9

4K 310 67
                                    

Keyifli okumalar.

İki elimi üst üste koymuş arka koltukta boynumdan soğuk terler akarken önde oturmuş iki adam birbiriyle sohbet ediyordu beni umursamadan. Annemin bağırış çağırışlarına rağmen onu umursamadan beni aldıkları gibi arabaya sokmuşlardı.

Ses çıkarmamam için sertçe tehdit ettiklerinde onları onaylayıp uslu uslu hiç konuşmamıştım.

Şimdi ise korku yüzünden mi bilmiyorum ama fena halde tuvaletim vardı ve Ordu'ya daha çok kaldığınım az çok farkındaydım. Gerçi oraya varsak bile beni ilk tuvalete götüreceklerini de pek sanmadığım için dakikalardır dilimin ucuna gönderdiğim ama çekindiğim için diyemediğim kelimeleri dökmeye başladım kısık çıkan sesimle.

"Şey, benim çok tuvaletim var da..."

Arabayı sürmeyen ve diğerine göre biraz daha sakin ve ılımlı olan adam kafasını çevirdiğinde bakışları bana döndü. Gergince oturmuşken, bana bakan ismini henüz bilmediğim ülkücü bıyıklı adam "Ne diyorsun abi?" dedi arabayı süren sinirli olana.

Üç - dört saattir yoldayık ve yaklaşık bir saat önce küçük bir hata yüzünden kaza edeceğimiz için sinirli olan, bıyıklı olanı azarlaya azarlaya şoför koltuğuna oturmuştu. "Tutsun çişini velet. Onun yüzünden çocuğumun doğum gününe geç kalacağım zaten."

Elimle oynarken "Tutamam ki abi, valla çok geliyor."dedim gözlerimi açıp, hızlı hızı söyleyerek inanmalarını beklerken. "Abi çocuk şimdi araca yapmasın, valla bende açım bir şeyler yeriz. Tansiyonum düşecek şimdi yemezsem." Bana destek çıkan abiyle gülümseyip sinirli olana baktım.

O da direksiyonu sıkıca tutup ağzında bir şeyler gevelerken ötede duran restoran tipi yere çekip, arabayı düzgün park ettikten sonra çıktı araçtan. Çıkmadan önce "Çocuğu gözünden sakın ayırma Ahmet." demeyi ihmal etmedi. İsminin Ahmet olduğunu öğrendiğim adam kafasını sallayıp onayladıktan sonra omuzumdan sıkıca tutup öne ittirerek yürütmeye başladı.

Onlara ayak uydurarak yürürken, çişimi derin nefesler alarak durmasını sağlamaya çalışıyordum. Restoran tipi yere varıp, giriş yaptığımızda bir çalışan "Hosgeldiniz efendim." dedi bizimle göz göze gelirken. Sinirli olan çalışana yanıt verdikten sonra diğerine bakarak "Ne yiyeceksin?" diye sordu.

"Fark etmez, sen ne alırsan onu yerim. Damak zevkin herkesinkini geçiyor." Dedi kararı sinirli olana devrederek.

Sinirli olan çalışanla konuşmaya başladıktan sonra sipariş vermeye gittiğinde Ahmet adındaki ülkücü bıyıklı "Tuvalete gidelim, uslu uslu tuvaletini yap ve çık. Anladın?"

"Anladım abi."

"Abine sokayım velet." Deyip ani sinirle enseme bir tane geçirince yüzümü buruşturup elimi enseme koyup ovdum. Ters ters ona baktığımda yüzünü yürü der gibi öne işaret edip elini sırtıma koyup ittirdi. Çişimi daha fazla tutamayacağın anladığımda daha hızlı yürümeye başlayıp tuvalet kısmına ulaştığında gördüğüm ilk kabine kafa atarak daldım.

Giydiğim geniş mavi kot pantolonun düğmesini açtığım gibi daha fazla tutamadan tuvaletimi yapmaya başladım oh çekerken. Rahatlamıştım sonunda. Alnımdan akan teri elimin tersiyle silip çıktım tuvaletten. Ters ifadeyle benim çıkmamı bekleyen Ahmet'e bakarak lavaboya yürüdüm. Elime biraz sıvı sabun döktükten sonra çok ovalamadan hemen yıkayıp peçete alarak duruladım.

Ahmet'e döndüğümde "Yürü" dedi başını yön vermek için kullanarak tuvaletin çıkışını göstererek. Galiba başı ikinci diliydi. Dediğine uyarak yürümeye başladım. Hemen ardımdan onun da adım sesleri gelmeye başladı. Restoranın içine göz gezdiriğimde bacağını sallayarak çatık kaşlarıyla masada oturmuş olan sinirliyi gördüm. Bu adam hep mi gergindi acaba?

Fındık TarlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin