderdi. Ablası Neslihan. Bir süre sonra mezarlığa vardı. Babasının da mezarı buradaydı. Ama o ablasına gelmişti. Kurt hep ablasına gelirdi. Çocukkende böyleydi. Babası Kurta vurur,bağırır,çağırırdı Kurt hep ablasına sığınırdı. Neslihan hep onu beklerdi. Kurt bu yüzden yine ablasına gelmişti. Mezara yaklaştı. Uzun süredir buraya gelemeye cesaret edememişti. En son bebeğini kaybettiği zaman babasının mezarına gelmişti. Ama ablasına gelmemişti. Kurt mezara baktı. Buraya gelince canı acıyordu. Ablasını kurtaramamış olması onun canını yakıyordu. Mezarın kenarına geçip oturdu. "Abla?"diye seslendi. Sanki onu duyacakmış gibi seslendi. "Ben geldim ablam"dedi. "Sana gelmek istedim abla hep istedim. Ama yüzüm yok gelmeye"diye ekledi Kurt. Bakışlarını mezardan çekti etrafa baktı. Sanki ablası onu izliyormuş gibi hissediyor ve konuşuyordu. "Abla miniğimiz evleniyor. Yağmur evleniyor. Çok mutlu. Onu kurtaramadım ama geri döndürdüm. Ama seni kurtaramadım affet beni olur mu? Yalvarırım ablam affet beni"diye yalvardı Kurt. Gözyaşlarını durduramadı. "Abla kan elimden temizlenmiyor. Nerdesin ablam? Elim kan sığınacağım kimsem yok "dedi ağladı Kurt. "Affet beni yaşadığım için özür dilerim. Senin yerine ben o kara toprakta olmalıydım "diye suçladı kendini. Mezarın toprağına bastırdı elini. Ablasının böyle onu hissettiğini düşünüyordu. "Yaşadığım için üzgünüm. Ölmeliydim"dedi. "Abla ben her sevdiğime acı verdim   Seninle biri var tanıştırmak istediğim. Bir gün onunla buraya gelicem. Cesaret edemiyorum. Beni böyle güçsüz,yıkılmış görsün istemem. Abla adı Güneş yaşadığımı hissediyorum ben abla ilk defa yaşadığımı hissediyorum onunla oldu bu yalnız abla. Kimler girdi hayatıma ama Güneş geldi. Ben hayatta olduğumu hissetim"dedi hafif tebessüm etti. Kızaran gözleri  diğer mezara Pars Karayelin mezarına takıldı. Tebessümü hemen soldu. "Ablam Cihan elimden kaçtı. Beş yıl ona işkence ettim. Ölüdecekken kaçırdım elimden. Dört gün sonra düğün var tüm tedbirleri aldım. Ama korkuyorum ben abla ilk defa korkuyorum. Ben Güneşe çok şey yaşattım. Bebeğimizi kaybettik benim yüzümden"diye mırıldandı. Bebek için kendini suçluyordu. "Ben baba olacaktım ablam. Sana hiç söylemedim. Ama benden baba olmaz be abla. Ben iğrenç bir herifim ne bu kanlı ellerimle bir bebeği tuta bilir ne de bu iğrenç bakışlarımla bir bebeğe baka bilirim. Abla ben babama benziyorum galiba"dedi yenilmiş gibi. Gözünden akan bir yaşı elinin tersiyle sildi. "Annem bu gün senden nefret etmem için doğman yeterli dedi abla. Doğduğum için bile benden nefret ediyor "dedi. Mezara baktı bir daha. "Abla ama Güneşim çok güzel anne olur. Ben baba olamam. Ama ona çok yakışır. O ellerine minicik bir bebek çok yakışır. Hamile olduğunu öğrendiğim gün o vuruldu. Ölüyordu ama eli karnında bebeğimizi kurtar dedi bana. Babası olarak bile koruyamadım bebeğimi. İşte bu da kanıtı çocuğumun katiliyim aynı babam gibi. Annem haklı"dedi elleriyle çakallarını ovaladı. Parmağındaki yüzükle oynadı. Telefonu çaldı. Güneşin aradığını görüp toparlanmaya çalıştı. Telefonu açtı. "Emret nefesim"dedi. Güneşin telefondan kıkırtısını duydu. "Nerdesin müstakbel kocam?"dedi Güneş cilveyle. "Kocan senin yoluna ölsün"dedi tebessümle. "Nerdesin?"dedi Güneş bir daha. "İşlerim var biraz halledip Atlasın yanına gideceğim "dedi Kurt düz bir sesle. Güneş r kaç saniye sustu. "Atlasla mı? Nereye? Ve neden. Kimle? Ne için?"diye peş peşe sorular sordu. Kurt alayla güldü. "Bir kaç saniye içinde bu kadar soru mı sorulur güzelim?"dedi alayla Kurt. "Sorulur kocaya sorulur"dedi Güneş gülerek. "Bir kaç toplantımız var. Sonra da Atlasın bekarlığa vedası işte"dedi Kurt çapkın bir ses tonuyla. "Kurt seni kurşuna dizerim!"dedi Güneş şiddetle. Sesli bir şekilde kahkaha artı Kurt. "Ne yaparsın güzelim?"dedi tekrar duymak istiyordu. "Bana bak Yağmurun da bekarlığa vedası var unutma!"dedi Güneş karşılık vererek. "Psikolog randevusunu da unutmadım. Yani kurtulmadın kocam. Yarın gideceğiz"dedi Güneş. Kurt sert bir şekilde nefesini verdi. "Tamam güzelim nasıl istersen gideriz"dedi Kurt. O da iyileşmek istiyordu. "Neyse ben gidip bekarlığa vedaya hazırlanayaım"dedi Güneş cilveyle. "Güneşim?"dedi Kurt tiz bir sesle. "Emret kocam"dedi Güneş cilveyle. "Bir daha kocam dersen anında yanında olurum bil"dedi Kurt gülerek. Güneş kıkırdadı. "Tamam tamam"dedi Güneş pes etmiş gibi. "Bekarlığa veda da...... sana güveniyorum "dedi Güneş söylemek istediği şeyden vazgeçmişti. Kurt alayla güldü. "Seni seviyorum. Ve bekarlığa vedadan sonra hemen evleniyoruz"dedi Kurt. "Olur kocacım evlenelim"dedi Güneş çocuk gibi hevesle. "Tamam karım yarın için nikah memuruyla konuşacağım."dedi Kurt. "Tamam. Görüşürüz akşam kocam. Herhalde malikaneye gelirim bekarlığa vedadan sonra"dedi Güneş. "Tamam güzelim"dedi telefonu kapattı. Ayağa kalktı. Babasının mezarına baktı. "Baba iki cihan bir araya gelse bile seni affetmem"dedi net ve hissiz bir sesle. Çok kısa mezara bakıp tekrar bakışlarını ablasının mezarına yöneldi. "Ablam yine geleceğim ama bu sefer sevdiğim kadınla yanına geleceğim"dedi ve arabaya doğru ilerlemeye başladı. Bir süre sonra arabaya binip şirkete vardı. Cihan kaçtığı için Yağmur be Güneş olan mekana bir sürü adam toplamıştı. Atlasın adamlarının bir kısmı ve Kurt'un adamlarının bir kısmı. Sadece Karayel ve Özdemir gelinini korumak için görevlendirilmişti. Kurt şirkete vardı ve hemen ofisine çekildi.

Güneş İlay

Umut Işığım. (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin