24

543 44 1
                                    


  Karşımdaki kişiye baktığımda nefesim hızlanmış, kalbim dahada hızlı atmaya başlamıştı. O an Barış Alper'e karşı hem kızgın hem de tamamen savunmasız hissediyordum. Bana bu kadar yakın olması, yaşanan onca şeyden sonra tuhaf bir karmaşa yaratıyordu. Elin ağzımdan çekti ama beni duvara yaslı tutmaya devam etti.

  "Neden kaçıyorsun?"dedi. Sesi alçak ama netti. Kelimeler boğazıma düğümlendi. Ondan kaçmam gerektiğini biliyordum ama bana bu kadar yakınken cümle kurmak bile zordu. Zorla derin bir nefes alıp "Kaçmıyorum."dedim fısıldar gibi. Ama sesim bile buna inanmıyordu. Barış Alper'in bakışları söylediklerimi hemen yalanlar gibiydi.

  "Gerçekten mi? Sabah tesiste beni görmezden gelişini kaç kez izledim sence?" Ellerini belimden çekip birkaç adım geri attı. Sanki bana alan açarak konuşmamı istiyordu. Yüzünde o her zamanki soğukkanlılık vardı, ama gözlerindeki gerginlik dikkat çekiyordu. "Bu kadar zor mu benimle yüzleşmek?" Ne diyeceğini bilmiyordum. Barış'ın yaptığı şeyler yüzünden kötü günler geçiriyordum. Fakat şimdi burada burada, bu kadar öfkeli ve kararlı bir şekilde konuşurken, sanki tüm sorumluluğu bana yıkmaya çalışıyormuş gibiydi.

  "Sadece, her şey çok karmaşık oldu tamam mı? Bu haber, kariyerim, ailem, her şey tehlikeye girdi. Sen belki umursamıyorsun ama ben bu kulüpte staj görebilmek için yıllardır uğraşıyorum. Her şeyimi verdim." diye patladım. Barış derin bir nefes sldı, gözleri bir anlığına yere kaydı.

  "Umursamıyor muyum?" diye fısıldadı, ardından gözlerime dikti bakışlarını. "Senin kariyerin tehlikeye girdiği gibi ben de zor durumda kaldım. Ama umursamamadığımı mı sanıyorsun? O haberi gördüğümde aklım çıktı benden nefret edeceksin diye." Sonlara doğru sesi fısıltı olarak çıkmıştı. Sözleri düşündüğümden daha ağır gelmişti. Bana karşı bu kadar açık olması duvarlarımı tek tek yıkıyordu.

  "Peki ne yapacağız? Bu haber nasıl yalanlanacak? Ferdi, ailem, kulüp, herkes üstüme geliyor." Barış omuzlarını silkti.

  "Nasıl halledeceğimizi düşünmedim bile. Kulüp sorduğunda destek için sarıldığımızı, açıdan ötürü farklı algılandığını söyledim. İrdelemediler de zaten. Kaçmanın bir faydası yok Ayda." Biraz yaklaşıp yüzüme düşen bir tutam saçı arkaya attı. Gözleri anlık dudaklarıma kaymıştı. Strese girip dudağımı yalamamla tekrar bakışları oraya döndü. Derin bir nefes verdikten sonra gülümseyerek bakıyordu dudaklarıma. "Ama öncelikle benimle konuşmayı bırakmayacaksın." Yutkunup kafamı hafifçe arkaya attım. Barış Alper rahatsızlığımı fark edip biraz geri çekildi. "Seninle iletişimsizliğe dayanamıyorum." Ard arda gelen itiraflarla dilimi yutmuş gibiydim.

  "Tamam," dedim sesimdeki tereddütü gizleyemeden. "Konuşalım ama şimdi değil. Biraz zaman ver bana." Barış oflayıp kafasını arkaya eğmişti.

  "Zaman,zaman,zaman... Nefret ediyorum zamandan." Benimle konuşmaktan ziyade kendi kendine fısıldıyordu. Tekrar gözlerime baktı ve kafa salladı. "Zamanı vereceğim ama kaçmak yok tamam mı? Birdaha bu kadar sabırlı olmayabilirim." Sesindeki tehditkar olmayan ciddiyet beni yine irkitti.

  Barış Alper yavaşça uzaklaştı ve karanlık otoparkın çıkışındaki arabasına binip gözden kayboldu. Onu izlerken kafamda bir sürü düşünce dolaşıyordu. Kaçmak bir çözüm değildi ama nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Arabamın kapısını açtım, direksiyonun başına geçip derin bir nefes aldım. Arabayı çalıştırıp yola çıktığımda zihnimde binlerce düşünce dolanıyordu.

  Eve vardığımda salonda Ferdi'yi görmek beklediğim son şey bile değildi. Yüzündeki ifadeyi görünce kalbim küt küt atmaya başlanıştı. Miray köşede oturmuş endişeyle bana bakıyordu. İkiside sessizdi.

Intern |B.A.Y|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin