- 27 -

55 10 8
                                    

Oldukça uzun bir bölüm olacak.. yorumlarınızı bekliyorum... teşekkürler..

İyi okumalar!!

~

Önümdeki ders kitabına kafamı koydum yorgun bir şekilde. Yorgun bir günden sonra yurda geldikten sonra yeni bir dil öğrenmek için çalışmak.. Bu zordu. Kafan ne kadar dolu olsa da yapmak zorundaydım. Ben yorgun bir vaziyette gözlerimi yumduğumda telefonum titredi. Telefonuma uzanıp telefona baktım aynı vaziyette. Bay Lee arıyordu.

Telefonu açıp kulağıma yerleştirdim. "Vay canına, bugün odamdaki panonda bir şey fark ettim." Pano derken kendi ofisinde duvara benim için aştığı takvimden bahsediyordu. Eylül ayının sayfasındaki sayıların boş kısımlarına o günlerde olan etkinlikler ve görevleri yazızyorduk. Aynısı benim duvarımda da asılıydı.

Sesimin yorgun çıkmamasına engel olamamıştım. "Hıh, neymiş?"

"Yarın sanırım bir yemeğe davetlisin."

İlk önce kaşlarımı çattım ama şimdi hatırlamıştım. "Ah evet Bay Lee, yarın sevgili CEO'muz ile yemek yiyeceğim. Aynı zamanda torunu ile."

"Heyecanlı mısın?"

"Biraz."

"Sesin niye kötü geliyor?"

Duruşumu düzelttim. "Yorgunum."

"Açıkçası Seungmin, onun hakkında düşüncelerin konusunda endişeliyim."

"Kimden bahsediyorsunuz?"

"Minho?"

"Minho.. Onun hakkında kötü bir düşüncem yok. Onu tanımıyorum. Başkalarının söylediği sözü dinlemektense onu tanıyıp öyle düşüncelerimi netleştirmeyi yeğlerim."

"Doğru yapıyorsun."

Bir sessizlik oldu. Dirseğimi masaya yaslayıp çenemi avucuma yasladım. "Siz onu tanıyor musunuz peki?"

"Hm, sayılır."

"Siz nasıl biri olduğunu düşünüyorsunuz?"

"Onu çok görmedim. Çünkü hep kendisini gizledi. İnsanların ve sevdiklerinin kendisine korkarak ve tiksinerek bakmasından korkuyordu. Onların iyilikleri için yaptığı şeylerden.. Fedakarlıklardan sonra aldığı bu geri bildirim onu üzmüştü. Şu an ne yapıyor bilmiyorum ama onunla bir gece konuşmuştum. Çok yorgundu ve o zaman daha çok gençti. Gözyaşlarına boğulmuştu, Seol Maxident ve şirketimizin rakip olduğu günün arifesiydi." Bir nefes verdi. "Onun yanına olmak isterdim."

"Yaralı birine benziyor, suçlu olduğunu düşünmediğimizde."

"Oh.. Fazlası ile."

"Bay Lee! Hani tanımıyordunuz?!"

"Tanımıyorum.. Sadece gördüğümü, bana anlattıklarını, hissettirdiklerini söylüyorum."

"Anladım.."

Bir iç çekti, "Çok odunum, nasıl olduğunu sormadım.. Ne yapıyordun bebeğim?"

Ayağa kalkarken dediği ile güldüm. "Tayca.."

"Oh.. Geldin mi oraya kadar? Japonca bitti mi?"

"Çoktan Bay Lee. Siz beni takip etmiyor musunuz ya? Ben de diyorum niye tebrik edilmiyorum."

Güldü. "Hayır, takip ediyor8m elbette. Şaka yaptım."

"Haha, çok komikti. Sağ olun."

"Çok konuşuyorsun, bebeğim."

"Sizin gününüz nasıldı?"

"Klasik. Farklı bir şey olmadı. Sadece bugün seni göremediğim için üzgünüm. Yarın seni yemekten sonra beraber evime geçeriz."

maybe - minminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin