17

623 44 0
                                    

  Okul başlamadan sık sık bölüm atayım diyorum. Son senemdeyim derslerim harici bitirme tezim, sosyal sorumluluk projem, formasyonum ve 4 stajım var.... Allah beni korusun çünkü okulum bana acımayacak dualarınıza talibim. Bu arada That Night'a bakmayı unutmayın 🫣

Ertesi sabah evde uyanıp güne başladığımda kafam hala dünkü Barış Alper'in garip tavırlarındaydı. Sözleri ve bakışlarıyla inanılmaz rahatsız hissettirmişti. Sanki önceki günler konuştuğum, buluştuğum adam değildi. Onu ne bu kadar rahatsız etmişti? Bugün takımın izinli günüydü. Bu yüzden mecbur bende yarın gidecektim staja. İsmail ile konuşmuş, bugüne plan yapmıştık.

  "Sen hala dünkü mevzuda mısın?" Miray'ın sorusuyla tabağımı didiklemeye bırakıp ona baktım. Dün akşam gelip her şeyi detayıyla anlatmıştım.

  "Tavırları kafamı kurcaladı. Canı sıkkındı bize mi bulaştı yoksa başka bir şey mi vardı?"

  "Konuşmak istediğini belirtmiş. Net cevap verebilecek isim Barış Alper. Sana şu an ne söylesem dahada kafanı kurcalayacak, bu yüzden susma hakkımı kullanıyorum." Gözlerinin içine uzun uzun baktım. Sinsi bir muziplik vardı.

  "Saçmalama Miray! Hoşlanma gibi bir durum olamaz. Ondan öyle bir hissiyat almadım hiç."

  "Bilemezsin, neyse Barış Alper sana gerçekleri söyler yakında zaten."

  Kahvaltıyı bitirip, evi biraz toparlamıştık. Hazırlanıp, bilgisayar başında tez yazan arkadaşımın yanağına öpücük kondurup evden çıkmıştım. Otoparktaki arabama ilerlerken İsmail'e çıktığıma dair mesaj attım. Arabayı çalıştırıp buluşacağımız kafeye doğru sürdüm.

  İsmail ile konuşmak beni hep rahatlatırdı. Mantıklı düşünür ve hiçbir şeyi söylemekten kaçınmazdı. Fenerbahçe'de staj yaptığım zamanlarda hepsiyle anlaşsamda İsmail hep daha farklıydı. Kafeye vardığımda İsmail her zamanki bitmeyen neşesiyle karşıladı. Sıkıca sarılıp yerimize geçtik. Kahve siparişimizi verirken bir yandan Barış Alper ile olanları anlatmalı mıydım diye düşünüyordum. İsmail ve Barış milli takımdan çok yakın arkadaşlardı. Belki dünkü durumu hakkında bilgisi vardı. Aklıma koymuştum, soracaktım.

  Başta gündelik şeylerden bahsettik. Fenerbahçe'deki antrenmanları, yeni gelen stajyerlerini, benim stajımın nasıl geçtiği, İsmail'in kariyerini ve birazda benim tez konum hakkında konuştuk. Akışı bozmadan, uygun bir an yakalayıp kafamı kurcalayan konudan bahsetmeye karar verdim.

  "Dün Barış Alper biraz garipti, haberin var mı nesi var?" İsmail gözlerini kısmış beni dinliyordu.

  "Garip mi? Nasıl garip? Sen mi bir şey söyledin, yoksa başka bir şey mi?"

  Belki bir fikri vardır diye her şeyi anlattım. Antrenmanda olanları, Berkan ile aramızdaki forma muhabbetini, Barış'ın ani sert tavırlarını. İsmail dudak büzüp biraz düşündü.

  "Ya Ayda, Barış bazen böyle olur. Dışarıdan belli etmiyor ama bazı şeyleri kafaya takar. Özellikle seni ilgilendiren bir konuysa seninle konuşmadan rahat edemez. Dediği gibi sana bir şey söylemesi gerekiyordur ama doğru zamanı bekliyordur. Merak etme, bir sıkıntı varsa çözersiniz." dedi samimi bir şekilde gülümseyerek.

  "Ne gibi bir sıkıntısı olabilir ki benimle?" dedim biraz daha bilgi edinmeye çalışarak.

  İsmail hafifçe gülerek "Belkide Barış Alper seni biraz fazla kafasına takıyordur, ha ne dersin?" dedi. Alaylı bir tonda söylemişti ama gözlerinde ciddi bir ifade vardı. Bu yorumu beni düşündürdü. Ondan böyle bir hissiyat almamıştım. Hep dostane yaklaşımını farkediyordum. Böyle bir hissi varsada neden dolaylı yoldan anlatmaya çalışıyordu? İsmail'den daha fazlasını öğrenebilecek gibi değildim. İşin özünü en kısa zamanda Barış Alper'den duymam gerekiyordu.

  Arabamla eve dönerken bu seferde İsmail'in dedikleri kafamda dönüp duruyordu. Barış Alper'in bana karşı hisleri olabilir mi gerçekten? Bu düşünceyi zihnimde evirip çevirdikçe kendimi daha da karışık hissediyordum. Yolda radyo açıktı, ama ne caldigini bile fark etmiyordu çünkü tek düşündüğüm şey dünkü olaylar ve İsmail'in söyledikleriydi. İsmail o kadar rahat söylemişti ki belki aralarında bu konuşma geçmişti?

  Eve vardığında Miray bilgisayar bilgisayar başında test yazıyordu. Sessizce içeri girdim ama beni fark etme uzun uzun sürmedi.

  "Barış Alper'i düşündüğünü suratından anlıyorum." dedi gözlerini ekrandan ayırmadan, alaycı bir ses tonuyla.

  Gülmek zorunda kalsamda içimdeki gergin hava hala devam ediyordu. Kahve makinesine doğru yönelip bir fincan kahve hazırlarken olanları anlattım. İsmail'e konuşmamızdan bahsettim ve Barış'ın bana karşı bir şeyler hissedebileceğini ima ettiğini söyledim. Miray'ın gözleri sonunda bilgisayardan ayrıldı ve kaşlarını kaldırarak bana baktı.

  "Demek İsmail böyle dedi ha? Yani sana ima etmiştim sabah sana karşı bir şey hissettiğini ama öyle bir şey olamaz diyordun."

  "Miray bu o kadar basit değil ki! Kaç kere görüştük, kaç kere konuştuk, ya da ne kadar zaman oldu tanışalı? Hem o bana hiçbir şey söylemedi. O kadar yan yanaydık niyetinide belli etmedi." Miray bir süre sessiz kaldı.

  "Belkide tepkini anlamaya çalışıyor olabilir. Yani eğer gerçekten senden hoşlanıyorsa ve senin ne düşündüğünü bilmiyorsa, böyle kararsız ve mesafeli davranması normal. Hem belki de profesyonel sınırlara aşmaktan korkuyordur. Sen de aynı pozisyonda olsan, her şeyin birbirine karışabileceğini düşünürdün."

  Derin bir nefes aldım. Miray'ın dedikleri mantıklıydı, ama bu durumu daha da karmaşık hale getiriyordu. Bir yandan barışan Alper'le aramızdaki ilişkiyi bozmak istemiyordum, iş ortamındaki dengeyi korumak önemliydi. Ama bir yandan da eğer gerçekten bir şeyler hissediyorsan ve bunu saklamaya çalışıyorsa, iş arkadaşlığımızdan öte bir durum vardı demektir.

  Dudak büzüp "Ne yapmamı önerirsin?" diye sordum. Miray bir an durup düşündü, sonra bir gülümsemeyle yanıtladı.

  " Bence Barış Alper'le konuş. Ne hissettiğini açıkça sor. Yoksa bu böyle devam eder, sen de bu belirsizlikle yaşarsın. Hem belki sen de onunla ilgili bir şeyler hissediyorsundur ama fark edememişsindir.

  Bu düşünce beni ürküttü. Barış Alper'e karşı bir şeyler hissetmek mi?

Intern |B.A.Y|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin