Keyifli okumalar.
"Nasıl gidemezsin!" Beni alıkoyuyordu bir de. Dümdüz suratıyla bakmaya devam ettiğinde "Şimdi gidiyorum!" Dedim yorganı bacaklarıma sarıp ayaklanırken. İki ayağımın üstünde vurulmuş olan bacağım yüzünden sabit duramıyorken yavaş yavaş etrafta göz gezdirdim. Panatolonum yoktu. Ben de dolaba doğru yöneldim bu sefer.
"Bana bir pantolon borcun vardı zaten." deyip açtım dolabı. O hâla ne yaptığıma boş gözlerle bakarken açtığım dolapta siyah bir eşofman bulmamla hızla elime alıp yatağa doğru ilerledim. Bu bacakla siksen ayakta giyemezdim. Oturduğum yatakta yorganı belimin etrafına sarmışken düşünmeden direkt bacaklarıma geçirdim eşofmanı.
İki bacağımdan geçen eşofman bol ve uzun gelirken iki ipin ucunu tutup bağladım. İyiki ipleri vardı. Gördüğüm bu kaliteli kumaş ayrı bir rahattı üstelik.
Eğilip bacaklarımın paçalarını da düzgünce katlayıp biraz dinlendim. Yorulmuştum. Nefes alış verişlerim düzeldiğinde gözlerim ayakta durmuş beni izleyen adama baktım. Dilini yuttuğunu düşünüp "Neden gidemiyormuşum?" dedim. Merak ediyordum gerçekten.
Kafasını iki yana salladı. "Annen baban nasıl bir sabırla yetiştirdi seni?"
Kaşlarımı çattım. "Sana ne be? Asıl senin annen ve baban nasıl bir niyetle yetiştirdi seni? Ben olsam çocuğumun bir silah kaçakçısı, adam yaralama uzmanı, alıkoyma ve.. zorla alıkoyma zanlısı olmasını istemezdim."
"İnsanı tek günde yaşlandırırsın sen."
"Sen yaşlanmasını beklemeden silahla direkt vuruyorsun zaten!" Birbirimize ölümcül bakışlar atıyorduk şimdi.
"Bak çocuk, gecenin dördünde seni bu bacakla sokağa atmamı istiyorsan çık git evden. İnsan gibi hatamın telafisi olarak seni evimden atmıyorsam haddini bileceksin."
"Ya madem öyle, neden taksti taksit söylüyorsun şunu. Yemin ederim alıkoyup işkence edeceksin sonra da ağzımı açmamam için tehdit edeceksin sandım aklım gitti." Dedim rahat bir soluk vererek. Gerçekten öyle düşünmüştüm. Aklımdan daha kötü senaryolar bile gelip geçmişti.
"Neyse, ben açım. Hatanı telafi et de yemek getir bana."
"La havle.. Çocuk sikerim seni. Kafanı dağıtırım. Bir daha bu tavırla konuşsan toza çeviririm seni."
"Anca laf-"
"Lan sus!" diye gürledi üstüme adım atarak. Anında korkudan götümden terler aktı. Dilim içime kaçarken "Tamam tamam, konuşmam abi bir daha, söz." diye konuştum hızlı hızlı.
Sinirli hali ayrı bir korkunçtu bu adamın. Odadan büyük sinirle çıkıp gittiğinde kapıyı da eş zamanlı sertçe kapattı üstüme.
Hızlı atan kalbimle "Deli." diye mırıldandım.
Kafamı tekrar yumuşak yastığa koyup, kan kaybından dolayı mı yoksa topladığım fındıklardan mı bilmiyordum bir yorgunluk vardı üstümde.
Gözlerimi kapatıp yorgunluğumun uykuyla geçmesini umarak uyku modumu açtım ve uyumaya başladım.
"Şşt, uyansana lan!" Dürtülmemle gözlerimi açtım. Bu ses kimindi amınakoyayım?.. bulanıklaşan görüntünün düzelmesiyle ismi bile taşaklı olan bu adamı gördüm.
"Ne var ya? Bir rahat yok." Dedim huysuzca. Uykumun bölünmesini hiç sevmiyordum."Zıkkımlan diye uyandırdım. Yemeğini ye, öyle zıbar velet."
Karnımdaki boşluk şimdi mideme yapışacağı için itiraz etmeden kafamı salladım. Yatakta oturur pozisyona gelip sırtımı yatağın başlığına dayadım. Uykumu tam alamamış olmanın verdiği yorgunlukla esnerken elime tutuşturduğu tepsiye baktım. İçinde bir kase çorba, makarna ve ayran vardı.
Evet, sevdiğim yemeklerdi.
Elime aldığım kaşığı dümdüz uzanan dizlerime koyup Elime önce kaşığı alıp çorbaya saldırarak yemeye başladım. Çorba pek doyurmadığı için çatalı alıp makarnalara batırdım ve ağzıma doldurdum.
Aklıma gelen şeyle dolu yanaklarımdaki makarnaları çiğnemeyi bırakıp "Zehir koymadım değil mi?" diye sordum çatmaya çalıştığım kaşlarla.
Kaşları kalktı. "Hadi ya, yeni mi sorarsın geldi?"
"Yeni geldi aklıma?"
"Çocuk ye yemeğini, daha fazla asbaımla oynama."
"Öfff." Kaşığımı alıp çorbayı içmeye devam ettim. Güzel yapılmıştı. "Bunu kim yaptı?" Diye sordum.
"Ben yaptım."
"Oha, demek düzgün cevaplar verebiliyorsun." Yatağın karşısındaki tekli koltukta oturmuş kalkmaya meyillenirken "Çook güzel olmuş, eline emeğine sağlık abi. Aşırı beğendim valla." dedim onu överek kendimi sıyırmaya çalışarak.
"Ben yaptım çünkü." Götüm.
Gülümsedim ve yemeye devam ettim onun bakışları altında. Biten yemekten sonra elime ayranımı alıp diktim tek seferde. "Ohh. Elhamdülillah." Babamın taklidini yaptım. Ters ters baksa da eski siniri olmadığı için tepsiyi elimden alıp çıktı odadan. Tabii çıkmadan önce "Yat zıbar, şimdi." demeyi de ihmal etmedi.
Galiba şikayetçi olmayacaktım. Hatasını anlamış, yardımcı olmuştu adam gibi. Zaten üşenirim şikayet etmeye.
Aklımda dolanan annemle arada huzurum kaçıyordu tabii. Evden tuvalete çıkacağım diye ayrılmıştım şimdi kaç saattir ortada yoktum. Kim bilir ne düşünüyorlardı. Neyse yarın eve gideceğim için biraz korkmaları umrumda değildi. Yarın göreceklerdi beni zaten.
Kafamı indirip uyuklamaya başladım. Ama ağrı kesicinin etkisi azaldığı için canım acıyordu artık. Ofladım. Acaba o adamı çağırsam ağrı kesici verir miydi?
Bu ağrıyla uyuyabileceğimi düşünmediğim için kararımdan dönmeyerek "Parsss!" Dedim bağırarak. Bilerek bağırmıştım ki bir şey oldu sanıp, hemen gelsin.
Öyle de oldu. Hızla kapı açılırken "Ne oldu?" dedi. Sesinde merak vardı ama yüzü siklemiyorum havasındaydı.
"Bacağım ağrıyor." dedim kendimi acındırmaya çalışarak.
"Ne yapabilirim?" dedi öküz. Sinirle "Bir ağrı kesici yok mu? Bu acıyla mı uyumamı bekliyorsun?" dedim.
"Sanarsın bacağından değil kafasından vurulmuş." Diye söylene söylene yanda duran komodinin çekmecesini açıp ilacı fırlatarak kucağıma attı. Komodinin üstünde duran suyu bardağa doldurup uzattı bana. Elinden bardağı alırken "Başka dileğiniz yoksa ben de zıbarabilir miyim hanzadem?" Sinir ve alayla sordu.
Onu taklit ederek "Çekilebilirsin." Dediğimde kafama gelen darbeyle başım öne düştü. Kafama vurmuştu pezevenk. Tersçe yüzüne baktığımda sert adımlarla çıktı odadan ve kapıyı kırmak isrer gibi kapattı.
İlacı ağzıma atıp yutmaya çalıştım. Yuttuktan sonra bardağı komodinin üstüne koyup ilacı da çekmeceye koydum.
Yatakta uzanıp ilacın etki etmesini beklerken gözlerim uyuşukça kapandı. Rahat yatak ve sıcak oda bedenimin mayışmasına sebep olurken evimden daha rahat bir uykuya daldım bu sefer.
Bölüm sonu...
Umarım beğendiniz?
Yorum bekliyorum ha
Iyi günler hadi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fındık Tarlası
General FictionAilesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.