14

6.2K 593 129
                                    

Keyifli okumalar.

Geçen bölüm kısa diye ağladınız alın size uzun bölüm.

"Ne?" Gayriihtiyari şekilde ağzımdan çıkan kelimeyle dediğinin doğru mu olduğunu anlamak istedim, bir umut yanlış duydum diye.

Yüzüme bakarak "Duydun." dedi soğuk sesiyle. "Ben 10 çuval nasıl toplarım? Bu çok fazla ama." Gereksiz bir umutla konuştuğumda, ne yapacağımı bilemez şekilde öylece yüzüne bakıyordum. "Ben hep oturmuyordum, sadece sana denk geldi. Gün boyu topluyordum hep. Bak sepetim de dolmak üzere." Hızlı hızlı konuşup elimle dolmaya yakın olan sepeti işaret ettim. 

"Gerçekten topluyordum..." Hâla değişmeyen ifadesiyle çaresizce mırıldandım. "Bak çocuk, bugün sana acıyıp küçük bir kıyak geçmek istedim. Yine nankörlüğünle arkamdan atıp tutman ve yalan söylemen artık gözden attığım kaçıncı hatan oldu saymıyorum. Sadece yaptığın hatayı düzeltmek yerine yenileri eklemekte ısrarcıysan, ben de hatalarına karşı ceza vermek için ısrarcı olacağım bundan sonra. Bu yüzden lafımı ikiletmeden hazırlanıp toplamaya başla."

"Cidden 10 çuval toplayack mıyım yani? En azından beş olsa?" dedim daha ne kadar çaresiz çıkabilecek sesimle.

"Pazarlık mı ediyorsun? Pazarlık edecek durum mu var lan sende!?" Sertleşen sesi yüzünden bakışlarımı yere indirdim. "10 çuvalı bugün asla toplayamam ama..." Kısık sesimle mırıldandım. "Bu umrumda değil, şimdi defol git toplamaya başla." Belki insafa gelir de 10 çuvalı sadece blöf yapmak için söylemiştir diye düşündüm.

Hem az önce acıdığı için beni erken almaya geldiğini söylemişti. Belki ben toplarken acır ve toplatmayı da bırakabilirdi. Olumlu düşünüp belki yine acır umuduyla omuzlarımı düşürüp kafamı salladım.

Yüzüne bakmadan gözümün önüne düşmüş saçımı eldivenli elimi dokundurmamaya çalışarak geriye attım. Arkamı ona dönerek eğildim ve sessizce yerdeki fındıkları toplayıp sepete atmaya başladım. İkindi olmak üzereydi. İkindiden sonra zaten mesai bitiyordu. Ve o zamana kadar ancak 2 torba doldurabilirdim.

Sadece insaflı davranır umuduyla topluyordum. "Abi bu çocuk 10 torba nasıl toplasın? İki saate güneş batmaya başlar zaten." Sami'nin çekingen çıkan sesini duydum. "Karışma Sami, git 10 çuval getir." Kendinden emin sesi yüzünden dişlerimi sıktım.

Ulan gerçekten 10 çuval toplatacak mıydı bu adam bana?

Gözlerimi kısıp yüzüne baktım, Sami isteksiz ama zorunlu olduğu için kafasını sallayıp gözden kaybolduğunda Pars'ın gözleri bana kaydı. Nasıl bakıyordum ona bilmiyorum ama kaşları çatıldı yavaş yavaş. "Ne bakıyorsun dövecek gibi." Alay eder gibi sorduğunda kaşlarımın benden bağımsız çatılmasıyla "Bakmıyorum." dedim küskün bir çocuğun tavrıyla.

Arkamı dönüp çömelmiş biçimde topladım. Sinirim bozulmuştu ama bu herifle uğraşmak yerine fındık toplamak bile daha makul geliyordu.

Sinirli bir tavırla öylece toplayıp atıyordum sepete. "Getirdim abi." Sami'nin hızlı gelmesinden dolayı derin soluklu sesi kulaklarıma ulaştığında, bakmadan topmaya devam ettim. Madem uğraşmak istiyordu benimle, ben de uğraşmasından zevk almaması için elimden geleni yapacaktım. "Şu dolu sepeti çuvala boşalt koçum." Sami'ye dediğinde, hoyratça fındıkları toplayıp attığım sepeti eline alarak, çuvala boşalttı.

Çuvalın 3'te biri dolmuştu ve ben bunu onlarca defa tekrarlayacaktım daha...

"Abi sen öylece bekleyecek misin? Götüreyim mi seni eve?" Sami Pars'a sorduğunda "Yok bir tane şezlong getir bana birde termustan demli bir çay yap. Biraz bu havanın tadını çıkarayım." Ciddiyetle konuştuğunda, zor zapt ettiğim sinirimle bir nefes bıraktım. 'O hava sana girsin oropsu çocuğu' diyesim gelmişti çok fena.

Fındık TarlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin