20

565 60 6
                                    

Okuyucu sayısı artıyor ama oylar aynı 🥲

  Barış Alper odadan çıktıktan sonra direk Erkan hoca ile görüştüm. Haklı olduğumu, durumu Okan hoca ile konuşacağını söylemişti. Takım yeni sezonda 6/6 ile devam ediyordu. Güzel bir ivme yakalamışlardı. Bu fikre çok sıcak bakılmayacağını biliyordum ama işim onun sağlığını korumaktı ve bunu göz ardı edemezdim. İçimdeki huzursuzluğu düşünmemeye çalışıp evraklara geri döndüm.

  İşime yoğunlaşmışken kapı bir kez daha çalındı. Kafamı kaldırdım ve Yunus'un içeri girdiğini gördüm.

  "Ne oldu, yine mi yanlış takviye aldın?" diye şaka yaptım.

  Yunus gülerek karşılık verdi. "Yok bu sefer doğru aldım. Seni görmeye geldim sadece. Barış Alper'e dinlenme vermişsin. Herkes bunu konuşuyor."

  "Evet, ne yapalım, adamın kasları çok zorlanmış. Vücudunun yorgunluğu yüz metre öteden görülüyordu." Yunus omuzlarını silkerek masanın kenarına yaslandı.

  "Biz de onunla dalga geçiyoruz zaten. Dinlenmeye ihtiyacı olduğunu kabul etmek zor geldi herhalde."

  Barış Alper'in sahada olma isteği biliniyordu. Ancak onun sadece fiziksel değil, mental olarakta bir yorgunluk içerisinde olduğunu sezmiştim. Bu düşüncelerimi Yunus ile paylaşmadım. Arkadaşıydı benden önce bile fark etmişlerdir zaten.

  "Dinlenmek önemli Yunus, eğer sende zorlandığını hissedersen bana haber vermekten çekinme." dedim uyarıcı bir tonda. Hepsinin sağlığı her şeyden önemliydi.

  "Barış Alper her zaman güçlü görünmek ister ama neyse işte, sonuçta işin uzmanı sensin." Bir süre daha konuştuktan sonra Yunus odadan ayrıldı. Evraklara geri dönecekken tekrar kapının çalınmasıyla ellerimi anlıma yasladım. Bugün belliki çalışamayacaktım. Kafamı kaldırıp kapıya baktığımda Berkan kafasını uzatmış sırıtarak bana bakıyordu.

  "Gel Berkan gel." Derin bir nefes verip evrakları biraz ittirdim. Berkan'da hemen masamın önündeki sandalyeye oturdu.

  "Kötü bir duyum aldım. Formam dolabında bir askıya asılmış ve çürüyormuş." Dudak büzüp gözlerime masumca bakmasıyla kıkırdadım. Giymeden rahat etmeyecekti muhtemelen.

  "Gol attıktan sonraki ilk denk gelişimizde giyeceğim Berkancım. Eh, benim gibi birinin formanı giymesinin bir bedeli olmalı." Omuz silkip arkama yaslandım.

  "Ah üzümlü kekim Ayda, sen iste tüm goller feda olsun. Ama biliyorsun Okan hocanın beni geçirdiği yeni mevkimde gol atmak epey zor." Elini sıkmam için uzatıp konuşmaya devam etti. "Gel asistte anlaşalım." Bir eline birde Berkan'a baktım. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Gülüp eline vurup ittirdim.

  "Yahu yoldan beni tanımayan bir kızı çevirip, formamı giyer misin desem daha çabuk ikna olurdu!" Berkan'a gülmeye devam ettim. Önümüzdeki maça değil ama sonraki ilk maçta izlemeye gidecektim. O zamanda Berkan'ın formasını giymeyi planlıyordum. Tabii kimseye bundan bahsetmeyecektim.

  "Zor kızımdır, ikna etmen gerek." Diye takılıp göz kırptım. Berkan ile şakalaşmaktan hoşlanıyordum. Ne dersem diyeyim ciddiye almıyordu ve bu yanında rahat olmamı sağlıyordu.

  O gün Berkan'dan sonra neyseki bölünmeden evraklara devam etmiş ve çıkış saatime kadar bitirmiştim. Uzun süre ofiste kalmam diye umuyordum çünkü gerçekten sıkıcıydı ve boyun ağrılarımı tetikliyordu.

  Maç günü geldiğinde Miray ile televizyon başında seremoniyi izliyorduk.

  "Barış Alper'in oynamayacak olması ne kadar etkiler? Sonuçta hepsi çok başarılı." dedi Miray televizyona odaklanmış bir şekilde. Derin bir nefes alıp yanıtladım.

  "Barış Alper takıma sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarakta büyük katkı sağlıyordu. Sert oyun tarzıyla hem savunmayı zorluyor hem de rakipleri üzerindeki baskıyı arttırıyordu. Onun eksikliği hissedilecek."

  "Umarım bir sorun olmaz ve bu maçıda alırız." Miray'ın temennisine katılıp çalan düdükle dikkatimi toparladım.

  İlk yarıda Osimhen ve Icardi golleriyle 3-0 öndeydik. Ancak Kasımpaşa ikinci yarıda sert oyun tarzıyla arka arkaya goller attı ve maç 3-3 berabere bitti.

  Onlara çevrilen kameralarla, takımın yüzündeki hayal kırıklığı gözle görülür şekildeydi. İyi bir ivme yakalayıp, Kasımpaşa'ya yenilmeleri morellerini bozmuştu. İçimdeki huzursuzluk gitgide artıyordu. Yanlış bir karar mı vermiştim Barış Alper'i dinlenmeye alarak? Ama ya daha kötü şekilde sakatlansaydı, uzun zaman sahadan uzak kalsaydı iyi mi olacaktı? Doğru olanı yaptım diye telkin ediyordum kendimi. Arkadaşımında aynı şeyi düşünüp destek olması biraz daha rahatlatıcıydı.

  Miray yatmaya giderken çalan telefonuma baktım. Barış Alper arıyordu.

  "Alo, Barış, iyi misin?" dedim çekingen bir sesle.

  "Maçı izledin mi? 3-0'dan maç gitti!" Sesi çok sert geliyordu.

  "Evet, izledim." Suçluymuş gibi konuşmaya çekiniyordum.

  "Hemde ne uğruna? Benim dinlenmem uğruna!" Sesi dahada sertleşirken yutkundum. Hem kendi üstüne hemde benim üstüme gereksiz yere geliyordu. Ama mentalini düşünerek alttan alacaktım.

  "Barış Alper, bu bir takım oyunu. Dinlenmen tamamen senin sağlığınla ilgiliydi. Ve bu sadece bir maçtı, lig uzun, çok maç var. Devam etseydin daha kötü..." Sert sesiyle sözümü kesip telefonu yüzüme kapatmıştı.

  "En iyisi mi? Sahada olmayı tercih ederdim. Takım kaybetti, hepsi elinden gelenin fazlasını yapıp açığımı kapatmaya çalıştı. Takımın kaybetmesinin en büyük suçlusu sen ve benim!"
 
  Barış Alper'in çıkışıp yüzüme kapatmasıyla şokla ekrana baktım. Onu düşündüğüm için neden ben suçlu olmuştum? Sinirden ateş basmıştı resmen. Salak Ayda, ne diye onu düşünüyorsam. Sanki keyfimden dinlenme talep ettim. Aptalsın Barış Alper, gelip teşekkür edeceğine yaptıklarına bak!

  "Yahu bu maça çıksaydı, %90 uzun süreli sakatlanacak kadar yıpranmış bacak kası. Gelmiş hala berabere bitti diye bana çıkışıyor. Bıraksaydımda görseydi ebesininkini." Sinirle söylene söylene odama geçtim. Biraz daha düşünürsem Barış Alper'i geri arayıp sövecektim. Haftaya staja gittiğimde kesinlikle yüzüne dahi bakmayacaktım. Yaptığı çok terbiyesizceydi. Sinirini çıkarabilirdi eğer bu onu rahatlatacaksa. Ama yüzüme kapatmakta neydi öyle?

Intern |B.A.Y|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin