Bir saat spor yapmıştım ancak hala uykuluydum. Saat dörtte uyanmanın kötü yanı.. Of.
Şu an saat altıydı ve Bay Lee'nin odasının kapısının önündeydim. Kapıyı tıklattım, içeriden ses gelince içeri girip masasının önündeki karşılıklı sandalyelerden birine oturdum. Odada tuhaf bir sessizlik vardı ve bu hiç hoşuma gitmemişti. "Bir sorun yok değil mi, Bay Lee?"
İlgisiz bir şekilde elindeki kağıtları incelerken bana döndü kafası, "Sence bir sorun var mı?"
Kaşlarımı çattım, "Yok. Ama bu sorumun cevabı değil."
Elindekileri bırakıp arkasına yaslandı. "Beraber koyun koyuna olduğun kişinin kim olduğunun farkında mısın?"
Sert bir ses tonu ile sordum. "Ben sizin yüzünüzü bile görmemişken nasıl beni evimde izleyebiliyorsunuz, Bay Lee?"
"Bana eve vardığına dair mesaj atman gerekiyordu, seni merak edip görmeye geldim çünkü bunu unutmayacağından emindim."
"Kafam dün çok doluydu-"
"Bu bir mazeret değil Seungmin!"
"Farkındayım ancak siz söylemeye zorluyorsunuz beni."
"O kişinin kim olduğunu ve senin yüzünden şu an başının dertte olduğunu biliyor musun?"
"Sıradan bir ajan Bay Lee. Abartılacak bir şey değil. Ben onun çalıştığı şirket hakkında hiçbir şey bilmiyorum. O da benim ajan olacağımı bilmiyor."
"Sana en başından aşk hayatın olamaz demiştim."
Başımı arkaya yatırıp bir nefes verdim. "Bay Lee, benlik sıkıntı yokken neden sizin için var ki?"
"Sen benim öğrencimsin çünkü. Biri ile beraber olamazsın Seungmin. İzin yok."
"Arkadaş ile farkı yok-"
"O zaman neden arkadaş kalmadınız?"
"İleride evlenir çocuk yaparız falan diye ne bileyim Bay Lee. Sevdik birbirimizi, neden beraber olmayalım dedik bu. Abartılacak bir şey değil. Zaten aşk insanı olmadığımı biliyorsunuz, niye bu kadar büyüttünüz ki?" Sesim sonlara doğru yükselmişti.
Sertçe bir dosya bıraktı önüme. "İncele şu lanet dosyayı."
İlgisiz bir tavırla dosyayı açtım. Üstünde yazan isim yakın bir zamanda yüz yüze geleceğim biriydi ancak sadece ismini duymuştum. Chk Chk Bang'di ismi. Rakip şirketin en ünlü ve iyi ajanlarındandı. Sayfayı çevirdiğimde gördüğüm kişi ile donakaldım. Chris'in resmi vardı. Yazılarda gözlerimi gezdirdim. Doğum tarihi, anne baba adı, kardeşleri, uzman olduğu işler.. Hakkında her şey... Kafamı kaldırdım hayretle. "Bay Lee-"
"Yakında onunla yüz yüze geleceksin ve belki de onu öldürmek zorunda kalacaksın. Bu ihtimali hiç düşünmedin mi?" Durdu, bir nefes verdi. "Bu yüzden insanlarla bu kadar yakın olmanı istemiyorum."
Dosyayı bırakıp arkama yaslandım. "Sorun değil."
Durdu birkaç saniye. "Ayrılacak mısın?"
"Evet,"
İfadesini görmüyordum. Yüksek ihtimalle şaşkındı. Ama boş verdim.
"Buraya gelme sebebim hakkında konuşalım." Dedim masaya yaklaşıp.
"Pekala," Deyip önündeki kağıtları bana verdi. "Bu müzeyi biliyorsundur. Birçok büyük kişiden kalma mücevherlerin saklanıp sergilendiği müze." Kafamı aşağı yukarı salladım. "İlk görevin burada olacak. Benimle beraber gideceksin, ne kadar az kişi o kadar iyi. Müzenin sahibi özel bir gün ayarladı ve o günde de normal insanlar değil sadece oraya davet edilmiş ünlüler gelecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maybe - minmin
FanfictionUzun zamandır beraber çalışan iki disiplinli ve başarılı ajan yanlış olduğunu bilseler bile gözlerini kör eden aşkın esiri olmuşlardı. - tamamlandı - minmin - aksiyon, romantik - düzyazı, texting - şiddet 090724 150924