4

826 48 3
                                    

Sonraki bölüm 53'lü geliyor :))

"Öyle işte Miray. Yine Fenerbahçe'de devam edecek gibiyim stajıma." Buluşmadığımız bir kaç haftada yaşadıklarımızı konuşuyorduk. Mesaj ve aramalarla konuları üstten konuşmuştuk ama ice latte eşliğinde yüz yüze daha detaylı konuşmanın hazzı farklıydı.

"Ayda'cım, çok istediğin bir staj bu farkındayım. Ama canını bu kadar sıkman benimde canımı sıkıyor." Miray ile okula kayıt gününde tanışmıştık. Elimdeki evraklarla telaşlı telaşlı öğrenci işlerini ararken beni görmüş ve yönlendirmişti. Evraklarımı verdiğim personel bölümümü sorunca aynı bölümde olduğumuzu öğrenmiştik. O gün bugündür her an beraberdik. Aynı eve çıkmıştık ama staj zamanı yoğunluktan denk gelemiyorduk. Onun stajı hastanedeydi ve zaman konusunda benden daha şanslıydı. Ben ise gecenin bir saati stattan çıkıp eve giderken dahi her an çağrılabilirdim.

"Derbiye geliyorsun değil mi? Senin için misafir kartı çıkartacağım. O gün yanımda olmanı istiyorum çünkü Bülent abi her an beni gaza getirtip Galatasaray kulübesini bastırabilir." Göz devirerek anlattığım şeye Miray kahkaha atmıştı.

"Sırf Bülent abinin seni zorlamalarına şahit olmak için bile gelirim kızım. Sahi gidip yönetimle konuşmak gibi bir planın yok mu? Okan Buruk taraftarlarına karşı çok sempatik. Yıllardır ne kadar istediğini ve yüzlerce mail attığını anlatırsan belki yardımcı olabilir?" Yine aynı muhabbete gelmiştik. Böyle bir şey yapmayacağımı biliyorlar ama ısrar ediyorlardı.

"Hayır Miray böyle bir şey yapmayacağım. Benim gibi kaç yüz kişi başvuruyordur belki? Ve muhtemelen bunu benden önce deneyen çok kişide olmuştur. Ayrıca çok yüzsüzce bir hareket olurdu. Zaten kaç kere reddetmişler hala neyi zorluyorsun derlerse bile haklılar!" Bu dönem mail atarken daha olumlu düşünüyordum. İçimden bir ses bu sene kabul göreceğimi söylemişti. Belkide bu yüzdendir dahada kötü hissediyorum. Ama vazgeçmiştim. Gerçekten artık başvurmayacaktım ve kalan iki stajımıda Fenerbahçe Spor Kulübü'nde, tanıdığım ve alıştığım yerde yapacaktım.

Biraz daha sohbet edip eve geçmiştik. Yaz tatili bitince son sınıf olacaktık ve yazmamız gereken bir tezimiz vardı. Profesöre sınıfça tez için grup çalışması istediğimizi ısrar etsekte kabul görmemişti. Ama yinede Miray ile birbirimizle araştıracağımız konular için fikir danışıyorduk.

  "Ayda aslında yoğun maç programına bağlı sakatlanmalar üzerine ilerleyebilirsin. Bence konu güzel ve ucu çok açık. Diğer konularla kafanı bulandırma derim."

  "Evet aklıma baya oturdu. Hem veri toplamada ve gözlemde kulüpte staj yapmamın ekstra faydaları olur. Her gün gözlemleme fırsatım var. Fizyoterapist Ömer hocada bu konuda bana fazlaca ek bilgiler verebilir." Yoğun maç programlarının futbolcuları hem psikolojik hem de fiziksel olarak fazlasıyla yorduğunu biliyordum. Özellikle sık sık kas ağrısı şikayetiyle geliyorlardı. Sahada futbolcular üzerinde gerçek gözlemler yapar, Ömer hocanın kıymetli bilgilerinden yararlanır ve başarılı bir şekilde tamamlardım diye düşünüyordum.

  "Çocuklarda duruş bozuklukları konusunu ele almaya emin misin? Epey bir çocuk ile uzun iletişimler sağlayacaksın tekrar düşün derim." Miray çocuklar ile pek anlaşamazdı. Seslerine katlanamaz uzaktan severdi. Beş dakikadan fazla bir çocuk ile yalnız kalmamışken şimdi onlar üzerine bitirme tezi hazırlamayı düşünüyordu.

  "Ya Ayda deme öyle hâlâ tereddütlerim var zaten. Başka konu bulamadım. Seninde önerdiğin konular açıkçası zor ve uğraştırıcı geldi. Ben öyle senin gibi uğraşamam valla yazayım bitsin gitsin!" Miray herhangi bir şey için uğraşmaktan hoşlanmıyordu. Her şeyin kolayına kaçar hemen sıvışırdı. Benim aksime. İnattım ve nerede zorluk varsa orada biter çözene kadar uğraşırdım. Galatasaray'a attığım 140 mail ise bunu kanıtlar nitelikteydi. Hâlâ nasıl sabırla maillerime sakin cevap verdiklerini düşünüyordum. Biraz daha teze kafa yorup uyumuştuk.

  Ertesi gün dolabımın önünde oturmuş ne giyebilirim diye bakıyordum. Forma giymemiz istenmişti fakat Fenerbahçe'ye ait bir formam yoktu. Olamazdıda. Ekip için hazırlanan arkasında Fenerbahçe SK yazan tişörtleri giyerken bile Galatasaray'a ihanet ediyor gibi hissediyordum. Ama başka çarem yoktu. Sarı ya da lacivert bir üst giyecektim. Beyaz spor şortumun üzerine lacivert bol bir tişört giydim. Özellikle drycell kumaşlar tercih ediyorduk yoksa o koşuşturmaya diğer kumaşlar ile hiç rahat olmuyordu. Saçımı iki örgü yaparak uçlarına sarı toka geçirdim. Aynadan kendime baktığımda futbolculara benziyordum. Düşünceme gülüp stada gitmek için evden çıktım.

  Biraz geç kalmıştım fakat Ömer hoca artık döndüğü için rahattım. Sık tekrarlanmadığı sürece ufak geç kalışları kafaya takmıyorlardı. Çim sahaya açılan kapıya yaklaşırken küfürlü bağırışlara sırıttım. Futbolcusundan teknik heyetine kadar çok gerginlerdi. Başlarda garipsesem bile zamanla normal olduğunu farkettim. Ülkenin en büyük iki takımının maçıydı bu ve tüm gözler bu maçta olacaktı.

  Klübeye geçip koltuğa oturdum. Şerefsizler futbolcusunun götüne kadar düşünüyorlardı. Yandaki düğmeye basıp ısıtmayı açtım. Ayaklarımı öne uzatıp iyice yayıldım. "Çok yordular mı seni?" Ömer hocanın sesini duymamla toparlandım. Elini rahat ol dercesine salladı. Yüzüne baktığımda daha toparlanmış görünüyordu.

  "Bıraktığınız gibiydi. Siz nasıl oldunuz hocam?" Gıda zehirlenmesi atlatmıştı ve sadece 1 hafta dinlenip geri dönmüştü. "Turp gibiyim. Hatun bebekler gibi baktı bana valla en son kendi elleriyle çorba içiriyordu. Cenneti yaşadım. Bir an hiç iyileşmesem mi acaba diye düşünmedim değil." Eşine çok aşıktı ve konusu her geçtiğinde belli etmeden geçemiyordu.

  "Hocam tez konumu kararlaştırdım. Futbolcularda yoğun maç programının kas iskelet sistemi yaralanmalarına etkisini araştırıp çözüm yolları sunacağım. Bu araştırmalarımıda kulüp ile konuşup bizzat burada yapmayı düşünüyorum." Gün boyu Ömer hoca ile tezim üzerine konuşmuş ve antrenman hocalarınında fikirlerini almıştık. Hepsi bana yardım edebileceğini söylemişti. Daha sonra tüm ekip statta, Fenerbahçe yazısı önünde fotoğraf çekilmiştik. Görünmemek için aralara girmeye uğraştım. Zaten bu kalabalıkta pek dikkat çekmezdim.

Intern |B.A.Y|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin